Son mesaj - Gönderen: Recep Ergin - Salı, 01 Kasım 2011 23:40
Sitemizin yeni hali www.gumushane.gen.tr/v2 adresinde test edilmektedir. Lütfen belirli aralıklarla ziyaret ederek, yaşadığınız aksaklıkları ve önerilerinizi admin@gumushane.gen.tr adresinden veya buradaki formdan bize bildirin.
Behçet Kemal Çağlar'ın bir yazısında "Kafam batılı, yüreğim doğulu" demesini hala düşünüyorum.
Şöyle soralım: Böylesine iki arada bir derede kalmak iyi bir şey midir? Yada kafası batılı, yüreği doğulu olmak çok mu iyi bir şeydir?
Biz galiba millet olarak yüzümüzü "garp" ın aydınlık şafaklara dönerken bedenimizi büsbütün döndürememenin sancılarını yaşıyoruz. Hafif bir boyun hareketiyle garba bakarken, aslında bütün bedenimizin şarkın sınırları içinde bulunduğunu hissedemiyoruz.
Ülkemizi yönetenlerin bile bu her iki yön karşısında bocaladıklarını söylemek gerek. Ülkemizi yönetenlerin bu her iki yöne de belirgin bir yakınlıkta olmadıkları bellidir.
Ülkemizi yöneten siyasal erkin Batı'ya özenirken doğunun, doğulularca da bırakılmış, ilkelliklerine dayanması en belirgin çelişki değil midir?
Yada şöyle soralım: Batılı evrensel değerler ekseninde yol alan hangi batılı anlayışta din bizde olduğu kadar siyasetin içindedir?
Din, bizim en asil ve de en soylu Doğulu yanımızdır. Dinimizin emrettiği evrensel ilkeleri hayata geçirmekte zorlanırken, galiba Doğulu diğer huylarımıza yenik düşüyoruz. Dinine gerçek manada bağlı Müslümanlardan asla korkmam; hiç birinden en ufak zarar gelmez.
Ben esas , -geçmiş bazı hükümetler zamanında ve şimdi halen-, kadrolaşma çarpık mantığı altında bildikleri bütün melanetleri toplumumuzun kılcal damarlarına zerk eden dinden uzak ve Allah'tan korkmaz insanlardan korkarım. Çünkü ülkemizi çürüten,hortumlayan,torpil yapan, işi ehline vermeyen, yalan dolancı, rüşvetçi , tembel, verimsiz, kul hakkına önem vermez bu tip insanlardan hem ülkeye hem bizlere çok zarar gelmiştir.
Çok daha garip bir çelişki: Yalakalıktan utanmayanlar, gericilik ve kadrolaşmaya, çıkarcılık ve kayırmacılığa engel olma çabalarına "statükoculuk" diyor. Bu gibi siyasal menfaat bağlantılarının karşında olan ve bu genel gidişatı uyarma görevini taşıyanların ne yazık ki suskunluğunu destek biçiminde algılayanlar bildiklerini okuyorlar.
Burada bir saptama yapalım: Demokrasilerde seçmenin akli ve de yüreği üzerindeki ipoteklerin kaldırılması gerekir. Çünkü seçmen uyanmadıkça iktidarlar uyarılamaz. Oy namus bilinerek verilmedikçe üç aşağı beş yukarı aynı durum sürer. Sevgili Kuşakkaya okurları, bilinmelidir ki demokrasi eğitim, kültür kazanımıdır. Toplumsal, siyasal ve kültürel düzey göz ardı edilerek sonuç alınamaz.
Siyasal sistemimizde , -bana sorarsanız tamamen bir Doğulu gibi düşünmenin bir sonucu olarak- çoğunluk diktası (gerçekte azlık) giderek güçlenirken ve tek adam yönetimi ağırlığını duyururken bizim Batılı olma çabalarımız her zaman askıda kalacaktır?
Baksanıza, yeni Cumhurbaşkanımızın AKP dışından, bir genel uzlaşma sonucu seçilmesi gerektiğini söylemek bile başlı başına büyük bir demokrasi ayıbı olarak addediliyor. Aslında illaki Cumhurbaşkanının AKP içinden geçilmesi gerektiğini ifade edenler, devleti bütün kurum ve kuruluşlarıyla kadrolaşma batağına sürüklemek isteyenlerin Doğulu ve de çarpık bir demokrasi anlayışları sonucunda ortada sırıtmaktadır.
"Senden", "benden" diye bir ayrım kabul etmiyoruz. Herkesin "biz" olduğunu kabul ediyoruz. Kimsenin "öteki"lerin olmadığı bir Türkiye'yi özlüyorum.
.jpg)
DOĞUYLA BATI ARASINDA BİR YERDE
