Üniversitede, iri şehla gözleriyle kürsüde konuşurken bizleri kıpırtısız duruşlarda bırakan Tasavvuf Edebiyatı dersimizin hocası, çok değerli hocamız Nihal Yazar,  insanın var oluş sebebini ve hikmetini açıklarken beni ziyadesiyle çarpan bir benzetme yapmıştı:
        “Çocuklar, bir deniz düşünün. Çırpıntılı , kabarık, dalgalı. Dalgalardan her biri, kıyıya vuracak olmanın arzusu ve isteğiyle göğe doğru yükselir ve bambaşka bir görüntü oluşur. Kıyıyı vurur ve sonrasında sessizce aslına döner. İşte insan da bu dünya macerasında bir dalga gibidir.Köpürdükçe, görür ve her ne kadar göğe doğru kabarıp çıktıkça başka başka görüntüler verse de, aslı sudur.”
       Değerli Kuşakkaya okurları,
       Ne zaman asıl ile vekil ilişkisini düşünsem hep bu benzetme gelir akılma. Her şey asıl üzerinde şekillenir. Su, bilinir ki içine konulduğu kabın şeklini alır. Asıl olan her zaman, nitelik ve ölçüt belirleyen tek güçtür. Parça elbetteki bütünün bütün özelliklerini taşıyacaktır.
       Demokrasilerde ise asıl olan  ve belirleyen bir güç olarak inisiyatif sahibi her zaman halktır. Halk bütün genel karakteristik özelliklerini, kendi bağrından çıkan seçilmişlere verir. Bu anlamda seçilmişler, seçenlerin aynasıdır. Eğer ki seçilen (parça), kendisini seçenden (bütünden) ayrık olmak iddiasında ve söyleminde ise, o zaman seçen (bütün) bu söylemi inceden inceye dizayn eder ve her seçimde kendi ruhumu ve karakteristik özelliklerini seçilene yeniden üfler.
       Vekil vekaleti almış insan demektir. Vekaleti veren asıl olduğu için, hoşuna gitmeyen durumlarda da vekaleti geri alabilecek güce sahiptir. Demokratik hayat hep bu  etkileşimin ürünü olarak yaşanır. Seçenin hatadan arınık olarak  kimi seçeceğine dair verdiği kararı sandığa yansıtması, insanlığın bulduğun en son yönetim tarzı olarak demokrasiyi tanımlamaktadır.
       Bakın Atatürk Nutuk’ta şunları söylemektedir:
        “ Milletin hatadan kurtulması için yegane sağlam çare, fikir ve faaliyetleriyle milletin güvenini kazanmış bir siyasi partinin, seçimde millete yol göstermesidir.
        (...) Bu vesile ile muhterem milletime tavsiyem o dur ki, sinesinde yetiştirerek başının üstüne kadar çıkaracağı adamların kanındaki ve vicdanlarındaki cevher–i asliyi çok iyi tahlil etmek dikkatinden bir an vazgeçmesin!”
       Sevgili Kuşakkaya okurları,
       Bu tarihî nasihatlerden hareketle, seçmenimiz, vaadlere ve birbirinin aynı görüşlere karşı uyanık olmalıdır.
       Vekillikte asıl olan, millet adına idareci kademesine getirildiğini hatırdan çıkarmamak, sadece millet için çalışacak bir zihniyette olunmasıdır.
       Bir milletvekili asıl güç aldığı halkının numunesidir. Bir milletvekili, vekalet aldığı insanların temsilcisidir. Dolayısıyla bir milletvekili, yaptığı her tavır ve harekette, ettiği söylemde ve giriştiği her icraatta asıl güç olan halkın temsilcisi olduğunu unutmamalıdır. Dalga misali çok başka bir görüntü verse de, sonuçta bir vekilin hamurunda da halk vardır. Nerden geldiğini ve asıl olan güce yeniden döneceğinin bilincinde bir milletvekili tavırlarına ve hareketlerine dikkat etmelidir.
       Bu satırları neden yazıyorum?
       Yoruma açık!
       Biz dalgayken denize kafa tutan çok dalga gördük.