Son mesaj - Gönderen: Recep Ergin - Salı, 01 Kasım 2011 23:40
Sitemizin yeni hali www.gumushane.gen.tr/v2 adresinde test edilmektedir. Lütfen belirli aralıklarla ziyaret ederek, yaşadığınız aksaklıkları ve önerilerinizi admin@gumushane.gen.tr adresinden veya buradaki formdan bize bildirin.
Özlemek güzeldir, eğer özlüyorsa özlenen. Tıpkı beklemek güzeldir, eğer gelecekse beklenen de olduğu gibi. İnsanı insan eden güzel duygular bunlar. İçten içe insanı ateşlerde yakarken aynı zamanda en büyük mutlulukları veren duygular. Sevmek, özlemek, beklemek; bunları hissederken acı çekmek, bundan zevk almak, incinmek, kırılmak, nefret etmek, öfke duymak, belki aşık olmak. Herkesin zaman içinde sıkça yaşadığı duygulardır bunlar. Bu duyguların yaşanması sadece bir sevgiliye bağımlı değildir ki. İnsanca duygular dedik, evet insanız sonuçta. Sevmek, özlemek yada öfke duymak sadece sevgiliye mi olur ki? Özlemek güzeldir evet bende özledim. Memleketimi özledim; evimizi, bahçemizi, havamızı, karşımızdaki dik kayaları özledim. Bahçede çay içmeyi özledim. Yediverenleri koklamayı, her renk çiçeklerin arasında oturmayı, yemyeşil çimenlerin üzerinde açan papatyaları özledim. Burada çiçeğin bin türlüsü var ama bizim yediverenlerin kokusu hiç birinde yok ki. Bizim bahçede öten kuşlar burada yok ki. Ben bizim gülleri, bizim bahçedeki kuşları, kargaları, özledim. Karşı yamaçlardan seslenen ishak kuşunun hak hak … diyen sesi halen kulaklarımda, onun duygulu sesini özledim. Gece ay ışığında, bahçede ağaçların altında dereye yakın bir yerde çay içtiniz mi hiç? Ben onu özledim. Dolunay tepede ışıltılarını dereye yansıtmış, bir yandan akan suyun nazlı sesi, ve dallarda gece öten bülbüller. Hele gece konserine çıkan kurbağaların sesine doyum olmaz. Nerede var bu manzara, bu ahenk, bu güzellik? Ben bahçedeki gece sohbetlerini özledim. Yaz bile olsa hava serindir hep geceleri. Ben yaz ortasında serinliği özledim. Hep eser rüzgar; belki dereden, ağaçlardan yada yakın dağlardan dolayı. Akşam zaten erken olur bizim orada. Koca heybeti ile karşımızdaki Canca kalesi hemen arkasına alır, kaçırır güneşi bizden. Ben o ağaçsız kayalara bakmayı özledim. Her biri sanki birer biblo, birer küçük heykelcik. Her birinin taktığımız birer adı vardı, görüntüsü neye benziyorsa ona göre. Kimisi eli bastonlu bir dede, kimisi kanat açmış bir kartal, yada kucağında bebeği ile bir anne, yanında boynu bükük bir deve. Ben o heykelcikleri özledim. Evimizin arkasındaki delikli taşı özledim. Koca bir kaya ortası boş. Kolay değil oraya çıkabilmek içinden karşıya ulaşmak. Defalarca bunu yapardık. Ben o taş dan geçmeyi ve hemen kenarındaki badem ağacını özledim. Havaların kandırdığı en saf ağaçlardır onlar. Havaların az ısınması ile hemen çiçek açan badem ağaçlarını, altlarındaki bici bicileri ve kuzukulaklarını özledim. Özledim ben evimi, odamı, penceremin önündeki yasemin ağacını. Onun kokusunu özledim, altında açan nergisleri, menekşeleri özledim. Burada çok menekşe var ama hiç biri penceremin altında değil, hiç biri sabahları bana günaydın demiyor ki. Özlediklerim tabii ki sadece evimle sınırlı değil ama ben onları dile getirdim sadece. Bu sıraladıklarıma onlarcasını ekleyebilirim, hepsi benim içim değerli hepsi bana özel, benden bir parça. Ben özledim ama özlenme beklemeden. Özlediklerim birer sevgili değil ama sevgiliden de değerli bence. Hiç birinin bana yanlışı yok, hiçbiri kırmadı ağlatmadı beni. Kim bilir belki de onlarda özlüyordur beni. Özlemek güzeldir, eğer özlüyorsa özlenen. Çok haklı ve doğru bir söz. Ancak özlemek her durumda güzel. Özlersin mutlaka seviyorsan eğer. Sevmek güzeldir, seviyorsa sevilen demiyorum. Sevmek her durumda güzeldir, sevilsen de sevilmesen de. O kadar büyük bir duygudur ki sevmek evrenseldir yani. Çevremizde ne kadar çok sevdiğimiz şeyler ve sevdiğimiz kişiler vardır değil mi? Sevince insan özler, hasretlik duyar içinde. Bu da ayrı bir lezzettir buruk bir tadı olsa bile. Saygılarımla…