Son mesaj - Gönderen: Recep Ergin - Salı, 01 Kasım 2011 23:40
Sitemizin yeni hali www.gumushane.gen.tr/v2 adresinde test edilmektedir. Lütfen belirli aralıklarla ziyaret ederek, yaşadığınız aksaklıkları ve önerilerinizi admin@gumushane.gen.tr adresinden veya buradaki formdan bize bildirin.
Gösteriş tüketimi almış başını gidiyor.Müthiş bir harcama yarışı içinde bulunan insanlarımız iç zenginliklerini büyük ölçüde yitirdiler. Kültürel yoksullaşmanın hız ve yoğunluk kazanmasıyla köklerimizden koptuk, kurtuluşumuzu bile şiir ekseninde güzel düşüncelerle paylaşamadık.
İç ve dışın (yani akıl ile gönlün) mücadelesinde kazanan dış ve akıl oldu; iç ve gönül kurtuluşu ne yazık ki soluyamadı. Bütün bu görüntü bana "sanatsız toplum olmaz" gerçeği altında, "şiirsiz kurtuluş" olmaz alt başlığını düşündürüyor.
Bakıyorum, konuşmalar yavan, duruşlar ruhsuz, yüzler yorgun ve bitkin... Bakıyorum, halkımızın yüzünde bir bezginlik, bir bezginlik...Şiiri hayatlarının bir köşesinde bir nebze olsun solumamış insanlarla Allah aşkına neyi kurtarıyor ve neyi kutluyoruz. Bu insanlar kendilerini şiirle kurtarıp fethedememişler ki, kurtuluşu anlamada ve algılamada yetenekli olsunlar! Kurtuluşun altında yatan espri, yürekleri birden bire harekete geçirip ateşlemiyorsa, vatan duyarlılığımızı algılamada çok büyük bir sıkıntı vardır diye düşünüyorum.
Baki'yi, Fuzuli'yi ve Nabi'yi anlayamayanlarla, bütün dünyaya sel suyu gibi yayılan kültürel çoraklaşmanın önüne geçme cesaretini gösteremeyenlerle kurtuluş kutlaması olmaz!
Bizi hayata bağlayan köklü sebeplerimiz olmalı. Aynı duyguları solumalı ve aynı duyguların heyecanıyla fırlatılmaya hazır birer ok gibi durmalıyız. Hayatın daha bir yaşanır kılınmasında vazgeçilmez bir yer tutan iç dünya "şiir"le beslenir. "Şiir"siz bir iç dünya kendisiyle birlikte dış dünyayı da çoraklaştırarak yaşanmaz hale getirir. Şiirsiz bir kurtuluş olabilir mi hiç.
Kurtuluş düşüncesi "döviz kurları" ya da "borsa endeksi"ni düşünmekle yaşanmaz! Şu son zamanlarda müthiş bir teknoloji düşkünü, kurnaz mı kurnaz bir genç nesil sezinliyorum etrafımda. Ne yazık ki Kurtuluş günlerini yaşayanlar ve o ıstırabı bizzat yüreklerinde duyanlar aramızda değiller. Onların çocukları da yavaş yavaş aramızdan çekilmez üzereler. Ama ya onların çocukları? Yani üçüncü nesil?
Bu genç neslin gündeminde kurtuluş neyi ifade ediyor acaba? Bu üçüncü nesil şu anda köklerinden kopmuş bir durumda, ruhsuz bir takım teknolojik gelişmelerle meşgul olmaktadır. Çok büyük bir iddiayla dillendirmek isterim ki, kurtuluş düşüncesi, bilim ve teknolojik doğrulardan çok, peygamberlerin verdiği doğrulara dayanır. Onların doğrularına dayanmadan ve sarılmadan, görünmeyen dünyaların perdelerini aramamak ve tam anlamıyla kurtuluş düşüncesiyle beslenmek mümkün müdür?
Müjdeler olsun, kurtuluş düşüncesini anlamayan ve algılayamayan çok "akıl"lı ve bir o kadar da şiir yoksunu çok "gönül" süz bir nesil yetişiyor.
Biz ne yazık ki yeni yetişen gençlerimize şunu öğretememişiz: "Şiir"i bilen kendini bilir. Kendini bilen de Allah'ı bilir. Allah'a giden "dar kapı"ları şiir açar. Anadolu insanı güzeli, doğruyu ve iyiyi hep şiirle aradı. Bu yüzden, bizim kültürümüzde Mevlana'nın vazgeçilmez bir yeri ve önemi vardır. Anadolu insanının hamuru Mesnevi'le yoğrulmuştur.
Bunları bilmeyen insanlarla Allah aşkına neyin kurtuluşunu gerçekleştiriyoruz ve neyi kutluyoruz?