Son mesaj - Gönderen: Recep Ergin - Salı, 01 Kasım 2011 23:40
Sitemizin yeni hali www.gumushane.gen.tr/v2 adresinde test edilmektedir. Lütfen belirli aralıklarla ziyaret ederek, yaşadığınız aksaklıkları ve önerilerinizi admin@gumushane.gen.tr adresinden veya buradaki formdan bize bildirin.
Köşe Yazıları Bölgesi

Köşe Yazıları->Abdulkadir AVCI->BİR ŞEHRİ DÜŞLEMEK [ Arama ]

BİR ŞEHRİ DÜŞLEMEK
Başlık BİR ŞEHRİ DÜŞLEMEK
Açıklama -
Siteye Ekleyen Recep Ergin
Bir şehre mensup olmak kimlik kartını yakamıza iliştirmekten öte bir şey olmalı. Yaşadığımız coğrafyayı bizim için kıymetlendiren, o şehirle olan ünsiyetimizdir. Ünsiyet, mensubiyeti, mensubiyet de mükellefiyeti doğur. Dışımızdaki varlıklarla ilişkimizi adalet çerçevesinde düzenleyen şey; bizim, yaratılmışlar içinde, yaratıcıya, kendimize ve diğer yaratılanlara karşı mesul olmamızdır. Yaşadığımız coğrafyanın sorunlarına karşı ilgisiz kalamayışımızın sebebi ve aynı zamanda arayışımızın ve de yönelişimizin temeli olan bu duygu; yaşamı ve yaşam alanlarını düzenleme şeklinde tezahür eder. Bilimsel gelişmeler, yenilikler, değişimler ve kurulan medeniyetler, imar edilen şehirler mesuliyet duygusu olmadan gerçekleşmesi mümkün mü? Bu anlamda yaşadığımız şehirle ilişkimizi sorguladığımız da iki soru belirleyici olarak karşımıza çıkıyor. Birincisi: Bu şehir, ne kadar bizim? İkincisi; biz ne kadar bu şehre aidiz?  Yukarıdaki soruların ortak cevabı "Bu şehir ne kadar şehir olma bilincine sahip? Sorusunun cevabında saklı. Cevaba ulaşmanız için kültür ve turizm uzmanı Sema Ateş ‘in modern adlandırma ile kent ile ilgili yazısından birkaç teknik ayrıntı aktaralım:

"Kent: Tüm üretimin denetlendiği, dağıtımın koordine edildiği, büyüklük, yoğunluk, heterojenlik ve bütünleşme düzeylerine varmış yerleşme türüdür.

Kent Bilinci: Kent kültürünü anlamak,   kendini kente, kentin dinamiklerine ait ve güvende hissetmek, kentsel oluşumlardan sorumluluk duymak başka bir deyişle kentleşme, kent kültürü ve kentlileşmenin kesişme noktası.

Kentleşme: Kentlerin sayısında artışın meydana gelmesi veya var olan kentlerin büyümesiyle yapılarında demografik, ekonomik ve sosyo-kültürel değişmenin gerçekleşmesi

Kentlileşmek: Kentleşmenin sosyo-kültürel boyutudur. Kentte yaşayan bireylerin; kentli yaşama uyum sağlamaları kentli bir birey olarak davranmalarıdır.

Kent Kültürü: Kentte yaşamış bütün medeniyetlerin sosyolojik, psikolojik, politik ve ekonomik etkinliklerinin kentsel dokuda yer bulmasıdır.

Kentlilik Bilincini Geliştirme Stratejileri:

Eğitim

Medya

Tanıtım

Gençlik

Kentsel Miras

Kent Müzesi

Tarihi Pazar Ve Çarşıların Korunması

Katılım"

