Son mesaj - Gönderen: Recep Ergin - Salı, 01 Kasım 2011 23:40
Sitemizin yeni hali www.gumushane.gen.tr/v2 adresinde test edilmektedir. Lütfen belirli aralıklarla ziyaret ederek, yaşadığınız aksaklıkları ve önerilerinizi admin@gumushane.gen.tr adresinden veya buradaki formdan bize bildirin.
DEĞİŞEN ZAMANLAR VE MEKÂNLAR İÇİNDE DEĞİŞMEYEN BAYRAM GÜZELLİKLERİ
Başlık
DEĞİŞEN ZAMANLAR VE MEKÂNLAR İÇİNDE DEĞİŞMEYEN BAYRAM GÜZELLİKLERİ
Açıklama
10 Ekim 2007 tarihli Kuşakkaya Gazetesindeki yazısı
Mail
hasanpir2002@yahoo.com
Siteye Ekleyen
AdamGibi
Nasip olursa iki gün sonra bayramı kutlayacağız...
Bayramlar sevinç ve neşe günleridir. Sevgi ve saygı gibi yüce duyguların coştuğu güzel günler...
Bayramların dinî hayatımızda, tarihimizde, sosyal yapımızda ve millî kültürümüzde önemli bir yeri vardır.
Ramazan Bayramı, bir ay ilahi emre uymanın dünyadaki mükâfatı... Bir aylık orucun toplu iftarı...
Ramazan ve Kurban Bayramlarında oruç tutmak haram kılınmıştır. Bir gün önce oruç bozmak haramken, bir gün sonra oruç tutmanın haram olması, müminlerin düşünce ve duygu dünyasında nimetlerin gerçek sahibini hatırlatan en etkili bir sebeptir. Herkes bir gün önce kimin emrine uyarak oruç tutuyorsa, bugün de Onun rızasına uyarak orucunu açar. Onun gerçek nimet sahibi olduğunu hakkıyla idrak ederek gerçek bir şükre yol bulur.
Allah'ın emrine uyup, Allah emrettiği için oruç tutanların Ahretteki bayramları nasıl olacak acaba?.. Onu ancak Allah bilir...
Tarih boyunca ülkemizde bayramlar hep güzellikler içinde kutlanmıştır... Sosyal hayatta meydana gelen değişimler, bayramları da etkilemiş, bayramların dini özelliklerinde bir değişme olmadığı halde, kutlama mekân ve dekorlarında zaman zaman değişiklikler olmuştur.
Bayramlardaki dekor değişikliğinin en güzel örneğini Merhum Akif'in "Bayram" isimli şirinde görmekteyiz.
Safahat'ta yer alan "Bayram" şiirini Akif, 1908'li yıllarda yazmıştır. Yani bundan tam 100 yıl önce... Şiir uzun olduğu için hepsini buraya alamıyorum. Akif'in o yıllarda İstanbul'un Fatih semtinden aktardığı bayram manzarasına bir bakalım:
............................
Birinci gün hava bir parça nâ-müsaitti; İkinci gün açılıp, sonra pek güzel gitti. Dedim ki: Fatih'e çıksam yavaşça, bir yanda Durup o âlemi seyreylesem de meydanda, Ziyaret etsem ehibbâyı sonradan... Hoş olur. Bütün gün evde oturmak ne olsa pek boştur. Bu arzu-yi tenezzüh gelince, artık ben Durur muyum? Ne gezer! Fırladım hemen evden. Gelin de bayramı Fatih'te seyredin, zira Hayale, hatıra sığmaz o herc ü merc-i safa,
Kucakta gezdirilen bir karış çocuklardan Tutun da, tâ dedemiz demlerinden arta kalan, Asırlar ölçüsü boy boy asalı nesle kadar, Büyük küçük bütün efrat-i belde, hepsi de var!
............................
O başta: Kuşkunu kopmuş eğerli düldüller, Bu başta: Paldımı düşmüş semerli bülbüller! Baloncular, hacıyatmazlar, fırıldaklar, Horoz şekerleri, civ civ öten oyuncaklar; Sağında atlıkarınca, solunda tahtırevan Önünde bir sürü çekçek, tepende çifte kolan Öbek öbek yere çökmüş kömür çeken develer... Ferâğ-ı bâl ile birden geviş getirmedeler.
