Son mesaj - Gönderen: Recep Ergin - Salı, 01 Kasım 2011 23:40
Sitemizin yeni hali www.gumushane.gen.tr/v2 adresinde test edilmektedir. Lütfen belirli aralıklarla ziyaret ederek, yaşadığınız aksaklıkları ve önerilerinizi admin@gumushane.gen.tr adresinden veya buradaki formdan bize bildirin.
Köşe Yazıları Bölgesi

Köşe Yazıları->İsmail HAYAL->UNUTMADIK (NE ZAHMET BUYURDUN YA RESULULLÂH) [ Arama ]

UNUTMADIK (NE ZAHMET BUYURDUN YA RESULULLÂH)
Başlık UNUTMADIK (NE ZAHMET BUYURDUN YA RESULULLÂH)
Açıklama -
Siteye Ekleyen Recep Ergin
"Allah yolunda öldürülenleri ölüler sanmayın. Aksine onlar diri olup Rableri katında rızıklandırılmaktadırlar." (Ali İmran, 169)

        Unutmadık elbette. Ne bize emanet edilen kutsal toprakları ve bu aziz vatan için toprağa düşenleri. Ne Fatihleri, Ne Yavuzları, ne Mustafa Kemalleri unutmadık ve unutmayacağız da. Şairin dediği gibi; "Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır, Toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır." Rengini şehitlerinin kanından alan başka bir bayrak gösteremezsiniz dünya üzerinde. Ve yokluğun içinden bir var olma, silkinme ve baş kaldırma hareketini hiçbir dünya milleti başaramamıştır, başaramaz da. Çünkü kudretini damarlarındaki asil kandan alan bir başka milleti gösteremezsiniz.

        Unutmadık ve unutturmayacağız. Bu aziz vatanın her bir karışına karışan atalarımızın mukaddes kanını candan aziz bildik. Bugün memleketimizin üzerinde olan o kem gözlerin ve hain ellerin oyunlarını bertaraf edeceğiz. Çünkü biz genlerimizdeki asaletle, her zaman her zorluğun altından kalkmasını bilen nezih bir milletiz. Çünkü biz cihat ederken şahadeti göze almış farklı bir milletiz. Çünkü biz Çanakkale'de vurulan düşman askerini omuzlayan, matarasındaki son damlayı ikram eden ve o yardım ettiği düşman askeri tarafından hançerlenen o asil soylu komutanın torunlarıyız. Ve o asil komutan başucunda feryadı figan eden askerlerine son bir emir (rica) verir. Ayağa kaldırılmasını ister ve ufuklar açılır öteler âleminden. Başındaki kepi eline alır ve askerlerine; "Efendimizin karşısında yerde yatmak bize yakışır mı?" diyerek açılan öte kapısından seslenir iki cihanın Habib'ine ve "Ne zahmet buyurdun Ya Resulullah" der.

        Unutmadık elbette. Çünkü tüylerimizi diken diken eden ne hadiseler yaşanmıştır Çanakkale'de. Bugün ise bizler maalesef o mukaddes topraklarda sarhoş ve çırılçıplak geziyoruz. Sırtındaki paçavrası kefeni olan o asil dedelerimizin aziz hatıraları üzerinde abdestsiz gezmek bile en büyük hakaret olur bizim için. Ve kazın her bir karışını o aziz vatan toprağının. Ne ibret vesikaları çıkacak karşımıza. Tıbbiye son sınıfta okuyan gencecik fidanları, lise öğrencilerini, nişanlısından, eşinden, atasından, yurdundan kopan aziz Anadolu insanını göreceksiniz hem de koyun koyuna. Alevisi, Sünnisi, Lazı, Kürdü, Çerkezi aynı gaye için aynı toprakta mayalanmış bir vaziyette. Bugün ise onların torunları bizler başka ellerin ve beyinlerin teyakkuzunda birbirimizi parçalıyoruz. Bütün yutulamayan bu aziz vatanın aziz insanlarını türlü entrikalarla kamplara ayırıp sonra küçük lokmalar şeklinde yutmak onların işi.

        Unutmadık. Bizler rahat yataklarımızda yatarken Gabar Dağlarında, Cudi Dağlarında kahpenin döllerini aziz vatan topraklarına sokmamak için tetik çeken o mübarek elleri. Bıyıkları yeni terlemiş gencecik fidanları toprağa verirken arkasından gözyaşları döken anne ve babalarını, nişanlılarını, eşlerini ve yavrularını unutmadık, unutamayız. Tunceli Kocakoç Jandarma Karakolu'nda ekmek içine konulan bombanın uzaktan patlatılması sonucu şehit olan Gümüşhaneli Jandarma Er Murat Yıldız'ı unutmadık. Aziz vatan toprağı için gözünü kırpmadan düşman üzerine giden ve şahadet şerbetini içen Murat Akçay'ı, Osman Şahin'i, Yusuf Yakışır'ı, Tahsin Onuk'u, Şenol Koca'yı, Teğmen Tunahan Kara'yı, teğmen Çağlar Canbaz'ı, Hüseyin Paça'yı, Turgay Türkmen'i, Tamer Özdemir'i, Özkan Şişman'ı, Zikri Şahin'i, Cengiz Erkan'ı, Numan Yakut'u, İlyas Boz'u, Yücel Doğan'ı ve diğer tüm şehitlerimizi nasıl unutabiliriz ki? Gümüşhane olarak toplam kırk bir şehit verdiğimiz bu aziz vatan için nice şehitler de vermeye hazırız. Çünkü vatan elden giderse her şeyde gider.

