Son mesaj - Gönderen: Recep Ergin - Salı, 01 Kasım 2011 23:40
Sitemizin yeni hali www.gumushane.gen.tr/v2 adresinde test edilmektedir. Lütfen belirli aralıklarla ziyaret ederek, yaşadığınız aksaklıkları ve önerilerinizi admin@gumushane.gen.tr adresinden veya buradaki formdan bize bildirin.
Köşe Yazıları Bölgesi

Köşe Yazıları->Ekrem YILDIZ->KARARTILAN ÇARŞAMBA'DAN ON YIL SONRA... [ Arama ]

KARARTILAN ÇARŞAMBA'DAN ON YIL SONRA...
Başlık KARARTILAN ÇARŞAMBA'DAN ON YIL SONRA...
Açıklama 23 Şubat 2011 tarihli Demokrat Gümüşhane Gazetesindeki yazısı
Siteye Ekleyen Recep Ergin
Bundan 10 yıl önceydi.21 Şubat 2001’de ülke cumhuriyet tarihinin en büyük ekonomik krizini yaşıyordu…       

Milli Güvenlik Kurulu'nda (MGK) Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer ile Başbakan Bülent Ecevit arasında yaşanan gerginlik,(daha doğrusu kamuoyuna taşınan gerginlik) Cumhuriyet tarihinin en büyük ekonomik krizinin patlamasına yol açmıştı.21 Şubat 2001 krizi, kamuoyunda "Kara Çarşamba" olarak adlandırıldı.(Çarşamba gününün suçu ne? Biz “Karartılan Çarşamba” diyoruz. ) Kriz, izlenen sıkı para politikasında önemli revizyona neden oldu. Hükümet, "dalgalı kur" politikasına geçme kararı aldı. Krizin etkileri uzun süre devam etti. Binlerce kişi işsiz kaldı, çok sayıda işyeri kapandı. İnsanlar televizyon karşısına kilitlendiler, her gün acaba daha iyi olur mu umudu ile iyi bir haber beklediler. Ama o beklenen haber bir türlü gelmedi. Ülke insanı bir çırpıda fakirleşiverdi. Geçen 10 yıl içerisinde krizin neden ve sonuçları tartışıla durdu. Hala da tartışılmaya devam ediliyor. Sebep devletin zirvesindeki tartışmamıydı yoksa bu tartışmanın kamuoyuna yansıması mıydı? Bu yansıma olmasa belki de kapalı kapılar ardında durum halledilecekti. Devletin zirvesi dediğimiz devlet adamı dediğimiz insanların yapmış oldukları tavır ve davranışlar ülke insanını bir anda felakete sürüklemişti. Çok dürüst ve güvenilir olarak lanse edilen devrin cumhurbaşkanı Sayın SEZER acaba kendisini bu davranışından dolayı muhasebe etmiş midir? Kendi vicdanında kendini aklayabilmiş midir? Sayın ECEVİT’te kabrinde keşke o açıklamayı yapmasaydım diyerek vicdan azabı çekiyor mudur? Devrin hükümet ortakları ve temsilcileri de keşke Sayın ECEVİT’e böyle bir açıklamayı yaptırmasaydık demişler midir? Bu günkü siyasi tabloyu görünce diyorlardır diye düşünüyoruz. Bizim yörede bir tabir ile Gelin gittiği evde kocasından şiddet görse de, dayak yese de ağzı burnu kan olsa da (kadına şiddeti meşru görmüyoruz) dışarıya, el âleme, dosta düşmana karşı sıkıntısını belli etmeyecek türden ne bu hal sorusuna kızılcık şerbeti içtim cevabı verir denir. Gel gelelim ki kadın kocasının ezasına karşın aile yuvasının dağılmaması için sonradan düzelir umudu ile aile bekasını korumaya çalışırken bizim devlet büyüklerimiz bu erdemliliği gösteremedi. Sonuçta olan yine Anadolu insanına oldu…

