Son mesaj - Gönderen: Recep Ergin - Salı, 01 Kasım 2011 23:40
Sitemizin yeni hali www.gumushane.gen.tr/v2 adresinde test edilmektedir. Lütfen belirli aralıklarla ziyaret ederek, yaşadığınız aksaklıkları ve önerilerinizi admin@gumushane.gen.tr adresinden veya buradaki formdan bize bildirin.
Köşe Yazıları Bölgesi

Köşe Yazıları->Hasan PİR->MİLLİ EĞİTİM YETKİLİLERİNİN DİKKATİNE... [ Arama ]

MİLLİ EĞİTİM YETKİLİLERİNİN DİKKATİNE...
Başlık MİLLİ EĞİTİM YETKİLİLERİNİN DİKKATİNE...
Açıklama 17 Ekim 2007 tarihli Kuşakkaya Gazetesinde yayınlanan yazısı
Mail hasanpir2002@yahoo.com
Siteye Ekleyen AdamGibi
        2007-2008 eğitim-öğretim yılı açılalı henüz bir ay oldu..

        Lise birinci sınıfa giden bir öğrencimizle sohbet ediyoruz...  Öğrencimiz, yeni okulunu çok seviyor ama sohbet ilerledikçe hemen şikâyetler başlıyor... "Ben, ‘......' dersini hiç sevmedim..." diyor...  Öğrencimize sevmeme sebebini sorduğumda, öğretmeninin çok ödev verdiğini, dersin çok ağır olduğunu söylüyor. Ders öğretmeni "ders kitabının falan sayfasındaki 17 soruyu çözeceksiniz, falancı yazarın kitabını da bayram tatilinde okuyacaksınız.." deyince öğrenci bayram günü sadece bu öğretmenin verdiği çalışmaları yapsa bile gün yetmeyeceğinden bahsederek; "aslında ilgim olan bir dersti ama birden bire dersten soğudum..." cevabını veriyor...

        Eğitim öğretim yılının henüz başında öğrencimizin ilgili derse bu şekilde bakışı üzücü... Bir öğrencinin bakışı bir genelleme yapılmasına sebep teşkil etmez ama olayı, ilgililer tarafından dikkate alınmasında yarar bir tespit olarak görüyorum. Daha yolun başında iken gerekli önlemlerin alınması lazım...

        Öğrencilerimiz elbette ödev yapacaklar, elbette ders çalışacaklar... Bunlar onların asli görevleri... Ama saygıdeğer öğretmenlerimiz öncelikle zorlaştırmadan sevdirmelidirler...

        Konu ile ilgisi nedeniyle Kuşakkaya Gazetesi'nde 01 Ekim 2004 tarihinde yayınlanan "Öğrencilerin Ders Çalışma ve Ödev Yapma Kâbusu" başlıklı yazımı tekrar sizlerle paylaşmak istiyorum. Umarım yararlı olur.

        *  *  *

        Öğrenciler akşamları kaç saat ders çalışmalı...

        Şimdi vereceğim listeye göre bunun hesabını siz yapın...

        ·         Matematik öğretmeni ders kitabının 15. sayfasındaki problemleri çözün demiş. İlgili sayfada 10 problem var... Her probleme 5 dakika zaman ayrılsa 50 dakika eder...

        ·         Fen bilgisi öğretmeni de ders kitabının 10. sayfasında yer alan çalışmaları deftere geçirin demiş. Belirtilen sayfada 5 çalışma var, yaklaşık 30 dakikada bunlar alır...

        ·         Türkçe öğretmeni de ders kitabının 8. sayfasındaki 10 metin çalışma sorusunu defterinize cevaplandırın ve metni en az iki defa okuyun demiş. Bunların da cevaplanması ve deftere geçirilmesi en az 30 dakika alır...

        ·         İngilizce, sosyal bilgiler öğretmenlerinin ödevleri de toplam 30 dakika sürer...

        ·         Resim, müzik, iş eğitimi öğretmenlerinin verdiği ödevleri de hesaba katmıyorum...

        Verdiğimiz bu ders çalışma saatlerini topladığımızda 140 dakika ediyor... Yaklaşık iki buçuk saat...

        Eğitim öğretimin daha yeni başladığı bu günlerde bir ilköğretim okulunun herhangi bir sınıfında okuyan bir öğrencinin bundan sonra 8 ay boyunca yaşayacağı durumu size özetlemeye çalıştım... Liselerde de durum farklı değil, yani farklı okul türlerinde de hemen hemen benzer durum bundan sonra sürüp gidecek...

        Bir günlük okul programının sonunda öğrencilerimizin dinlenme, yemek, eğlenme, uyku saatleri olmasın mı, ne dersiniz...

        Her gün tekrarlanacak yukarıdaki ders çalışma temposuna kaç öğrenci dayanabilir dersiniz...

        Öğrencilerin yaşlarına, gelişim özelliklerine, isteklerine bakılmadan onları robotvari bir tempo içine sokup ondan sonra da bıktırıp, hem okuldan, hem derslerden hem de beklentilerinden soğutuyoruz...

        Yüksek ödev yapma ve ders çalışma temposunu bir iki gün uygulayan öğrenci, daha sonraki günlerde yavaş yavaş yorulmaya ve bıkmaya başlıyor, bir iki hafta sonra da her şeyi bir kenara bırakıyor, daha ne ders çalışıyor, ne de ödev yapıyor...

        Peki nasıl olmalı, ya da olabilir...