        Unutmadık elbette. Unutursak elimizde son silahımız olan ümidimizi de kaybederiz, hırsımız küllenir. Çünkü bu ümit bizi ayakta tutuyor. Bu hırs bizi bileyliyor. Ki eğer unutursak Çanakkale'de şehit düşen dedelerimizin kemikleri sızlar. Yukarıda isimlerini zikrettiğim her bir Gümüşhaneli genç ötede yakamıza yapışır.

        Unutmadık Gümüşhane Şiranlı Zahid Üsteğmenin acılı vasiyetini. Zahid Üsteğmen Çanakkale Savaşının son şehitlerindendir. Cesedini gömmeden evvel ceplerinde yapılan aramada karısına yazılmış, fakat gönderilme imkanı bulunamamış bir vasiyetname çıktı. Şöyle ki;

        "Aziziye (Pınarbaşı) İlçesinin Kılıç Mehmet Bey Köyünden Ahmet Efendi kızı eşim Hanife Hanıma. İşte bugün seferberlik ilan edildi. Ben hem kendim, hem mesleğim itibariyle tam bir asker, hem şerefli bir askerim. Asker olmam nedeniyle, sevgili vatanımı savunmaya gidiyorum. Gidip gelmemek, gelip bıraktıklarımı bulmamak da olabilir. Bu gibi durumların insanlık aleminde meydana geleceği imkar olunamaz. Böyle olmakla beraber şu vasiyetnameyi yazmak hemen ölmek demek değildir. Ulu Tanrı ve İlahi mukadderat ben seni, seni beni tanımadığımız ve bilmediğimiz halde, uzak bir memleketten bizi birbirimize nasip etti. Allah'ın emrine ve Peygamberin kavline uygun olarak nikahımız kıyıldı. Yaşadığımız sürece geçimimizi sağlamaya çalıştım. Fakat, bizi toparlayıp bir araya getiren devletimizi harp ilan eder ve ben de Vatanım uğruna şehit olursam, Ulu Tanrı elbet ruhlarımızı birbirine kavuşturur. Vatan uğruna şehit olursam bana ne mutlu. Böyle bir hal olduğunda mevcut olan eşyam ve taşınabilir mallarımdan mihri müeccelinizi almanız için sizi vekil olarak görevlendiriyorum. Eğer bunlar yetmezse hakkınızı helal edeceğinize ve beni borçlu yatırmayacağınıza eminim. Birbirimize verdiğimiz sözlerden dönmemenizi ister ve umarım. Ruhuma bir mevlit okutmak vicdanınıza kalmıştır. Kendim için başka bir şey istemiyorum. Şehitlik bana yeter. Altı maddeden ibaret bu vasiyetnamemi aldığınız zaman yüksek sesle ağlamanıza razı değilim." Bu mektubun içinde kırmızı kurdeleye bağlı bir de altın gibi sapsarı bir demet saç bulunmuştur. Bu saçlar, aziz şehit'in biricik yavrusu Nadide'ye aitti.

        Evet, aziz şehidim Zahid Üsteğmenim. Vasiyetini okudum. Ancak bu vasiyete ağlamayan zaten bu vatanın evladı olamaz. Mekânın cennet olsun.  

        Ey Allah'ım. Ey âlemleri bizlerin emrine seferber eyleyen Rabbim. Bu nezih vatanı ve asil milleti her türlü entrikalardan koru. Bu aziz milletin üzerinde oynanan oyunlara fırsat verme. Zalimin zulmünü kendi başına bela kıl ve bu millete bir daha İstiklal Marşı yazdırtma. Sen her şeye kadirsin. (ÂMİN)   
Oyu Puanı: 5 - Ortalama: 5

Yorum Gönder Değerlendir Yazdır
Yorumlar

Bilgiler
Burda 2491 Köşe Yazısı Kayıtlı
Enfazla Bakılan: TARİMİZDEKİ KAHRAMAN KADINLAR...
Enfazla Değerlendirilen: TEKNOLOJİ VE İNSAN

Köşe Yazıları Bölgesini Gezen: 11 (0 Kayıtlı Üye 11 Ziyaretçi ve 0 Bilinmeyen Üye)
Görünen üyeler: 0


 


MKPortal M1.1.1 ©2003-2006 mkportal.it
Bu safya 1.31236 saniyede 15 sorguyla oluşturuldu