Son mesaj - Gönderen: Recep Ergin - Salı, 01 Kasım 2011 23:40
Sitemizin yeni hali www.gumushane.gen.tr/v2 adresinde test edilmektedir. Lütfen belirli aralıklarla ziyaret ederek, yaşadığınız aksaklıkları ve önerilerinizi admin@gumushane.gen.tr adresinden veya buradaki formdan bize bildirin.
Köşe Yazıları Bölgesi

Köşe Yazıları->Ali Coşkun HİRİK->BİR ŞEHİT MEKTUBU VE TERÖRE KARŞI YEREL DUYARLILIK [ Arama ]

BİR ŞEHİT MEKTUBU VE TERÖRE KARŞI YEREL DUYARLILIK
Başlık BİR ŞEHİT MEKTUBU VE TERÖRE KARŞI YEREL DUYARLILIK
Açıklama -
Siteye Ekleyen AdamGibi

      Üzülerek ifade etmemiz gerekir ki devletimiz, tarihi boyunca; güçlenmesinin önlenmesi, bölünüp parçalanması ve gelişen yeni dünyada güçlü Türkiye'nin yer almaması için şekil ve mahiyet değiştiren çok yönlü tehdide maruz kalmaktadır. Yıllarca masum insanlarımızın kanına girerek, emellerini gerçekleştirmeye çalışan iç ve dış güçler karşısında her zamankinden daha dikkatli olmamız gerçeğiyle karşı karşıyayız. Vatan diye sahiplendiğimiz toprakların  her karışında şehit kanlarımız vardır.
      Pazar günü yüreğimize bir kor ateş gibi düşen yine bir acı olayla yıkıldık. Şiran’da meydana gelen müessif olay hepimizi derinden sarstı. Gümüşhane’mizde bu gibi acı olayları görmenin yıkıntısı karşısında insanın acıdan yorum yapası bile gelmiyor. Vatanın her karış toprağında meydana gelen şehit haberleri bizleri her açıdan yaralamaktadır. Kaldı ki burnunuzun dibinde böyle bir acı olayın yaşanması üzerine bir değil, bin kat daha fazla sarsıldık. Olayın neresinden bakarsanız bakın, duyduğumuz üzüntüyü anlatacak kelimeler pek çıkmıyor; kolunuz kanadınız kırılıyor, derin bur suskunluk içinde susmayı tercih ediyorsunuz! Dudaklarımdan şu mısralar dökülüyor: " Ne Büyüksün ki Kanın Kurtarıyor Tevhidi, Bedrin arslanları ancak sizler kadar şanlı idi."
      Ama bu son yaşadığımız olay üzerine suskunluğumuz derin bir üzüntünün tezahürü olarak bozurdu.Üç şehit verdik. Türkiye'mizde Vatanın bölünmezliği uğruna canlarını verip, Gökteki Hilal ile Yıldızı Bayrak, Toprağı da Vatan yaparak kara toprağın bağrında sıra dağlar gibi yatan şehitlerimize üç kahraman askerimiz daha eklendi. Olayı, Kelkit’ten geçen acı sirenli ambulansların ardından öğrendim. Bir süreden beridir bizim coğrafyamızda çok hassas gelişmelerin olduğunu fark ediyordum zaten!
      Olayı haber alır almaz, arşivimde kesip yıllarca sakladığım bir mektubu aradım ve buldum. Pazar öğlenden sonrasını hep bu mektubu okuyarak geçirdim. Kah ağladım, kah hüzünlendim ve kah isyankar hınç dolu yüreğimle içten içe haykırdım. Bakınız Şırnak’ta 1994 yılında şehit olan Serhat Gencer (ruhu şad olsun) ailesine şehit olmadan evvel ne yazmış:
      Sevgili Ailem
      İlk önce hepinizi çok sevdiğimi söylemek istiyorum. Bu mektup ancak ben öldükten sonra sizin elinize geçecektir. Beni asla unutmayın. Hep kalbinizin bir köşesinde saklayın. Şunu asla unutmayın. Allah'ın verdiği canı Allah'tan başkası alamaz. Bu yüzden üzülmeyin. Yalnız size söylemek istediğim bir şey var. Ben Burcu’yu çok seviyordum ve bu sevgimi de mezara götürüyorum. Ben burda öldümse Allah yolunda, vatan namus ve millet yolunda öldüm. Benimle aslında gurur duyun ve gülün. Asla ağlamayın. Eğer ağlarsanız ben yattığım yerde rahat edemem. Dedeme de hepinizin selamını söylerim. Kendinize çok iyi bakın. Sizleri çok seviyorum. Hepinizi çok özledim. Oğlunuz. Yazacak başka bir şey bulamıyorum. (Serhat Gencer Dz.P.Astsb.Çvş.)
