Son mesaj - Gönderen: Recep Ergin - Salı, 01 Kasım 2011 23:40
Sitemizin yeni hali www.gumushane.gen.tr/v2 adresinde test edilmektedir. Lütfen belirli aralıklarla ziyaret ederek, yaşadığınız aksaklıkları ve önerilerinizi admin@gumushane.gen.tr adresinden veya buradaki formdan bize bildirin.
25 Mart 2009 tarihli Demokrat Gümüşhane Gazetesindeki yazısı
Siteye Ekleyen
Recep Ergin
SORUN: SİSTEM…
Önümüzdeki hafta sonu malûmumuz… Ülke yerel seçimler için son düzlüğe girmiş bulunuyor. Bir hafta sonrasında gazeteler hangi manşetleri atacak bilinmez ama mutlaka onunda ihtimalleri üzerinde bir çok çalışmalar yapıldığı kesin. Hem bu bir futbol maçı değil ki son dakikada çıkıp ta bir gol atasın. Gol atayım diye düştüğümüz ofsaytlara ne demeli…Siyasetimiz hepten ofsaytlarda kaldı.İyi ki mahalle maçlarımızda üç kornerin bir penaltı olduğu yerde üç ofsayt bir penaltı olmuyor. Yoksa halimiz duman olurdu.(FİFA duymasın.) Hafta sonu kesin çözüm değil ama yine sandık başına gideceğiz. Yine anlayacağız ki sorun sandıkta çözülmüyor. Sorun sistemin kendisinde…5yılda bir hatırı sorulan dağdaki çobanda şehirdeki ağa dayıda oyunu kullanacak.Şimdiden vatana millete hayırlı olsun ne diyelim…(Sistem dahilinde)
BİR PARANTEZ
Dediğimiz gibi önümüzdeki hafta, hafta sonu yapılacak olan seçimin yorumlarıyla geçecek. Etrafa saçılan afişlerin, bayrakların toplanmasıyla Güneşi Gördüm filmi gerçek olacak. Kapanan gökyüzünün açılmasıyla güneşi görmüş olacağız, bahar gelmiş haberimiz yok. Bu işe harcanan paralarda cabası, kimin cebinden çıkıyor acaba?Kimin olacak senin benim…Bilbordlara, ışıklı levhalara sadece asılsa yetmez miydi? Hem daha medeni ve daha çevreci olmaz mıydı? Hem harcanan milli servete ne demeli. Arabalardan müzikli anonslar,gürültü kirliği de bir yana. Kaç kişi bu şekilde oy tercihini değiştirmiş yada sosyologlara soralım kaç kişi değiştirir?
UYMAK-UYDURMAK
Herkes şunu bunu yapacağız diyor, diyor da şu sistem işleyişine kimse bir şey demiyor. Kimse bu afişlerin, bayrakların oluşturduğu çevre kirliliğine aldırmıyor, iyi oldu ortalık şenlendi diyor geçiyor. Seçimden sonra her şey hallolmuş gibi ortalık güllük gülistanlık mı olacak? Ara çözümlerle asıl sancımızı mı unutmaya çalışıyoruz?Ağrı kesicinin etkisi geçtikten sonra ne olacak?Esasen sorun bu seçim sonraki seçim değil, sorun sistemin ta kendisi. Yönetim sistem modelimiz öyle bir hal almış ki yenisi eskisi gibi olmayacağım derken, yeni gelende sistemin çarkları arasına karışıyor. Kendisini her ne kadar tutmaya çalış sa da sistem onu da yutuyor,içine alıyor.Şimdi seçimden sonraki süreç içerisinde yeni anayasa modelini tartışacağız belki de. Raflardan dosyalar önümüze gelecek, bu gün gelecek yarın kalkacak öbür gün tekrar gelecek. Kısmi tedavi ile hasta ne kadar iyileştirilebilinir ki…Rüşvetin adı bahşiş olmuşsa siz bu sistemde rüşvetin önüne nasıl geçeceksiniz.