Son mesaj - Gönderen: Recep Ergin - Salı, 01 Kasım 2011 23:40
Sitemizin yeni hali www.gumushane.gen.tr/v2 adresinde test edilmektedir. Lütfen belirli aralıklarla ziyaret ederek, yaşadığınız aksaklıkları ve önerilerinizi admin@gumushane.gen.tr adresinden veya buradaki formdan bize bildirin.
Köşe Yazıları Bölgesi

Köşe Yazıları->Altan EKMEN->IRAK'IN YAKIN TARİHİ BAAS VE SADDAM [ Arama ]

IRAK'IN YAKIN TARİHİ BAAS VE SADDAM
Başlık IRAK'IN YAKIN TARİHİ BAAS VE SADDAM
Açıklama 20 Aralık 2006 tarihli Demokrat Gümüşhane Gazetesindeki yazısı
Siteye Ekleyen AdamGibi
    1534 yılında Kanuni Sultan Süleyman tarafından Osmanlı egemenliğine giren Mezopotamya bölgesi ile birlikte bu gün ki Irak toprakları da Osmanlı egemenliğine katılmıştır. O tarihlerde  henüz Irak diye bir devlet bulunmayıp; Osmanlı devletine bağlı bir sancak olan Musul ve diğer sancak beylikleri ile birlikte "ırakta" anlamına gelen ırak   sancak beylikleri sözcüğü kullanılmıştır.
       1800 li yıllarda bölgede artan İngiliz varlığı ile birlikte Mekke Emiri Şerif Hüseyin'in liderliğinde Osmanlı hükümetine baş kaldıran ve İngilizlerle birlikte haraket eden arap devletleri 1917 yılında İngiltere ve Fransa arasında yapılan "sykes picat " antlaşması ile birlikte iki devlet arasında paylaştırılmıştır.(Irak Ürdün Filistin İngiltere ye verilecek Suriye ve Lübnan da Fransa'ya bırakılacaktı. Planlanan olur ve bu bölgelerde1918 yılından sonra Osmanlı egemenliği son bularak İngiliz ve Fransız egemenliği başlar. Hesapta olmayan Arap direnişi sonrasında  1930 yılında İngiltere ile Irak arasında 25 yıl  sürecek bir anlaşma yapılarak Kral Faysalın önderliğinde bir Irak devleti kurulur.Bu devlet oluşumu  Irak için bir ilktir.1933 Yılında Birleşmiş Devletler Cemiyetine üye olan Irak dünyada böylelikle  bağımsız bir devlet olarak tanınır.
       II. dünya savaşı sonrasında bölgede İngiliz egemenliği zayıflayıp oluşan boşluğu ABD ve SSCB doldurunca Irak ,Sovyetler  Birliğinden yana tavır alır.1958 yılında yapılan kanlı bir darbe ile krallık yıkılarak yerine cumhuriyet ilan edilir. Abdulkerim Kasım cumhurbaşkanı olur.
       1960 yıllarında Arap yarımadasında yükselen bir değer olarak "Arap milliyetçiliği" ortaya çıkmış "yeniden diriliş" anlamına gelen baas sözcüğü sık sık  telaffuz edilmeye başlanmıştır.Bu fikrin Öncüleri ise Saddam Hüseyin ve Mısır devlet başkanı Enver Sedat'tır. Bu  düşünceye göre ;Arap yarımadasında Allah'ın bir lütfü olan petrol bir silah olarak kullanılacak, dünyada egemen bir Arap kültürü ve nüfuzu oluşturulacaktı.Bu fikir öylesine rağbet gördü ki bir müddet sonra bütün Arap devletleri bir devlet çatısı altında birleşme kararı aldılar ancak Suriye  ve Mısırın birleşmesi dışında bir birleşme gerçekleşmedi.Bu iki devlet sonraki yıllarda tekrar ayrıldılar.İşte bu yıllarda kurulan Irak Baas Partisi ve  yıldızı parlayan bir lider olarak  Saddam Hüseyin'i görmekteyiz.
      1968 yılında bir darbe ile Baas Partisi  iktidarı ele geçirdi;Temmuz 1979 yılında ise Saddam Hüseyin  bir darbe yaparak iktidardaki Hasan El Bekir'i devirerek  cumhurbaşkanı oldu. 1979 yılının Irak için bir önemi daha vardı ki aynı yıl içerisinde İranda da bir devrim olmuş İran İslam cumhuriyeti kurulmuştu.İran İslam Cumhuriyetinin kuruluşu dünyada fazlaca yankı bulmuş İran'ın bu rejimi komşu devletler üzerinde bir baskı unsuru olarak kullanacağı ve rejim ihracı yapacağı endişesi başta  gelişmiş devletler olmak üzere herkesi İran üzerinde düşünmeye sevk etmişti.İşte  dünyanın İran'a dönen bakışları Sadddam Hüseyinin kafasında  yeni bir zafer için bir fırsat  düşüncesine sebep olacak,  kendinden yüz ölçüm olarak 4 kat büyük, nüfus bakımından ise 3 kat  daha büyük olan İran'a 1980 yılında  resmen savaş başlatacaktı.
