Son mesaj - Gönderen: Recep Ergin - Salı, 01 Kasım 2011 23:40
Sitemizin yeni hali www.gumushane.gen.tr/v2 adresinde test edilmektedir. Lütfen belirli aralıklarla ziyaret ederek, yaşadığınız aksaklıkları ve önerilerinizi admin@gumushane.gen.tr adresinden veya buradaki formdan bize bildirin.
Köşe Yazıları Bölgesi

Köşe Yazıları->İsmail HAYAL->GÜZEL DİL TÜRKÇE BİZE [ Arama ]

GÜZEL DİL TÜRKÇE BİZE
Başlık GÜZEL DİL TÜRKÇE BİZE
Açıklama -
Siteye Ekleyen AdamGibi
Söz ola kese savaşı
Söz ola kestire başı
Söz ola ağulu aşı
Balla yağ ede bir söz

YUNUS EMRE

        Yunus Emre'nin çağlar üstü bu şiiri sözün yerine göre bal yerine göre kılıç hükmünde olduğunu anlatan mükemmellikte. Hazreti Ali'de söz sende esirdir, ağzından çıktıktan sonra sen onun esiri olursun der. Kültür insanı değerli valimiz Sayın Enver Salihoğlu yeni başlattıkları bir proje ile amaçlarını kısacası şöyle tarif ediyor; "Dili yaşatmak için çocuk gibi korumak, gelişmesini sağlamak ve gelecek nesillere güzel bir Türkçe bırakmak zorunluluğumuz var."

        Öyle ya güzel TÜRKÇE'MİZ neden dünya dili olmasın. 13 Mayıs 1277 tarihinde Karamanoğlu Mehmet Bey'in fermanını çoktan unuttuk biz. "Bugünden geru divanda, dergâhta, bergahta, mecliste ve meydanda Türkçeden başka dil kullanılmayacaktır."

        Millet olabilmenin ilk şartı dilde birlik sağlamaktır. Atatürk'ün Türk Dil Kurumunu kurmasının amacı da bu değil miydi? Ülkemizde kendilerine aydın sıfatı verenler başka kültürlerin yağmurlarında şemsiye açmakta ve aldıkları ne idüğü belli olmayan yoz sözcük ve kültürleri boyalı ve şaşaalı basın yayın organlarında bizim malımız gibi sunmaya maalesef devam etmektedirler.

        Ve öylesine bir hal aldı ki bu durum Gümüşhane'mizde dahi kendine şair ve yazar süsü verenler şiir ve yazılarında bolca yabancı kelimeleri kullanmakla kendilerine apayrı bir hava verdiklerini sanmaktadırlar. İşte bu kendini aydın aynasında gören zavallılar sayesinde öylesine yozlaşmışız ki dilimizi neredeyse kaybetme noktasına gelmişiz. Ve bu aydın (!) kişiler günlük konuşmalarında farklı olduklarını ispat etme adına seçtikleri yabancı kelimeleri telaffuz etmede ve meramını anlatmada düştükleri trajikomik durumu anlatmaya gerek yok sanırım. Yabancı hayranlığımıza paralel olarak söz aralarına yabancı sözcük eklemek sanki bir üstünlük, marifet anlamına gelir olmuş.

        Her gün evlerimize zoraki misafir olan televizyon kanalları adeta üzerimize lağım suları döküyor. Yeni yetişmekte olan kızlarımız oğullarımız ısmarlama aldıkları bu sözcükleri kullanmaya başladığında ise maalesef çok geç kaldığımızı anlıyoruz. Türkçe'ye katliam hemen her gün televizyonlarda, gazetelerde, sokakta ve hatta okullarda bile devam etmektedir. Bırakın dünyaya öğretmeyi kendi gençliğimizi adeta uçurumun önüne doğru sürüklediğimizin farkına bile varamıyoruz.

        Atatürk; "Vatanını yabancı kuvvetlerin işgalinden kurtarmış olan TÜRK halkı dilini de yabancı dillerin boyunduruğundan kurtaracaktır!"derken bugünleri hissetmiş olmalı. Şimdi güzel yurdumuzun en ücra köşelerine kadar giren bu kültür istilası kene gibi içten içe bizi kemirirken zararın neresinden dönsek kârdır hesabı Gümüşhane Valimizin bu geç kalmış projesine öğretmen, memur, öğrenci, anne, baba ve esnaf olarak destek vermek zorundayız. Bununla ilgili geçmiş yıllarda yaşanan komik bir olayı yazmak istiyorum. Amerika'daki gururumuz Gümüşhaneli Prof Dr Coşkun Bayrak Gümüşhaneli gençlerin yarınları için ilimizde Cebeli Yaz Okulu'nu açıyor. Amerika'dan öğretim görevlileri getiriyor. Bunlardan birisi Amerikalı Profesör kaldığı iki haftalık süre içerisinde bizden ne öğrenmiş biliyor musunuz? "HAYDİN BAAH" Evet yanlış duymadınız Amerikalıya öğrettiğimiz tek kelime bu. Küçümsemiyorum ama ne olur şivemizi değiştirelim artık. Kendimiz için değil, yarınlarımız için. Bizi model alan yavrularımız için.