        ·         Öğretmenler, öğrencileri için dersleri cazip hale getirecek bir metot izlemelidir... Bunun en güzel uygulaması empatidir... Bir öğretmen, yetişkin haliyle bir günlük mesaiden sonra dikkatini dağıtmadan kaç saat yeni bir çalışma yapabilir... Öğretmenler bu şekilde ders çalışmaya ve ödev yapmaya empatik bakabilirler... Ama bu empati, dersi sempatik hale getirecekse işe yarayacaktır...

        ·         Öğretmenler, öğrencilerin sadece kendilerine ait olmadığını düşünüp, başka öğretmenlerin de öğrencilere ödev verebileceğini hesaplamalıdırlar... O zaman ders kitabında sunulan problemlerin ve çalışmaların tamamı değil de öğrenci için örnek olabilecek birkaç tanesi öğretmen tarafından seçilerek ödev olarak verilmelidir... O zaman öğrenci ödevi daha bir arzu ve zevkle yapacaktır...

        ·         Günlük çalışma ödevi verilirken öğretmenler arasında koordine sağlanmalıdır... Bir öğretmen o gün diğer öğretmenlere... ".... Şubesi öğrencilerine önemli bir konu anlattım, konu ile ilgi verdiğim çalışmaların bu akşam yapılması gerekir... Derslerinizle ilgili çok önemli bir çalışma yoksa, bu akşam o öğrencilerimize mümkünse ödev vermeyin...." diyebilmelidir...

        ·         Bir öğrencinin günlük çalışma ödevlerine ayıracağı vakit, yorgunluk, bıkkınlık sınırına ulaşmamalıdır. Bu durum ise doğrudan ders öğretmenlerinin planlaması ile olacaktır... "...ben anlamam ödevi yapacaksın, hem de hepsini yapacaksın..."  anlayışı çok yanlış ve itici bir davranış olacaktır...

        ·         Ders çalışma ve ödev yapma öğrenci için amaç olmamalıdır... Amaç, konunun anlaşılmasıdır... Olayın asıl özü olan bu durum öğrencilere kavratılmadığından, anlasa da anlamasa da, öğrenci ve veli o günkü ödevlerin deftere geçilmesini amaç gibi görüyor, sonuçta hem öğrenci, hem veli, hem de öğretmen yanılmış oluyor...

        ·         Okullar, dersler, kitaplar, ödevler eğitim sistemi içinde birer araçtır... Bu araçlar bıktırıcı olmadan amaca hizmet etmelidir... Araçlar, öğrencilerimizi amaçtan soğutmamalıdır... Bıktırıcı olmayan, sevdiren bir ders çalışma ve ödev sistemi öğrencilerimize şahsiyet kazandırır... Onları yalandan, hileden babaya-anneye ödev yaptırmaktan uzaklaştırır...

        Ben bir baba olarak çocuklarımın bana bir akşamda 8 problem getirip çözmemi istediklerini çok yaşadım...  En ilgili bir veli dahi 8 problemi en erken yarım saatte çözer... bir iki problem ne ise de sayılar çoğalınca siz de bıkıyor, yardımcı olamıyorsunuz, bazen de kırıcı oluyorsunuz...

        Yukarıda belirtilen ödev verme işi, ilköğretimin 1-5. sınıflarında yaşandığı zaman daha da bıktırıcı ve öğrenciyi yıldırıcı bir özellik arz etmektedir.

        Özet çıkarmanın ne olduğunu tam olarak kavrayamayan bir öğrenciden hazırlık çalışması adı altında henüz işlenmemiş bir konunun özetinin yazılı olarak yapılmasını istemek, sadece öğrenciyi yormaktan ve meşgul etmekten başka bir işe yaramayacaktır.

        Zevkle ders yapan bir öğrenci yerine, dersten korkan ve kaçan bir öğrenci Türk eğitim sisteminin görüntüsü ve meyvesi olmamalıdır...

       
*  * *

        2007 - 2008 eğitim öğretim yılının öğrenci ve öğretmenlerimiz başta olmak üzere tüm milli eğitim camiasına hayırlı olmasını diliyor, saygılar sunuyorum.
Oyu Puanı: 1 - Ortalama: 1

Yorum Gönder Değerlendir Yazdır
Yorumlar
Celalcee
18 Ekm 2007

Üniversitede ve Lise 2 de okuyan iki çocuğum var.Bu konu kanayan bir yara.Binlerce yeni mezun tığ gibi çocuklara atama yapılmıyor.Branşı olmayan öğretmenler derslere giriyor.
Branşı olanların bir kısmıda konuları unutmuş.Kendini kurtarmak için ödev veriyor.Ya da dersi öğrenciye anlattırıyor.Öğrenciler hamal ya taşısın bu kadar yükü.Tabiki yılgınlık bıtkınlık gelen öğrenci başarısız olur.

Bilgiler
Burda 2491 Köşe Yazısı Kayıtlı
Enfazla Bakılan: TARİMİZDEKİ KAHRAMAN KADINLAR...
Enfazla Değerlendirilen: TEKNOLOJİ VE İNSAN

Köşe Yazıları Bölgesini Gezen: 8 (0 Kayıtlı Üye 8 Ziyaretçi ve 0 Bilinmeyen Üye)
Görünen üyeler: 0


 


MKPortal M1.1.1 ©2003-2006 mkportal.it
Bu safya 0.87343 saniyede 15 sorguyla oluşturuldu