İstediğiniz kişiyi istediğiniz yere atamanız İdarenin takdir hakkına bağlanmışsa, bu sistem içerisinde liyakatı, adaleti ne kadar sağlayabileceksiniz?Bundan dolayı değil mi ki bir çok kurum lekelenmiş adı çıkmış durumda. Bir polis memuru rüşvet alıyorsa sanki tüm polis teşkilatı böyle mi ki?Bir tapu müdürü,memuru çalıyorsa,çırpıyorsa tüm hepsi böyle mi ki?Bir ülkenin güvenlik,adalet,mali kurumları böyle suçlar ve zanlar altında kalabiliyorsa sistemin güvenliğinden ne kadar bahsedilebilir ki?Sonuçta herkes insan beşer ve şaşar, hata da işler suç da işler,hepsini yapabilir. Önemli olan bu hataya karşın yapılacak olan kişilere bağlı olmadan hata riskini minimum düzeye indirecek olan sistemler. Bu gün büyük şirketler, ticarethaneler, meslek sahipleri vergilerini görünen den daha az gösteriyor ve vergi kaçırıyor,kaçırabiliyorlarsa buna bir yerde de müsaade eden sitemin kendisi değil midir. Öyle esnek kanunlarımız var ki kitabına uyduran işten kazançlı çıkıyor.İşte sorun burada. Kanunlarımız açık net şeffaf olmalı ki kitaba uydurma diye bir durumla karşılaşmayalım. Biz kitaba uyalım,kitabı kendimize uydurmayalım. Sonuçta iş geliyor ve sistem ve sistemin işleyişinde kilitleniyor.İşte burada bize düşen görev ara çözümler yerine köklü çözüme doğru yönelmektir .Yeni bir sistem modellemesi ile pekala, hırsızlığın, adaletsizliğin,hortumculuğun,vurdum duymazlığın önüne geçilebilir.Şeffaf ve denetlenebilir bir yönetim anlayışı ile bunların önüne geçilebilir. Sizin kurduğunuz şirketi yine sizin kurduğunuz başka bir şirket veya arkadaşınız denetliyorsa bu denetim değildir. Adı denetim olsa da adil değildir, en azından etik değildir Ama artık toplum olarak öyle bir hal almışız ki önceden yüzümüzün kızardığı yerde şimdi derimiz nasırlaşmış durumda işin hukukuna uygunsa etikmiş değilmiş soran da sorgulayan da yok.Şöyle bir haberlere baktığınızda sadece çevremizin değil yönetimlerimizin, içlerimizin de kirlenmiş olduğunu göreceksiniz. Tüm bu anlattığımız olayları somut olması açısından örnekle pekiştirecek olursak: Her yerde dört dörtlük bir belediye başkanı olarak görünen bir Büyükşehir Belediye Başkanı'nın şirket kurup sonra kendi şirketine iş verdiğini belgeleriyle birlikte görünce diyorsunuz vayy anasına!!! Hem belediye başkanı da bunu kabul ediyor normalmiş gibi…(Etik Bakışımız).Diğer bir Büyükşehir başkanı kendini denetleyen kurulun üyelerini kendi atıyor,sonrada benim hatam varsa bulun diyor!!! Çok etik ve hukuksal değil mi? Şimdi burada suçlu kim? Sadece başkan mı? Yoksa başkanı bu davranışa sokan esnek mevzuat mı yani sistem mi?
İşte bizim isyanımız burada. Bu çark böyle devam ettiği sürece hiçbir seçim çözüm olmayacaktır Anlatamadığımız dertlerimizi üç noktaya, hayretlerimizi üç ünleme bırakıyoruz. Noktalar koymadık virgüllerle bağladık… Son söz: “Sen değilsin, sana bu günü doğuran ben suçluyum!”
SANDIKDA ÇÖZEMEDİĞİMİZ GERÇEK...