        Yıllar önce Gümüşhane Nüfus Müdürlüğüne uğramıştım. Rahmetli Şeker Ağabey Nüfus Müdürü. Boylu poslu ve yakışıklı adam. Kendi kendime; "Helal olsun işte Gümüşhaneli böyle şık olmalı, yakışıklı olmalı ve karizma sahibi olmalı" demeye kalmadan Şeker Ağabey memuruna seslenir; "Valan ovlum, getür bayım neydecük hav işi? Demesin mi? Benim tüm hayallerim anında yerle bir oldu. Allah rahmet eylesin. 

        Gelin hep beraber dilimizi yabancı dillerin boyunduruğundan kurtaralım. Dükkânlarımıza bizden isimler verelim. Dükkânına şarküteri yazan arkadaşa onun ne anlama geldiğini anlatalım. Ve hatta uluslar arası yazışmalarda neden hala hindi manasına gelen "TURKEY" sözcüğünün kullanıldığına bir anlam veremiyorum. Mücadele topla, tüfekle olmaz sevgili dostlar. Tavır koyalım, gördüğümüzü uyaralım, yanlış bir sözcük dimağımıza öyle bir yerleşir ki çıkarması zor olur.

        Ve ne olur gelin çocuklarımıza Türkçe isim koyalım. Farklı olduğumuzu göstermek ve hatta hava atmak için ne idüğü belli olmayan o ismi verdiğimiz çocuğumuz yarın büyüdüğünde bizden hesap sormasın. Memurumuz kızı doğduğunda ona Çilem ismini vermiş. Kız beşinci sınıfa geldiğinde almış anne ve babasını karşısına ve sormuş. Ben size çile mi getirdim, neden benim adımı çile koydunuz diye. Mahkeme sonunda kızımızın adı değişmiş. Gelin bizde bu kızımız kadar cesaretli olalım. Başka iklimlerin anlamını dahi bilmediğimiz envai çeşit isimlerinin yerine kendi özümüz olan öz Türkçe isimleri kullanalım. İşyerlerimize Türkçe isimler verelim, Türkçe kullanalım ve cümlelerinde Türkçeyi bozan yakınlarımızı uyaralım ve kısacası hayatımızı Türkçe yaşayalım.

        Ve radyoda görev yapan kardeşim. Lütfen kullandığın kelimeleri özenle seç. Kullandığın bir yanlış kelimenin nelere yol açacağını bilmeni isterim. Değerli sanatçı kardeşim, yazarım, şairim, spiker kardeşim aman ne olur. Gelişmekte olan genç beyinleri körletmeyin, başka iklimlere esir etmeyin, gereksiz kelime bombardımanı yapmayın. Yok yaparsam ne olur diyorsan aşağıya aldığım ve bizzat duyduğum şu konuşma metnine bakmanı istiyorum.

        "Sen aç die açtım lan ben onu, taammı yoksa nie atıım sen dinliosun diee attım pısırık, konuşmaa taammı ayrıca sölememim sebebnide biliosun senn yüsündenn bn yinee kendmden geçmiştim o gün taammı bunu biliin haldee halaa konuşma.."     Nasıl beğendiniz mi? Evet bu senin, benim eserim. Kültürü bizden olmayan televizyon ve radyoyu dinleyenler, gazeteleri okuyanlar artık bu şekilde konuşmaya başladılar maalesef. Aman ha hocam bu korkunç bir şey diyorsan yol yakınken tedbirini al sevgili kardeşim. Çünkü bu çocuk sensin, yarınların bu çocuk. Başka ne servetin var ki? Ve hatta daha da ileri gidelim ve dünya üzerinde olan tüm Türk Devletleri ile ortak bir dil üzerinde anlaşalım ve ortak bir dil olan "İstanbul Türkçesi" kullanalım.

        Karamanoğlu Mehmet Bey'in tarihlere geçen şu sözü bizlere ışık olsun. "Bugünden geru divanda, dergâhta, bergahta, mecliste ve meydanda Türkçeden başka dil kullanılmayacaktır."
Oyu Puanı: 7 - Ortalama: 4.6

Yorum Gönder Değerlendir Yazdır
Yorumlar

Bilgiler
Burda 2491 Köşe Yazısı Kayıtlı
Enfazla Bakılan: TARİMİZDEKİ KAHRAMAN KADINLAR...
Enfazla Değerlendirilen: TEKNOLOJİ VE İNSAN

Köşe Yazıları Bölgesini Gezen: 11 (0 Kayıtlı Üye 11 Ziyaretçi ve 0 Bilinmeyen Üye)
Görünen üyeler: 0


 


MKPortal M1.1.1 ©2003-2006 mkportal.it
Bu safya 0.7999 saniyede 15 sorguyla oluşturuldu