Yukarıdaki tanımlar ve kent kültürünü geliştirme stratejilerin bu ildeki karşılığını, varlığını tartışmaya gerek yok. Fakat verilen tanımlamalara ekleme yapacak olursak; Bir yer, nüfusuna göre değil; kültürel bilincine göre şehir sayılmalı. Kültürel bir doluluğu olmayan, yerel değer üretemeyen, İrlandalıların tabiri ile evlatlarını yiyen bir yeri, örgütlenmenin yerleşik ifadesi olan şehir olmaktan ziyade mezra görmüşümdür her zaman. Bu noktada şehirler / şehirliler, değer üretmek, çıkış yolu aramak için zihinsel sancılar çekmeli. Kaybedecek bunca şeye rağmen kaybedecek zamanı olmayan şehirliler bir yol ayrımında: Ya teknolojinin kıskacında hayatını idame etmek için doğal yaşamı göz ardı edecek, ya da modern dünyanın götürdüklerinden ders alıp ‘toparlanın geri dönüş başladı' diyerek sakin ve doğal bir yaşama dönecekler. Gelişmiş ülkeler yol ayrımında olduğu için bir arayış içinde, geri kalmış ülkeler ise yol ayrımına varmak için yaklaşan sondan habersiz canhıraş uğraş içinde. Gümüşhane konumu hiçbir koordinata uymuyor. Kayıp şehir hüviyetinde bir yer burası. Bazen hızlı trenler geçiyor, başımız dönüyor; bazen her şey sükûta eriyor, hayat duruyor. Üniversite kuruluyor, madenler açılıyor, geri dönüşümü:  Kentlilik cephesinde değişen bir şey yok. Bir yol ayrımına inanıyorsak, geldik. Çıkış için iki kapı var: Biri; insana sağlığına ve çevre kirliğine önem vermek koşulu ile madenciliği geliştirmek bir diğeri de doğal dokunun bozulmadığı ender illerden biri olarak bu konumumuzu ulusal ve evrensel düzlemde gündeme taşıyan projeleri hayata geçirmek. Her ikisi de bu ilin makûs talihini değiştirebilecek zenginlikte. Madencilik her geçen gün yeni istihdamlarla kendini gündeme taşıdığı için malumu ilam etmeye gerek yok. Ayrıca uzmanlık alanım ve her hangi bir araştırmam söz konusu olmayan bu konuda telkin ve teklifte bulunmam söz konusu olamaz; zira yarın kendimi nesh etmek istemem.

 Çıkış kapısı bir diğeri olarak gördüğüm alternatif turizm konusunda bu ilin değerlerinden kıymetli bir büyüğümle konuşurken bu konu ile ilgili değişik ülkelerde uygulanmakta olan bir projeden bahsetti ve daha sonra bu projeyi mail adresime gönderdi. Bu projenin ilimizde uygulanabilirliği noktasında irade sahiplerinin düşünmesi ve toplumun değişik katmanlarının fikir beyan etmesi adına bu projenin özünü içeren yazıyı sizlerle paylaşmak isterim

Yavaş Şehir Chiavenna

"İtalya'nın "Yavaş Şehir (Slow City)" hareketini destekleyenler, şehir merkezlerinde araba kullanımını yasaklayarak ve McDonald's şubeleriyle süpermarketleri kapatarak yaşanır kentler oluşturmaya çalışıyorlar. Asya'ya da sıçrayan bu akım, tüm Avrupa'da hızla yayılıyor.

Toskana'nın minik Chianti şehri, 1999 yılında ilk "Cittá Slow" [İtalyanca yavaş şehir] kenti oldu, ardından Bra, Positano ve Orvieto geldi. Zamanla, yavaşlık dalgası diğer şehirler arasında yayıldı. Artık İtalya'daki 42 Yavaş Şehir'le birlikte, İngiltere, İspanya, Portekiz, Avusturya, Polonya ve Norveç'te de birçok Yavaş Şehir var. Almanya'dan, aralarında Hersbruck, Lüdinghausen, Schwarzenbruck, Waldkirch ve Überlingen'in de bulunduğu bazı şehirler, sadece 50.000'den az nüfusu olan kentlerin kabul edildiği harekete seçilebilmek için başvurdu.

Yavaş Şehir'in İtalya'da ortaya çıkmasına şaşırmamak gerek. "La dolce vita"nın [tatlı hayat] ülkesi İtalya, özelikle yemekle ilgili geleneklerine çok bağlı. İtalyanlar'ın dilleri bile yavaşlığa çok daha yatkın.

