ŞEHİRLERİMİZ


Gördüm ön safta oturmuş nefer esvaplı biri
Dinliyor vecd ile tekrar alınan tekbir’i
Ne kadar saf idi siması bu mümin neferin!
Kimdi? Banisi mi, mimarı mı ulvi eserin?
….
                          Yahya Kemal Beyatlı

Şehirlerimiz bizim evlerimizin misafir odasıdır. Misafir odalarında, gelen misafirlerimizi ağırlar temiz olmalarına gayret ederiz. Aslında bu temizlik bizim içimizde ve yüzümüzdedir. Şehir insan gibidir ve hatırlanmayı bekler. Ara sıra olsun fark edilmeyi, aranıp sorulmayı, dünyasında nelerin döndüğünün, nelerin azalıp eksildiğinin nelerin hangi şekle dönüştüğünün bilinmesini ister. Bir kenara atılmış olmayı, ahvalinden bi haber yaşanmasını zamanın sürekli ondan bir şeyler götürmesini harabat olmayı ve çirkinliğin insafına terkedilmeyi hazmedemez.

Şehirlerimizin, birbirleri ile güçlü bağları olan insanı ve mimarisi, sanatı, edebiyatı ile bireyin gelişmesinde irsiyetin, terbiyenin yaşanılan çevrenin önemli payı vardır. Çocuk eğitimi, ilmi ve manevi katkılarla olur. Bir milletin büyüklüğü, ilerlemesi veya gerilemesi, onu meydana getiren bireylerin dengesine, zeka gücüne, tarihine ve iradesine bağlıdır. “Ruh muvazenesi yalpalamaya başlayınca nesil ahengi kaybolmaya yüz tutar ve şimdiki manzara doğar." diyen üstad Necip Fazıl toplumdaki bu bozulmayı işaret etmiştir. Toplumdaki bozulma ve çözülmenin sebebi, kıskançlık, iftira, yalan, haysiyetsizlik, tamahkârlık, vaadini yerine getirememek, kötülük, yıkıcı tenkit, alay, nankörlük, kabalık ve bencilliktir.

Şehirler, insan yapısının değerleri ile bugüne geleceğe damga vururlar. İyisi ve kötüsü ile iz bırakan sonuçlar şehrin maddi ve manevi direncini oluştururlar. Ülkemiz ve şehrimiz, tarih boyunca birçok medeniyetin imbikten süzülmüş özetleridir. Asırlara ulaşan bu kökleri ile medeniyetimizi, bugün dimdik ayakta tutmak için üzerimize düşen sorumlulukları vardır. Kültürümüzü her dalı ile edebiyatı sanatı, musikisi ve mimarisini gelenek ve göreneklerimizi yaşatmalı, gençlerimize aktarmalıyız.

Medeniyetler, toplum bünyesinde mevcut sebeplerin tesiriyle kurulurlar ve yıkılırlar. Elimizdekinin kıymetini bilip, ona sahip çıkmayı başarırsak, bundan sonra da aynı şekilde yaşayacağımız tek yer vatanımızdır. İnsanın gecesini gündüzünü geçireceği, üzerinde korkmadan, çekinmeden dolaşacağı… eşiyle dostuyla görüşüp muhabbet ederek ihtiyarlayacağı, öldüğünde toprağına gömüleceği bir vatanı yoksa, dünyada garip kimsesiz gibi yaşamıştır. Yaşadığı topraklarda kendini o toprakların, o şehrin, o mahallenin bir parçası ve o kültürün bir unsuru olduğunu hissedemez.

İnsanın nereye ait olduğunu, geçmişinin nerden başlayıp hangi coğrafyada dolaştığını, nereyi yurt tutup vatan eylediğini ve ömrünün bu aidiyet bilgisi ile şekillendiğini bilmesi çok önemlidir. Dünyanın neresine giderse gitsin, nerde servet edinirse edinsin, dar zamanında sığınacağı bir vatanın ve o vatanın bir şehrinde onu tanıyan hatırlayan insanların olduğunu bilmesi güven verir kişiye. Yaşanılan şehrin, buna bağlı olarak vatan ve millet kavramlarının ne mana ifade ettiğini daha iyi açıklar. İşte böylesine şehirlerde zaman, bir bardak çay eşliğinde muhabbetin demini tutmak, sohbet uzadıkça ortamın güzelliğinden kalkıp gidememek ya da içinden gelmemek gibi güzellik farklı bir anlayışla tüketilir.

Binlerce yıldır bu coğrafya da yaşattığımız beraberliklerin kültürünü yok etmemeliyiz ki, şehirler güzide yerleşim yerleri olsunlar. Bu topraklarda doğmuş, yeşermiş kültür damlaları, insanımızı şehrimizi büyüten damlalardır. Yağmurdan kaçar gibi kültür damlalarından kaçarsak, dünyayı kendimize zindan ederiz, yaşanılmaz kılarız. Kültür yağmurudur bizi gelecek kuşaklara taşıyan. Musikimizin ritmini, edebiyatın hecelerini, şiirin veznini, konuşmanın edebini, davranışın şehirlisini, mimarinin estetiğini bu kültür yağmurlarında yaşarsınız. Ya da şehirli olma hassasiyetlerinizi yitirir, vandallaşır bütün toplumsal değerleri yok edersiniz. Sizi, bizi hepimizi bu dünyada çekemeyenler çoktur elbette. İşte bunun için unutmamalıyız ki yok ettiğimiz bütün değerler bizi başka mecraya sürükler. Yaşadığımız yerleri, gök kubbe altında birlikte huzur içinde beraberliklerin olduğu mekanlar haline getirmeliyiz.

YORUM EKLE