............................
Bayram yerinde o zamanın taşıma vasıtası olan atların, semerli bülbüllerin ve develerin tasviri hemen dikkatimizi çekiyor... Bugün aynı şiir yazılsaydı herhalde merhum Akif şiirinde; at ve merkeplerin yerine birbirinden güzel ve alımlı otomobilleri sıraladığı gibi, kömür çeken develerin yerine de teknoloji harikası kamyonları sayardı... Devir değişmiş, bayram meydanlarındaki dekorlar değişmiş ama o bayram heyecanı ve sevinci hiç değişmemiş...
Ya merhum Yahya Kemal Beyatlı'nın Süleymaniye Camiinde kılınan bayram namazı için yazdığı "Süleymaniye'de Bayram Sabahı" isimli şiire ne demeli... İstanbul'a, İstanbul'un bayramına, İstanbul'daki o derin manevi hayata yaraşır bir bayram namazı tasviri... Bu tasviri, tasvirdeki heyecanı, aradan yıllar geçmesine rağmen bugün Anadolu'nun her yerinde, her camisinde, her bayram sabahında değişmeyen bir bayram güzelliği olarak görmeniz ve yaşamanız mümkündür.
Artarak gönlümün aydınlığı her saniyede, Bir mehabetli sabah oldu Süleymaniye'de. Kendi gök kubbemiz altında bu bayram saati, Dokuz asrında bütün halkı, bütün memleketi Yer yer aksettiriyor mavileşen manzaradan, Kalkıyor tozlu zaman perdesi her an aradan. Gecenin bitmeğe yüz tuttuğu andan beridir, Duyulan gökte kanat, yerde ayak sesleridir. Bir geliş var!.. Ne mübarek, ne garip âlem bu!.. ............................ Senelerden beri rüyada görüp özlediğim Cetlerin mağfiret iklimine girmiş gibiyim. Dili bir, gönlü bir, imanı bir insan yığını Görüyor varlığının bir yere toplandığını; Büyük Allah'ı anarken bir ağızdan herkes Nice bin dalgalı Tekbir oluyor tek bir ses; Yükselen bir nakaratın büyüyen velvelesi, Nice tuğlarla karışmış nice bin at yelesi! ............................
Gümüşhane'nin eskide kalmış, tarih olmuş ramazanlarını ve bayramlarını gözlemli olarak anlatan çok fazla yayın yoktur. Rahmetli Sabri Özcan San'ın "Gümüşhane Kültür Araştırmaları ve Yöre Ağızları" kitabında sadece iki sayfa halinde Gümüşhane'de Eskişehir'de yaşanan ramazanlar anlatılmıştır. Küçük bir paragrafta da bayramlardan bahsedilmiştir.
1967 il yıllığında ise Gümüşhane'de dini bayramlarla ilgili şu ifadeler yer almaktadır: "Dini bayramlarda köylerde ve şehirlerde erkekler o gün bayram namazına gider. Ve camiden çıkınca önce mezarlığa gidilir. Akrabaların başında dualar okunur. Sonra eve gelinirken bilinen fakirler yemeğe davet edilir. Daha sonra aile fertleri birbiriyle bayramlaşırlar. Bundan sonra evler gezilir. Büyüklerin eli öpülür, hastalar ziyaret edilir. Bayram günleri dargınlar barıştırılır. Meydanlarda güreş tutulur. Cirit oynanır. İddialı manda güreşleri halk tarafından zevkle seyredilir."
Bu ifadelere baktığımızda ülkemizin diğer yörelerinde olduğu gibi, 40 yıl öncenin Gümüşhane bayramlarından da bu güne sadece ibadet özellikli kutlamaların kaldığını görmekteyiz.
Değişen mekân ve zamanlara rağmen güzel yurdumuzda yüzyıllarca bayramların hep kendine özgü güzellikleriyle yaşadıklarını görmekteyiz. Biz de ebediyete kadar bu güzelliklerin devam etmesini Yüce Rabbimizden niyaz ediyoruz.
Ramazan Bayramınızı kutlar, hayırlara vesile olmasını dilerim.