      Kelkit’in Çömlecik Köyü’ndeki hatıralarım arasında bende derin izler bırakan o acı olayı, olay akabinde soluyan ve yaşayan birisiyim. Ben bu yazımda sadece terörle mücadelede halk dayanışmasının ne denli önemli olduğunu vurgulamakla yetineceğim.
      Terör topyekün bir mücadele gerektirir. Halk ayağı eksik veya yetince iyi kurulamamış bir terörle mücadelenin başarı sağlaması mümkün değildir. Çömlecik olayı akabinde Jandarma Bölük Komutanımızı sık sık ziyaret ederdim. Çatışmayı birebir yaşayan komutanımız Üsteğmen Ali Yalınkılıç, kaybettiğimiz vatan evlatlarımızın ardından derin bir üzüntü ve yeis içinde bulunuyordu. Özellikle hafta sonları kendisini ziyarete gider, moral vermeye çalışır, ilgisini dağıtarak rahatlamasını sağlardım. Gözbebeklerinin titrediği anlarda, içindeki kahramanlık duygularına tercüman olabilecek bir iki mısraın  içinde beraber dolaşır, cesur bir Türk askeri olarak her an için ölmeye hazır olduğunu hissettirdiği anlarda ise, ben sadece imrenerek susardım.
      Yine böyle bir Pazar günü kendisini ziyarete gidiyordum. Çevre yolunda tatlı bahar esintileri arasında yürürken, yanımda yabancı plakalı bir araba durdu. Şiveleri bozuk iki yabancı adam bana bir köyümüze nasıl gideceklerini soruyorlardı. Nazikçe yardımcı oldum. O akşam komutanımızla akşama kadar bahçedeki kamelyada sarmaşık gülleri altında derin bir sohbetin içinde zamana meydan okuduk. İzin isteyip ayrılacakken “bende bu gece bir köye gideceğim” dedi. Çok sıradan bir soruyla hangi köye gideceğini sorduğumda, yolda bana iki yabancı adamın nasıl gidilebileceğini sorduğu köyün ismini verince yine gayri ihtiyari “Daha demin şiveleri bozuk yabancı iki kişi de aynı köyü soruyorlardı” dedim. Jandarma Komutanı değerli arkadaşımın gözleri parladı birden. Bir şeyler olduğunu sezinledim. ”Ali bey, bunu daha evvel neden söylemedin” diyerek acilen yerinden fırladı ve ayrıldık.
      Birkaç gün sonra konuştuğumuzda “Ali Bey, çok önemli ip uçları  bulduk. Bizlere bilmeyerek çok yardımcı oldun. Birkaç saat daha gecikse idik, bu bilgilere ulaşamayacaktık!Yardımın için çok teşekkür ederiz” dedi.
      Malum artık son günlerde iyice ısınan bir coğrafyada yaşıyoruz. Herkesin iki gözü iki kulağı var pek tabiki. Ama bu gibi olağanüstü durumlarda herkesin iki gözü değil, dört gözü, iki kulağı değil, dört kulağı olmalı. Bizim yaşadığımız yer olan bu  asude  vatan coğrafyasında, bizim içimize sızabilecek her türlü niyeti bozuk düşünce ve düşünce sahibi öncelikle bizi karşısında bulmalı. Kahraman vatan evlatlarımız olan askerlerimize bırakıp kenara çekildiğimiz bu terör illetiyle baş etmeyi istiyorsak bu konuda herkes elini taşın altına koymalıdır. Teröristlerin dışında, bu aziz vatını az seven veya çok seven gibi bir ayrımın yapılıyor olduğunu derin bir üzüntüyle gözlemlemekteyim.
      Acı hepimizin acısı. Artık bıçak kemiğe iyice dayanmıştır. Daha nereye kadar bu aymazlık. Burnumuzun dibinde teröristler askerlerimize saldırıyor, ana kuzusu yavrularımız şehit oluyor. Bu hainleri tükürüğümüzle –EVET EVET, SADECE TÜKÜRÜĞÜMÜZLE- boğabilecek kudretimiz vardır.
      Gümüşhane ve terör…
      Yan yana gelmemesi gereken iki kelime…

Oyu Puanı: 25 - Ortalama: 4.2

Yorum Gönder Değerlendir Yazdır
Yorumlar

Bilgiler
Burda 2491 Köşe Yazısı Kayıtlı
Enfazla Bakılan: TARİMİZDEKİ KAHRAMAN KADINLAR...
Enfazla Değerlendirilen: TEKNOLOJİ VE İNSAN

Köşe Yazıları Bölgesini Gezen: 13 (0 Kayıtlı Üye 13 Ziyaretçi ve 0 Bilinmeyen Üye)
Görünen üyeler: 0


 


MKPortal M1.1.1 ©2003-2006 mkportal.it
Bu safya 1.32923 saniyede 15 sorguyla oluşturuldu