Son mesaj - Gönderen: Recep Ergin - Salı, 01 Kasım 2011 23:40
Sitemizin yeni hali www.gumushane.gen.tr/v2 adresinde test edilmektedir. Lütfen belirli aralıklarla ziyaret ederek, yaşadığınız aksaklıkları ve önerilerinizi admin@gumushane.gen.tr adresinden veya buradaki formdan bize bildirin.
Karşılıklı sevgi, karşılıklı özen ister. Karşılıksız bir sevgi ise platonik bir düş olmaktan öteye gidemez. Bu noktada sevgi, almaktan çok, vermeye; egosal baskılardan sıyrılıp, birliktelik içindeki duyumlara; sahiplenmemelerden çıkıp, paylaşımlara; kendimize dönük önceliklerden sıyrılıp birlikteliklere dönüş olayıdır. Birbirimizi seviyorsak koşulsuz içimizdeki sevgiyi yine koşulsuz vereceğiz. Sevgi sorun çözücü birlikteliklerin oluşturucusudur. İnanınız sorunlar her sevgisizlik zemininde türüyor.Sorun çözücü bir birlikteliğin üzerinde kurulmuş bir sevgi, bir yerde bireyin, karşısındakini koşulsuz olarak benimsemesidir. Zaten sevgiyi tanımlarken önem taşıyan husus, bireyler arasında süren ilişkinin zaman uzunluğu değil, karşılıklı olarak gösterilen özenin niteliği ve gerçekçiliğidir. Bu karşılıklı sevgi ilişkisi içinde herkes kendi dünyasını ve kişiliğini oluşturmakta özgürdür. Ancak sevdikleri ile birlikte bu kutsal sevgi tapınağını yapmak için, birlikte harç karar, taş taşır, duvar örer...Bunun tam adı ise fedakarlıktır. Fedakar olamayan bir insansa kesinlikle paylaşımcı olamaz. Bu sevgi ilişkisinde içtenlik net ve safidir; gözyaşı ile gülümseme; anlayış ile saygı; hoşgörü ile kabullenme başka başka anlamlar taşımaz. İnsanın içi neyse, dışı da odur. Buraya kadar vurgulamak istediğimiz ana düşünce, sevginin icraat dönük eylemsel bir gereklilik taşıdığıdır.Siz istediğiniz kadar insan sevgisinden dem vurun, istediğimiz kadar sevgiyi taşıdığınızı iddia edin, eğer ki eylemlerinize bu sevginin bir yansıması olarak güzel ve soylu anlamları “giydiremiyorsanız” o sevgi kurudur, yavandır! Karıncayı bile incitemeyecek kadar hassas bir sevgi duyarlılığı taşıdığını söyleyen insanların filleri boğazladığını nasıl ve ne şekilde izah edeceksiniz? Yani, sözle eylem uyuşmazlığı durumunda sevgi, paylaşılamaz ve asla hayata dökülemez. Söylerlerde kalan bir sevgi duyarlılığının da bence hiçbir anlamı yoktur! Yunus Ermeniz ne güzel diyor: “Sevdiğime sevdiğimi söylemezsem eğer Sevmek derdi beni boğar!” Demek ki işin sırrı insanın sevdiğine onu sevdiğini söylemesi ve göstermesinde saklıdır. Bütün bunları neden yazıyorum? Toplumsal sevgiyi gerçekten solumaya çok ihtiyacımızın bulunduğu bu günlerde, bir yandan sevgi duyarlılığında hareket ettiklerini söyleyerek politik nutuklar çekerken, bir yandan da sevgilerini göstermekten kaçınan insanları yermek için! Toplumsal kenetleşmek ve birlik ve beraberlik duygularının pekiştirilmesi adına yaptığınız bir şenlik organizasyonunun politik bir yanı olur mu hiç? Bunu böyle görenler acaba hangi kısır ve ilkel bir düşüncenin ürünü olarak görmektedirler? Kelkit Şenliğimizde siyasi kanattan çok önemli insanlarımızı göremedik. Halk yediden yetmişe şenliğimize gelmişse, demek ki bu insanlar halkı temsil etmiyorlar. Çünkü halkın olduğu yerde bu insanlarında olması gerekliliği vardır. Bu insanları teker teker ifşa etmek istemiyorum ve zaten onlar kendilerini biliyorlar. Burada büyük bir samimiyetsizlik sezinliyorum. Yazık!