        1980 yılında başlayıp 1988 yılında son bulan Irak-İran savaşında 1 milyon insan öldü. Savaşın sonunda ise her iki devlet için de savaşın başladığı konum korunuyordu. Deyim tam yerinde idi ve her iki devlet "bir arpa boyu yol gidemeden" savaş sona ermişti. Geride bir milyon ölen insan ve silahlara ödenen milyarlarca dolar para kalmış,bu para ise maalesef düşmanların cebinde kalmıştı.
       Irak -İran savaşı henüz bitmiş, savaşın yaraları dahi sarılmamıştı ki ,Irak 17.  şehirim diyerek 2 Ağustos 1990 yılında Kuveyt'i resmen işgal etti.Bu işgale dayanamayan ve müslüman Kuveyt halkının başka bir devle tarafından işgaline gönülleri razı olmayan demokrasi aşığı!! ABD ve İngiltere Irak'ı Kuveyt'ten çıkarmak için Irak'ı aralıksız bir yıl bomba yağmuruna tuttular.1991 yılında Irak'ı Kuveyt'ten çıkaran ve içtikleri coca colaları dahi Kuveyt şeyhlerine fatura eden bu devletler, Irak'ı üç parçaya ayırıp, Saddam Hüseyin'e şöyle diyeceklerdi."Kuzeyde kalan 36. paralelin kuzeyi senin için uçuş yasağı olan bölgedir, bu bölgede bir Irak hava aracı görürsek düşürürüz ;güneyde ise 30. paralelin güneyine geçemezsin".Böylelikle önce Irak'ın kolları kırılmış,Ardından uydurulan kitle imha silahları yalanı ile uygulanan ambargo nedeni ile beli bükülmüş olan Irak'a son darbe 2003 yılında vurulacak, Saddam Hüseyin ikiz kulelerin vurulmasından dolaylı da olsa sorumlu tutularak 2003 yılının mart ayında başlayan  Irak'ın işgali 9 Nisan 2003 tarihinde Saddam Hüseyin'in Bağdat'ta bulunan dev heykelinin boynuna bağlanan halatın tanklarla çekilerek yere devrilmesinden sonra atılan zafer çığlıkları ile son bulacaktı.Irakta tam 24 yıl cumhurbaşkanlığı yapıp tüm yetkileri elinde bulunduran yeniden diriliş ( baas)  iddiasının mimarlarından olan  Saddam Hüseyin rejimi bu tarihte Bağdat sokaklarında sürüklenen Saddam heykeli ile hazin sonu görecekti.
       Sağlığında heykelleri dikilen bir insanın yine sağlığında heykelinin boğazına halat bağlanıp sokaklarda sürüklenmesi ne acıdır kim bilir....Bundan daha acı olanı ise 14 aralık 2003 yılında Saddam Hüseyin'in yakalandığı haberinin dünyaya duyurulması idi. 1 metre çapında 2 metre derinliğinde üzeri palmiye ağaçlarının dalları ile kamufle edilen bir kuyudan amerikan askerleri tarafından çıkarılan uzun kıvırcık saçlı uzamış sakalı ve bitkin bir yaşlıya benzeyen bu kişi, Saddam dan başkası değildi.Dünyanın bütün televizyon kanalları bu haberi defalarca gösterip durdular. Amerika ve İngiltere tam bir zafer havasında, Irak ta muhalif guruplar  ve komşuları Iran da  haberi sevinçle karşılıyorlardı.
      2003 yılında Saddam Hüseyin'in  devrilmesinden bu yana Irakta tam 600.000 Iraklı hayatını kaybetti.Eğer 21 mart teskeresinde  yabancı askerlerin Türkiye üzerinden Kuzey Irak bölgesinden Irak'a  girişine T.B.M.M izin vermiş olsaydı şimdi bu 600.000. Iraklının vebaline bizde ortak olacaktık.
Bu konuda meclisimizin  bu akıllı kararına, hükümetimizin ileriyi görebilmesine ve millet vekillerimizin duyarlılığına  milletim adına teşekkür ederim.
       Aralıksız üç yıla yakın  yargılanan Saddam Hüseyin uzun süren mahkemede 5 Ekim 2006 tarihinde  Saddama muhalif gruplardan olan bir yargıcın ağzından duyulan "asılarak idam edileceğine" ilişkin karardan sonra salonda oluşan buz gibi havayı Saddam' ın ağzından çıkan şu söz dağıtıyordu."Allahu ekber vatan sağ olsun"
      Bir zamanların Arap milliyetçiliğinin ve Arap sosyalizminin baş savunucusunun  mahkeme-de ki son sözleri böyle idi. Birkaç gün içerisinde idam cezasının infazı beklenen bu tarihi olayın sonunun nasıl biteceğini kestirmek çok zor;ancak şunu rahatlıkla söyleyebilirim.
        İp Saddam'ın boğazında ancak  sehpada sallanacak olan Orta Doğunun onurudur"
Oyu Puanı: 0 - Ortalama:

Yorum Gönder Değerlendir Yazdır
Yorumlar

Bilgiler
Burda 2491 Köşe Yazısı Kayıtlı
Enfazla Bakılan: TARİMİZDEKİ KAHRAMAN KADINLAR...
Enfazla Değerlendirilen: TEKNOLOJİ VE İNSAN

Köşe Yazıları Bölgesini Gezen: 9 (0 Kayıtlı Üye 9 Ziyaretçi ve 0 Bilinmeyen Üye)
Görünen üyeler: 0


 


MKPortal M1.1.1 ©2003-2006 mkportal.it
Bu safya 1.4214 saniyede 15 sorguyla oluşturuldu