1991 - 2004 yılları arasında Orvieto'nun Belediye Başkanı olan Stefano Cimicchi, bu görevinden sonraki birkaç yıl "Slow Food (Yavaş Yemek)"un başarılı konseptinden yola çıkılarak hazırlanan Yavaş Şehir hareketinin başkanlığını yürüttü. Yavaş Şehir hareketi, küçük kentlerin geleneksel yapılarını, sıkı kuralları dikkatle uygulayarak korumaları gerektiğini savunuyor: Arabalar şehir merkezlerinden çıkarılmalı, insanlar sadece yerel ürünleri tüketmeli ve sürdürülebilir enerji kullanmalı. Bu küçük şehirlerde, süpermarket ya da McDonald's aramanın bir anlamı yok.

            Cimicchi, "Amacımız yaşanır şehirler yaratmak," diyor, "Tıpkı yazar Italo Calvino ve mimar Renzo Piano gibi, bir ütopya şehri konsepti üzerinde çalışıyoruz".

            Yavaş Şehirler, ekoloji ve sürdürülebilirlik alanında bilimin son buluşlarından da faydalanarak, Ortaçağ'dan ya da Rönesans Dönemi'nden kalma kentsel öğeleri korumaya çalışıyorlar. Eğer kentin bu amacına yardımcı olacaksa, modern teknolojiye bile izin veriliyor. Mesela Cimicchi, Orvieto'da sadece yayaların geçişine izin veren elektronik kapılar kullanmak istiyor. Pisa'da da benzer bir sistem var: Eğer kameralar parkmetrenin süresinin dolduğunu tespit ederse, bir dakika ya da tüm gün de olsa, park cezası kesiliyor.

Yavaş Şehirler'in Katı Kuralları

Yavaş Şehir bildirisi, gürültü kirliliğini ve trafiği kesmek, yeşil alanları ve yaya bölgelerini artırmak, yerel üretim yapan çiftçilerle bu ürünleri satan dükkân ve lokantaları desteklemek ve yerel estetik öğeleri korumak gibi, 50'den fazla taahhüt içeriyor. Yavaş Şehir olarak adlandırılmak ve salyangoz logosunu kullanabilmek için de, şehrin önce kontrol edilmesi, daha sonra da dedektifler tarafından düzenli olarak denetlenmesi gerekiyor.

Bu bildiriye göre bir kentin Yavaş Şehir olup olmadığını belirleyen hareket, "Cittá Slow"un, genel kuralların belirtildiği bir manifestosu, bu vasfı almak isteyen kentlerin imzaladığı kurum sözleşmesi, üye şehirler listesi ve bir yıllık toplantı programı bulunuyor.

Bu hareketin en önemli etkenlerinden biri de, kentsel yaşamdaki yoğun tempoyla mücadeleye hız kazandırıyor olması. İtalya'nın Yavaş Şehir yöneticileri yılda bir kez buluşarak, notlarını karşılaştırıyorlar ve yeni inisiyatifler getiriyorlar. Urbino Üniversitesi de, geçenlerde bir anlaşma imzalayarak hareketin resmi danışmanı oldu.

Kasım 1999'da Orvieto'da hazırlanan sözleşmeye göre Yavaş Şehirlerin şu şartları sağlaması gerekiyor:

1 - Etrafını çevreleyen bölgenin ve kentsel düzenin niteliklerini korumak ve geliştirmek için, yeniden kullanma tekniklerini araştırarak, çevresel politikalar uygulaması,

2 - Toprağın işgali için değil, kullanımının geliştirilmesi için, işlevsel bir altyapı politikası yürütmesi,

3 - Çevrenin ve kent düzeninin kalitesini geliştirmek için teknoloji kullanımını teşvik etmesi,

4 - Doğal, çevreyle uyumlu tekniklerin kullanımıyla üretilen yiyecek maddelerinin tüketimini desteklemesi, genetik yapısıyla oynanmış ürünleri hariç tutarak, Slow Food Ark ve Presidia projeleriyle işbirliği içerisinde, zor durumlar için gereken tipik ürünlerin üretilmesi,

