Son mesaj - Gönderen: Recep Ergin - Salı, 01 Kasım 2011 23:40
Sitemizin yeni hali www.gumushane.gen.tr/v2 adresinde test edilmektedir. Lütfen belirli aralıklarla ziyaret ederek, yaşadığınız aksaklıkları ve önerilerinizi admin@gumushane.gen.tr adresinden veya buradaki formdan bize bildirin.
Köşe Yazıları Bölgesi

Köşe Yazıları->İsmail HAYAL->ÇANAKKALE [ Arama ]

ÇANAKKALE
Başlık ÇANAKKALE
Açıklama -
Siteye Ekleyen Recep Ergin
Ey şehîd oğlu, şehîd isteme benden makber,
Sana âğûşunu açmış duruyor Peygamber.
Mehmet Akif ERSOY

Şu Boğaz Harbi nedir? Var mı ki dünyada eşi?
En kesîf orduların yükleniyor dördü beşi,

İslam’ın ve Ulusun varoluş mücadelesi ve tarihin ibret destanı Çanakkale Zaferi’nin bugün 94. yıldönümü. Çanakkale’ye gitmeyen ve o manevi atmosferin tılsımını ciğerlerinde hissetmeyen vatan ve iman mevhumunu hiçbir zaman idrak edemez. Bugün aramıza nifak tohumlarını serperek kardeşi kardeşe kırdıranlara inat o gün Türk’ü, Kürt’ü, Laz’ı Çerkez’i aynı ülkü ve aynı iman uğruna şahadet şerbetini içtiği yerin adıdır Çanakkale. Ve bizler tarihinden bihaber yaşayanlar olarak Allah göstermesin belaya düşmedikçe de o günlerin önemini anlayamayacağız. Çanakkale hemen her Türk evladının gezip görmesi gereken bir ibret vesikası olmalıdır. Çanakkale’yi görmek, onun felsefesini idrak etmek, onca insanın aynı ülkü etrafında birleştiğini kavramak, manevi atmosferini ciğerlerine çekmek, yeşil cepkenli akıncıların sırlar ötesinden katkılarını anlamak az iş olmasa gerek. Hemen her karışında Mehmetçiğimizin kemiklerini görebilirsiniz. Havada çarpışan mermiler savaşın önemi ve şiddeti hakkında bilgi veriyor olsa gerek.  

Eski Dünya, Yeni Dünya, bütün akvâm-ı beşer,
Kaynıyor kum gibi, tûfan gibi, mahşer mahşer.

Bugün dünya coğrafyasında zalimin kuvvetli olması ve mazlumu aşağılamasını ve onu yok etmeye çalışmasını gördükçe Çanakkale’nin, Mustafa Kemallerin, Seyid Çavuşların önemi bir o kadar daha önem arz ediyor bizim için.
Gümüşhaneli Yüzbaşı Ali’yi, Gümüşhaneli Ziya’yı, Kelkitli Fahri’yi, Köseli Nuri’yi, Kürtünlü Süleyman’ı ve Şiranlı Arif’i ve daha onlarca Gümüşhaneliyi bağrında saklayan ecdatımızn ve tarihimizin kabristanlığı sizlere bir şeyler hatırlatmıyor mu? Efendimizin;
“Hubbül vatan minel iman” “vatan sevgisi imandandır” düsturunu nasıl görmezden gelebiliriz?     

Herc ü merc ettiğin edvâra da yetmez o kitâb.
Seni ancak ebediyyetler eder istiâb.

Şiranlı Üsteğmen Zahid'in vasiyeti çerçeveli şekilde hepimizin işyerinde, çalışma masasının üzerinde, çocuğumuzun ders çalışma odasında, idarecilerimizin ve siyasetçilerimizin hemen görebileceği yanı başında altın yaldızlarla yazılı durmalıdır. Ne demişti vasiyetinde sevgili zevcesine.
“Bu günlerde her zamankinden daha önemli muharebelere gireceğiz. Bilirsin, her muharebeye giren ölmez. Fakat eğer ben ölürsem sakın gam yeme... Beni ve seni yaratan Allah bizi nasıl dünyada birbirimize nasib etti ise, benden şehitlik rütbesini esirgemediği taktirde, elbette, ruhlarımızı da birbirine kavuşturur. Vatan yolunda şehit olursam bana ne mutlu. Ancak, sana bir vasiyetim var:
Birincisi benim için kat’iyyen ağlama. İkincisi, eşyamın listesi ilişikte. Bunları sat, ele geçecek paradan “mihr-i muaccel” ve “mihr-i müeccel” ini al, üst tarafı ile bana bir mevlüt okut. Eğer bunlar sana borcumu ödemezse hakkını helal et ve ilk gece aramızda geçen sözü unutma...”

Vurulup tertemiz alnından uzanmış yatıyor;
Bir hilal uğruna, yâ Rab, ne Güneşler batıyor!
 
Ayrıca mektubun içinden kırmızı kurdeleye bağlı bir de saç demeti çıkar. Saçın tazeliği bunun mini mini bir yavrunun başından kesilmiş olduğunu göstermektedir. İşte o zaman herkes Zahid’in evli olduğunu ve Nadide isminde de bir yavrusunun varlığını öğrenir. Çünkü Zahid Üsteğmen cepheye gelirken arkasında evlad ü iyal düşüncesini de bırakmıştır. Ve savaş boyunca ne izin isteyerek evine gitmeyi düşünmüş ne de o konuda iki çift laf etmiştir. Ve Zahid Üsteğmen 09 Ocak 1916’da şehit olur. Gümüşhane’nin Şiran ilçesinden Üsteğmen Zahid, Aziziye ilçesinin Kılıç Mehmet Bey köyünden Ahmet Efendi’nin kızı, eşi Hanife Hanım’a yazdığı ve vasiyetini bildirdiği mektubunu şu cümle ile bitirir:
“Bu vasiyetimi aldığınız zaman yüksek sesle ağlamanıza razı değilim.”
Yüce Rabbim Mehmet Akif’in dediği gibi bu millete bir daha İstiklal Marşı yazdırtmasın.

Oyu Puanı: 3 - Ortalama: 5

Yorum Gönder Değerlendir Yazdır
Yorumlar

Bilgiler
Burda 2491 Köşe Yazısı Kayıtlı
Enfazla Bakılan: TARİMİZDEKİ KAHRAMAN KADINLAR...
Enfazla Değerlendirilen: TEKNOLOJİ VE İNSAN

Köşe Yazıları Bölgesini Gezen: 17 (0 Kayıtlı Üye 17 Ziyaretçi ve 0 Bilinmeyen Üye)
Görünen üyeler: 0


 


MKPortal M1.1.1 ©2003-2006 mkportal.it
Bu safya 1.32146 saniyede 15 sorguyla oluşturuldu