Son mesaj - Gönderen: Recep Ergin - Salı, 01 Kasım 2011 23:40
Sitemizin yeni hali www.gumushane.gen.tr/v2 adresinde test edilmektedir. Lütfen belirli aralıklarla ziyaret ederek, yaşadığınız aksaklıkları ve önerilerinizi admin@gumushane.gen.tr adresinden veya buradaki formdan bize bildirin.
Köşe Yazıları Bölgesi

Köşe Yazıları->Altan EKMEN->GÖNLÜMDE YORULDU ZAMAN [ Arama ]

GÖNLÜMDE YORULDU ZAMAN
Başlık GÖNLÜMDE YORULDU ZAMAN
Açıklama 03 Mayıs 2006 tarihli Demokrat Gümüşhane gazetesindeki yazısı
Siteye Ekleyen AdamGibi

     Köyün ilk okulundaki sobayı yakmak için elimde  her gün bir odun götürüşüm ve bazen odun götürmeyi unuttuğum için azarlandığım gelir aklıma. Temizlik kolu başkanı minevver ablanın bit kontrolü yaptığını da hatırlarım. Beslenme saatlerinde sırası ile götürülen yiyeceklerden en sevdiğim yemeğin  “bişi” olduğu ama bazı evlerin bişi yi iyi pişiremedikleri için kara renkli “bişi”ler getirdiklerini ve onları getiren aileleri sevmediğimi de unutmadım. Hele okul piyesinde oynadığım o rol vardıya hani okula gitmek istemeyip tembel tembel oturmayı ve sadece oyunu düşünen o çocuk....Kaç kez tekrarlamıştım o cümleyi ezberlemek için.””Gitmeyeceğim gitmeyeceğim o dört duvar arasında karmakarışık şeylerle kafamı yormayacağım”. Piyes aslında okulun önemini anlatıyordu. Kahramanımız kime oynamayı teklif etse, benim şimdi işim var diyerek teklifi geri çevrildiğinden mecburen okula gidip orda kendisiyle ilgilenen ve  oynayabileceği arkadaş bulan çocuktu piyesin konusu!
       Daha sonraki  yıllar.....1976 yılında yatılılık sınavını kazanarak Erzurum Yavuz selim Öğretmen lisesine gidişimiz;Yaşım 12 olduğu halde babam beni okula bırakıp geri döndüğünde boğazıma düğümlenen hıçkırık benim aile sevgisi hakkında aklıma kazınan en derin izdi. Bu nasıl bir izdi ki 12  yaşında gördüğüm her yatılı örenci ile birlikte yeniden tazelenen bir acı yumağı olmuştu boğazımda yanan...  İlk okula başladığım1971 senesinin eylül ayı yağmurlu ve çamurlu bir gündü .Çamurda yürüyemediğimden annem beni annelik refleksi ile kucağına almak istemiş güç yetireme-yence sırtına almıştı.Anemin sırtında  fırtınalı havalarda limana sığınan kaptanın huzuruna benzer bir huzur sarmıştı beni. Üşüyen vücudum sıcak bir döşeğe uzanmış hasta rehavetinde mutlu olmuşken bir ses bozdu bütün rahatımı...............”Sen koca adam oldun hale annenin sırtına mı biniyorsun?” Hiç hazzetmedim sesin sahibini, rahatımı kaçırmıştı;utangaç ve mahcup bir şekilde terk ettim anamın şefkat dolu kollarını. Bakamadım bile sesin sahibine, sadece haklı olduğu geçti içimden evet haklıydı ben artık büyümüştüm,ama ne güzeldi anamım kollarında olmak ona tutunmak, yüzümü kazağının tüylerine sürerken ruhumun göklerde süzüldüğünü hissetmek,sonsuzluk boşluğunun hepsini sadece annem ben den oluşan iki cisimle dolu zannetmek,anamla olmak anasının oğlu olmak.....  
