Son mesaj - Gönderen: Recep Ergin - Salı, 01 Kasım 2011 23:40
Sitemizin yeni hali www.gumushane.gen.tr/v2 adresinde test edilmektedir. Lütfen belirli aralıklarla ziyaret ederek, yaşadığınız aksaklıkları ve önerilerinizi admin@gumushane.gen.tr adresinden veya buradaki formdan bize bildirin.
Köşe Yazıları Bölgesi

Köşe Yazıları->Hasan PİR->EĞİTİMDE GERÇEKLER... [ Arama ]

EĞİTİMDE GERÇEKLER...
Başlık EĞİTİMDE GERÇEKLER...
Açıklama 3 Ağustos 2007 tarihli Kuşakkaya Gazetesindeki yazısı
Mail -
Siteye Ekleyen AdamGibi
        Ülkemizde, çalışanlar açısından en riskli sektör, eğitim sektörüdür...

        Veliler başta olmak üzere tüm kamuoyu, her sınavda eğitim sektörünü sorgular, denetler ve bazen haklı bazen de haksız olarak eleştiri bombardımanına tutar. Çünkü sınav sonuçları açıklandığında rakamların dili konuşmaya başlar, başarı sıralamasındaki yeriniz ve yüzdelik sıranız konuşulur günlerce...

        Eğitim haricindeki yüzlerce binlerce sektöre bir göz atın bakalım böyle bir şey oluyor mu?...

        Son OKS ve ÖSS'de Gümüşhane ili yeterli başarı derecesi elde edemedi... Özellikle ÖSS'de ilimizin başarı sırasının düşük olduğu doğrudur. Bu başarısızlıkta kurum yetkililerini, daha geniş bir ifadeyle eğitim camiasını eleştirirken, asıl ayrıntıları gözardı etmek gelecek için hedef belirlememizde bizi yanıltır zannediyorum...

        Bütün renkler kirlenir ama kirlendiğini en erken belli eden renk beyaz olduğu gibi, bütün sektörlerde anormallikler olabilir, kendi kurallarına müdahaleler olabilir ama dışarıdan müdahaleden en erken etkilenen tek sektör eğitim sektörüdür.

        Eğitim, kendi tabii kuralları içinde yürümelidir, siz ona sunî müdahale yaparsanız sonuç başarısızlık olur.

        Gümüşhane eğitimine de zaman zaman sunî müdahaleler yapılmış ve bu müdahaleler başarısızlıkların başlama noktası olmuştur.

        Eğitimin kalitesi öğretmenlerin planlı derse girmesiyle doğru orantılıdır. Siz eğer, öğretmenlerini plan yapmaya zorlayan bir yöneticiyi, plan yapmak istemeyen öğretmenlerin zorlamasıyla görevden aldırırsanız elbette başarısızlık olacaktır.

        Kurum yöneticilerinin atamalarında kıstas sübjektif ölçütler, dışarıdan yönlendirmeler ve hatır-gönül ilişkileri olmamalıdır. Yönetici olacak kapasite ve yetenekteki kişiler sistemin kuralları içinde kendilerini ispatlayıp ön plana çıkmalıdırlar. Atama merciinde bulunan yetkililer de mevzuatta belirtilen kriterlere uygun olarak atama işlemini gerçekleştirirler. Mevzuatta belirtilen ölçülerin yerini, "adam kayırmacılık", "senin adamıncılık", "benim adamımcılık" alırsa eğitime yazık olur... Bu şekilde atanan yöneticiler kurumlarında sinerjik yapı oluşumunu sağlayamazlar. Sinerjisi olmayan bir eğitim kurumunun başarılı olması da mümkün değildir.

    Eğitim sektörü dış müdahalelere kapalı olmalıdır... Bu ilde kendilerini eğitim kurumları başta olmak üzere, kurum ve kuruluşların yönetim ve işleyişine müdahaleye yetkili taraf gibi gören sivil ve siyasi etki gurupları, bu milletin çocuklarının geleceği ile oynamamalıdırlar. "Ben sizin adamınızım, beni şu kuruma müdür atattırın..." sözlerine muhatap olanlar, Allah rızası için; "git kardeşim o kurumun kurallarına göre müracaat et, yetkililer gerekeni yapar..." deme faziletini gösterebilmelidirler. Yoksa, hemen telefona sarılıp, hiçbir araştırma yapmadan, olayın teferruatını öğrenmeden, yetkilileri arayarak "alo, şu adamımızı şuraya atayacaksınız, ha!..." gibi, gayet çağdışı ve yakışıksız tavırlar içine girmemelidirler...

        Eğitim kurumlarında, müdürlerin izinlerinde yerlerine vekalet edecek kişilerin belirlenmesinde bile kendilerini vazifeli adderek telefona sarılıp yönlendirme yapan etki grupları, ilimizin aldığı bu sonuçtan kendilerine yeterince pay çıkarabiliyorlar mı acaba?..

        "Benim dükkânımdan alış veriş yapan müdür iyi müdürdür... alışveriş yapmayan veya yaptırmayan müdür ise başarılı değildir, derhal değişmelidir!..." mantığı ve basitliği, Gümüşhane eğitiminin içine düştüğü başarısızlık girdabının bir başka fotoğraf karesidir.

