Son mesaj - Gönderen: Recep Ergin - Salı, 01 Kasım 2011 23:40
Sitemizin yeni hali www.gumushane.gen.tr/v2 adresinde test edilmektedir. Lütfen belirli aralıklarla ziyaret ederek, yaşadığınız aksaklıkları ve önerilerinizi admin@gumushane.gen.tr adresinden veya buradaki formdan bize bildirin.
Köşe Yazıları Bölgesi

Köşe Yazıları->Mevlüt ERGİN->ÇERNOBİL'DEN FUKUŞİMA'YA [ Arama ]

ÇERNOBİL'DEN FUKUŞİMA'YA
Başlık ÇERNOBİL'DEN FUKUŞİMA'YA
Açıklama 6 Nisan 2011 tarihli Demokrat Gümüşhane Gazetesindeki yazısı
email mevlut29@mynet.com
Siteye Ekleyen Recep Ergin
     Sağlığımızla ne kadar ilgiliyiz? Ona ne kadar dikkat ediyoruz? Kuşkusuz yaşam ve çalışma şartları, yediklerimiz, içtiklerimiz, stres, depresyon, düzenli uyku, sigara, alkol vs. hepsi sağlığımızla ilgili. Ama ismini son yıllarda sık sık duymaya alıştığımız radyasyon ve onun tetiklediği kanser ikilisi, çağımızın en büyük sağlık problemi durumundadır.

      Hakikaten son otuz yıl içinde hepimizin ya kanserden yaşamını yitirmiş, ya da kanser teşhisi konmuş birçok yakını veya tanıdığı vardır. Bu bir tespittir ve radyasyonla da yakından yâda uzaktan mutlaka ilişkisi vardır.

     Karadeniz insanı olarak bizler, yanı başımız da 25 yıl önce infilak eden Çernobil nükleer santralindeki patlamadan sonra tanıştık kanser ve radyasyonla. Gerçektende, 26 Nisan 1986 yılında Ukrayna'nın Kiev kenti yakınlarındaki Çernobil nükleer santralinin 4 numaralı reaktöründe meydana gelen patlamayı, ilk önceleri pek önemsememiştik. Çünkü kimse radyasyon denen şeyin ne olduğunu bilmiyordu. Adı gerçekten ÖLÜM olan bu dehşetin boyutlarını yıllar sonra anlamıştık.      

    Uzmanlar, Çernobil'den yayılan radyoaktif serpintinin 160 bin km2'lik bir toprağı kirlettiğini, bu bölgede radyasyonun tamamen yok olması için de 48 bin yılın geçmesi gerektiğini söylüyordu. Anlayacağınız, bahsettiğimiz bu bölgede, radyasyon havaya, suya ve toprağa bulaşmıştı. Buradan da insanlara ve hayvanlara. Bu döngü neticesinde de meydana gelen bir sürü kanser vakaları.    

     Gerçektende radyasyonun insan ve çevre üzerindeki etkileri, 20 yıl sonra Karadeniz ve Trakya bölgelerinde görülen acı verici kanser vakalarıyla somut gerçeğe dönmüştü.     

    Çernobil'deki bu patlamalar,  ikinci dünya savaşı sırasında Japonya'nın Hiroşima ve Nagazaki şehirlerine atılan atom bombalarının 200 katı büyüklüğünde bir etki yaratmıştı.

      Şimdilerde de dünya, Japonya'daki reaktör patlamalarıyla meydana gelen radyasyon sızıntılarını konuşuyor. Hatırlanacağı üzere geçtiğimiz ay, Japonya'yı sallayan 8,9 şiddetindeki depremden sonra, Fukuşima Nükleer Santrali'nde reaktör patlamaları olmuş, sızan radyasyonun önlenmesi için Japon uzman ekipleri büyük mücadeleye girişmişlerdi.

     Cep telefonu, televizyon, bilgisayar gibi pek çok elektronik cihazın da radyasyon yaydığı söylense de günümüzde çevreye yayılan radyasyonun en önemli kaynağının nükleer santraller olduğunu biliyoruz. Aralarında ABD, İngiltere, Japonya, Rusya'nın da yer aldığı çok sayıdaki ülkede, son 50 yıldır çok ciddi sonuçlara yol açan irili ufaklı onlarca nükleer kazanın ve radyasyon sızıntılarına yol açan yüzlerce olayın yaşandığı, bu kazalar nedeniyle santrallerde çalışan işçilerin, çevrede yaşayan çok sayıda insanın radyasyon nedeniyle ortaya çıkan hastalıklara yakalandığını da biliyoruz.    

     Bu hastalıkların tamamı kanser hastalığıdır. Ve en bilinenleri tiroid kanseri, lösemi (kan kanseri), akciğer ve kemik kanserleri. Dahası, erkek ve kadında kısırlığa sebep olma, hamileliğin ilk  aylarında yapılan düşükler, sakat doğumlar ve doğuştan gelen hastalıklar.

     Bu durumu Dünya Sağlık Örgütü raporları da ispatlar durumdadır. Dünyada her yıl 13 milyon yeni kanser vakası görülüyormuş. Türkiye içinse anlamı 150 bin yeni kanser vakası demek. Yine Dünya Sağlık Örgütü'nün raporuna göre, 2020 yılında tüm dünyada kanserli vaka sayısının yüzde 30 artarak yaklaşık 17 milyona ulaşacağı, bunun da dünya ekonomisine getireceği yükün 300 milyar dolar olacağı söyleniyor.

     Anlayacağınız, ölümün diğer adı olarak bilinen Çernobil faciasından sonra, tüm dünya şimdide Fukişima ile sarsılmış durumdadır. Türkiye de bu sorundan dolayı büyük acılar ve kayıplar yaşamışken, şu günlerde ülke olarak kurulması planlanan nükleer santralimizin altyapısını oluşturmaya çalışıyoruz. Dünyada güneş ve rüzgâr enerjisi gibi yenilenebilir birçok enerji kaynağı mevcut iken, ismi ölümle özdeşleşmiş nükleer santrallere yönelmek ne kadar da sağlıklı bir karardır tartışmak gerekir.

     SAYGILAR.
Oyu Puanı: 19 - Ortalama: 5

Yorum Gönder Değerlendir Yazdır
Yorumlar

Bilgiler
Burda 2491 Köşe Yazısı Kayıtlı
Enfazla Bakılan: TARİMİZDEKİ KAHRAMAN KADINLAR...
Enfazla Değerlendirilen: TEKNOLOJİ VE İNSAN

Köşe Yazıları Bölgesini Gezen: 8 (0 Kayıtlı Üye 8 Ziyaretçi ve 0 Bilinmeyen Üye)
Görünen üyeler: 0


 


MKPortal M1.1.1 ©2003-2006 mkportal.it
Bu safya 1.30461 saniyede 15 sorguyla oluşturuldu