    O günleri gören ve yaşayanlar bu gün çok da iyi olmayan durumlarına karşın o günün anılarını hatırlayınca bu gününe şükür eder durumdadırlar. Bu gün ki siyasi tablonun 8 yıldır devam etmesi de belki de halkın bilinçaltında taze olarak duran bu kriz korkusundandır… Hatta geçen yıl 12 Eylül Referandumunun da “EVET” çıkmasının altındaki temel sebep de belki de budur. Halk bir daha böyle bir krizle karşılaşmamak için haline razı oluyor. Her şeyin mükemmel olduğunu kimse söylemiyor, tabi ki hala ülke olarak birçok eksiğimiz var. Zikredilen mesele ne mevcut hükümeti kayırmak, ne de geçmiş hükümetleri yermektir. Mesele halkın, devlet büyüklerinin yersiz davranışlarına karşın bilinçaltında yaşamış olduğu olaylara karşı vermiş olduğu ve de vereceği tepkileri psiko-sosyal açıdan anlamaya, izah etmeye çalışmaktır. Kimse doların 3 TL, euronun 4 TL olmasını istemiyor. Kimse fakirleşmek istemiyor. İnsanlar geleceğe umutla bakmak istiyorlar. Bunun içindir ki önümüzde yaklaşan seçimlerde halk bilinçaltındaki bu reflekse doğru ister istemez yönelecektir. Hükümet haricindeki mevcut siyasi partiler halkın bu bilinçaltındaki kaygılarını giderebilecek ikna çözümlerini halka sundukları ölçüde destek göreceklerdir. Halkın kendilerinden geriye doğru çekmiş oldukları güveni onlara verebildikleri ölçüde kendilerini ifade edebildikleri ölçüde karşılık bulabileceklerdir. Tabi ki bu karşılık salt bir düz mantık ilişkisinden ziyade araya bu durumu değiştirebilecek iç ve dış dinamiklerinde etkisi olacaktır. Ama özde olan şudur ki halkın zedelenmiş bir güven duygusu vardır. Bu güven duygusu tatmin edilemediği sürece mevcut hükümet elindeki imkânlara karşın çok daha büyük işler yapma potansiyelini gerçekleştiremese de, yaptığı doğru ve güzel işler kendisine olan güven duygusunu ayakta tutacak, halk tercihini istikrardan yana koyacağından haliyle iktidar yoluna devam edecektir.

Ayrıca 21 Şubat 2001 de yürütmenin başında olan Cumhurbaşkanlığı ile hükümet arasındaki uyumsuzluğun kaosa neden olduğunu düşündüğümüzde bu gün Köşk ile Hükümetin uyum içerisinde olduğu göstergesi de bu halkın güven duygusunu artırmış ve istikrarı pekiştirmiştir. Sayın SEZER ile bu gün ki hükümet arasındaki uyum ile Sayın GÜL ile bu gün ki hükümet arasındaki uyum arasındaki uyum farkı herhalde halkın istikrar bakışını da özetlemeye yetmektedir. Kaldı ki yürütmede belki de arada anlaşılamayan noktalarda olabilir, vardır da ama çok şükür ki kızılcık şerbetimiz var tabii içmesini bilenlere…

Saygılarımla.
Oyu Puanı: 30 - Ortalama: 3.67

Yorum Gönder Değerlendir Yazdır
Yorumlar

Bilgiler
Burda 2491 Köşe Yazısı Kayıtlı
Enfazla Bakılan: TARİMİZDEKİ KAHRAMAN KADINLAR...
Enfazla Değerlendirilen: TEKNOLOJİ VE İNSAN

Köşe Yazıları Bölgesini Gezen: 13 (0 Kayıtlı Üye 13 Ziyaretçi ve 0 Bilinmeyen Üye)
Görünen üyeler: 0


 


MKPortal M1.1.1 ©2003-2006 mkportal.it
Bu safya 0.85601 saniyede 15 sorguyla oluşturuldu