        Vurun abalıya mantığı ile, gelinen noktadan eğitim kurumunun başındaki kişileri sorumlu tutmak işin kolay tarafıdır... Tabiî ki kamuoyu da sadece işin sonuç bölümünü biliyor veya görüyor, hâlbuki perde arkasında olanlar asıl sonuca etki eden faktörlerdir...

        Bu üzücü sonuçtan elbette ki herkes ders çıkaracak, elbette her görevli özeleştiri yapacak veya yapmalı...

        Kurumların işleyişleri mevzuata göre yürütülür. Yöneticiler, programları çerçevesinde kurumlarını yönetmelidirler. Yöneticilerin yaptığı işlere dışardan kimse müdahale etmemelidir. Siyasi veya sosyal konumu gereği kimse durumdan vazife çıkarmamalıdır... Eğitimin işini ve problemlerini, neler yapılacağını eğitimcilerden daha iyi kimse bilemez... Eğitimde çarklar kendi kuralları içinde dönmelidir...

        Eğitim kurumlarında; işlediği suçtan, yaptığı hatadan dolayı uyarılması gereken, bazen de ceza alması gereken bir eğitimciye, yöneticiye veya herhangi bir başka görevliye hiç kimse hamilik yapıp arka çıkmamalıdır...

        Bu ilde kendisini sosyal ve siyasi konumları itibariyle yetkili ve etkili sananlar, işin hesap ve sonuç kısımlarını iyi düşünmelidirler... Hazreti Ömer Efendimizin; "Dicle kenarında bir kurt kapsa bir koyunu, yarın adl-i İlahi Ömer'den sorar onu..." mantığı hiç unutulmamalıdır.

        Gümüşhane Milli Eğitim Müdürlüğü'nü, görünen bu tablo içinde, gelinen noktanın mutlak sahibi ve sebebi gibi görmek yanlış ve hata olur... Yıllarını bu mesleğe adamış tecrübeli eğitimcilerin morallerini ve şevklerini daha fazla kırmadan, onların, yeni ve taze bir motivasyonla yollarına devam etmesi sağlanmalıdır. Çünkü siz onların yerine kimi getirirseniz getirin yukarıda bahsedilen "harici müdahale tabloları" devam ettiği sürece hiç kimse başka bir sonuç alınabileceğini düşünmemelidir...

        Eğitimcilerin bu işte hiç mi kabahati yok denecektir elbette...

        Eğitim süreğen bir olgudur. Hep yenilenmek gerekir. Eğitimde işletme körlüğüne yer yoktur... Dolayısıyla alınan bu sonuçlardan sonra her kurum kendi öz eleştirisini elbette yapmalı... Nerelerde hata yapıldığı iyi tespit edilip, gelecek yıların eğitim etki planlamaları yapılmalıdır...

        Eğitim kurumlarının yöneticileri, öğretmenleri, öğrencileri, velileri sürekli motivasyon bilgilendirmelerine tabi tutulmalıdır... Bu sayede öğrencilere güven verilmeli... Uzak hedefler yakın edilmelidir...

        Diğer bir önemli konu da eğitim öğretim kurumlarını denetlemekle görevli olanlar, bu kurumlarda "eğitim denetimlerini" ön plana çıkarmalıdırlar... Bir kurumun hangi noktası üzerinde çok durulursa, hangi noktası daha çok denetlenirse o noktada iyileşme olacaktır. Yetkililer, sürekli olarak sınıf ve koridorların temizliği ile ilgilenirlerse çok kısa zamanda bu mekanlar tertemiz olur. Okulların eğitim öğretim yönü üzerinde sık durulmalı ki, bu noktada gelişme sağlansın. Yani eğitimde amaçlarla araçlar yer değiştirmemelidir. Eğitimde bina yapısının da, ders araç gereçlerinin de, temizliğin de bir gayesi vardır: Eğitim ve öğretim...

        Bu sonuçlardan herkes, her kesim kendine ait dersleri iyi çıkarmalıdır.

        Dışarıdan bir müdahale yapılmadığı takdirde, güzel bir planlamayla 2007-2008 öğretim yılında Gümüşhane'de rekor bir başarı elde edilmesi sürpriz olmayacaktır... Çünkü bu il, çok değil on yıl önce ÖSS'de Sosyal ve Türkçe-Sosyal puan türlerinde Türkiye birincisi olarak rüştünü ispatlamıştır.

        Eğitim planlamasını yapan yetkililer; "her şeyin en iyisini biz biliriz" mantığını ve benliğini bir kenara bırakarak, "Roma'yı yeniden keşfe gerek kalmadan" başarıyı getiren çalışmaları ortak akıl disiplini içinde yapmalı ve yaptırmalıdırlar.

        Saygılarımla...
Oyu Puanı: 9 - Ortalama: 5

Yorum Gönder Değerlendir Yazdır
Yorumlar

Bilgiler
Burda 2491 Köşe Yazısı Kayıtlı
Enfazla Bakılan: TARİMİZDEKİ KAHRAMAN KADINLAR...
Enfazla Değerlendirilen: TEKNOLOJİ VE İNSAN

Köşe Yazıları Bölgesini Gezen: 5 (0 Kayıtlı Üye 5 Ziyaretçi ve 0 Bilinmeyen Üye)
Görünen üyeler: 0


 


MKPortal M1.1.1 ©2003-2006 mkportal.it
Bu safya 0.94464 saniyede 15 sorguyla oluşturuldu