       Kendi hayatımızda geriye doğru küçük bir seyr-ü sefere çıkışımın sebebine gelince, günümüzde yatılı okullara duyulan ilgiden;ailelerin çocuklarını illede yatılı okula verme ısrarını anlayamadığımdan ve ilçe yöneticilerinin bizim ilçeye de bir yatılı okul yapılsın ısrarlarına bir anlam veremediğimdendir..Bizim zamanımızda ilk okul beş ten sonra başlayan yatılılık şimdilerde ilk okul birden  başlamaktadır,yani altı yaşındaki bir çocuğu yatılı okula veriyoruz ve rahat ediyoruz.....Köylerinde okul olmadığı için yada okulları kapalı olduğu için mecburen çocuklarını yatılı okula veren ailelerimiz var. Bunların  yanı sıra şehir merkezinde oturdukları halde çocuklarını yatılı okula vermek isteyen,istekleri red edilince de kaymakam-lar ve belediye başkanlarından ricacı olanlar bile mevcut..Nasıl ve neden bu hale geldik anlamak zor.Köylerin hızlı göç vermesi , köy ilk okullarının bir bir kapanmasından sonra devletimiz çare olarak yatılı okulların sayısını çoğalttı.Bu okullarımızın pansiyon ve diğer birimlerinin ihtiyaçları çevreden karşılanıp bulunduğu ile ve ilçelere ufakta olsa ekonomik bir katkı sağlayınca eğitimin yanında yatırım maksatlı, ekonomi maksadı güdülen Yatılı okullar talep edilmeye başlandı.Günümüzde ise talep artarak devam etmektedir.
       İhtiyaçlı bölgelere elbette yatılı okul yapılmasından yanayız. Şunu da belirtelim yatılı okulların ikinci kademeleri 6-7-8  sınıflarında eğitim yapan çocuklarımız diğer emsallerine göre  çok avantajlılar çünkü her akşam düzenli ders çalıştıkları etüt saatleri var, bu saatlerde çalışmak zorunlu olduğundan,emsalleri belki o saatte televizyon izlerken onlar ders çalışıp ödevlerini yapıyorlar;üstelik yemek öğünleri de düzenli olduğundan dengeli beslenme şansları mevcut.Ancak kesinlikle 6-12 yaş arası çocukları bu okullarımız kapsamı dışında tutmalıyız.Onlar için başka çare ve çözümler bulmalıyız.Onların anne kucağına, anne kokusuna, saçlarının sabah taranmasına ,anneleri  babaları tarafından öpülerek okula yollanmaları gerektiğine, yola doğru seke seke giderken arkalarından bakıp tebessüm etmemiz gerektiğine olan inançlarımızı tazeleyelim, hatırlayalım, bilelim,kati olarak kabul edelim.Gözlerinden dünyaları, hülyaları, güzel rüyaları okuyalım. "Anneeeee.babaaa biliyormusun öğretmenim bana aferin dedi”sözcüklerini çocuklarımız neden söyler bir düşünelim!.Unutmayın sevgisiz büyüyen çocuklardan sevgi beklemek onlar adına haksızlık olur;dolaysı ile korkarım ki yarınlarımız sevgisiz kalır.
     İnsan ömrü boyunca üç beş yıl çocuk kalır;geri kalan hayatı yetişkin olarak geçer  ama bütün ömrünce çocukluktan kazandığı izleri taşır.
     Zamanı yorduk gönlümüzde......... hoşçakalın.

Oyu Puanı: 2 - Ortalama: 4.5

Yorum Gönder Değerlendir Yazdır
Yorumlar

Bilgiler
Burda 2491 Köşe Yazısı Kayıtlı
Enfazla Bakılan: TARİMİZDEKİ KAHRAMAN KADINLAR...
Enfazla Değerlendirilen: TEKNOLOJİ VE İNSAN

Köşe Yazıları Bölgesini Gezen: 14 (0 Kayıtlı Üye 14 Ziyaretçi ve 0 Bilinmeyen Üye)
Görünen üyeler: 0


 


MKPortal M1.1.1 ©2003-2006 mkportal.it
Bu safya 1.33059 saniyede 15 sorguyla oluşturuldu