5 - Bir bölgenin kültür ve geleneklerinin korunarak, simgeselleşmesine katkıda bulunup, yerli üretimi teşvik etmesi ve tüketicilerle, kaliteli üreticiler ve satıcılar arasında doğrudan temas kurulabilmesi için tercih edilebilir ortamlar ve mekânlar yaratmayı desteklemesi,

6 - Konukseverlik kalitesini ve yerel toplum ile onun belirli özellikleri arasında gerçek bir bağ kurmayı desteklemesi, bir şehrin kaynaklarının eksiksiz ve yaygın olarak kullanımını önleyen fiziksel ve kültürel engelleri kaldırması,

7 - Gençlerin ve okulların sistematik bir biçimde lezzet eğitimiyle tanışmasına özel bir dikkat göstererek, yalnızca iç işletmecilerinin değil, bütün vatandaşlarının Yavaş Kent'te yaşadıklarına dair farkındalıklarını sağlaması.

Bra'da Yeni Bir Yaşam Tarzı

Yavaş Şehirlerden biri olan Bra'nın Belediye Başkan Vekili Bruna Sibille, küreselleşmeye karşı hareket etmenin kolay olmadığı günümüzde, bir kenti yönetmenin en iyi yolunun yavaşlık felsefesi olduğunu söylüyor: "Yavaşlık hareketi, önceleri iyi yemekler yiyip içmek isteyen birkaç kişinin fikri olarak ortaya çıktı. Fakat her şeyi daha az telaşla ve daha az homojenize bir tutumla yapmanın faydaları hakkındaki tartışmalar giderek daha geniş bir alana yayıldı."

Bra'da da diğer Yavaş Şehirlerde olduğu gibi, tarihi kent merkezinde araba kullanımı, süpermarketler ve parlak reklâm ışıkları yasaklandı. Elişleri ya da özel yetiştirilmiş yiyecekler satan küçük aile işletmeleri, en iyi ticaret birimleri haline geldi. Belediye binası, Piedmont bölgesinin tipik bal rengi sıvası kullanılarak onarılıyor. Okullarda çocuklara yerel üreticiler tarafından yetiştirilen organik meyve ve sebzeler servis ediliyor.

            Fazla çalışmanın zararlarından korunmak amacıyla, Bra'daki bütün küçük marketler Perşembe ve Pazar günleri kapatılıyor. İnsanlar bürokratik işlerini, Cumartesi sabahı açılan Belediye'de acele etmeden halledebiliyorlar. Sibille, "Böylece yavaş yavaş yeni bir ortam, yeni bir hayat anlayışı oluşturuyoruz," diyor.

"Bir şeyi netleştirelim: Yavaş Şehir olmak, her şeyi durdurup zamanı geri almak anlamına gelmiyor," diye vurguluyor Bruna Sibille, "Müzelerin içerisinde yaşamak istemiyoruz, tek istediğimiz modern ile geleneksel arasında, kaliteli yaşamı destekleyen bir denge oluşturabilmek".

Gelişmiş illerden arta kalan yatırımlar ve adet yerini bulsun maksatlı, sonuncuları ilimizde açılan kurum ve kuruluşlarla diğer illerle aramızdaki gelişmişlik makasının kapanmayacağı aşikâr. Her şeyin merkezden dağıtıldığı bir sistemde, merkeze yakın ve ya güçlü olanın pastadan payına düşenin büyük olmasını kendimize bir mazeret edinme alışkanlığımız, bütün reflekslerimizi mağduriyet üzerinden yürütmemiz şehrimize hizmet getirmediğine göre yeni çıkış yolları aramalıyız. Bu yollar yeni ve bizim açtığımız yollar olmalı. Unutmamalıyız ki başkalarını izlediğimiz her yolda mutlaka bir adım gerideyiz. Bu anlamda yukarıdaki projenin şartlarına bakıldığında uygulanabilirlik açısından ilimizin bu proje için diğer illere göre en avantajlı konumda. Bu projeyle ilimize kısa zamanda maddi ve manevi alanda ivme kazandırılabilinir. Gittikçe yok olan kent bilinci ve bu şehre duyulan ekonomik güven yeniden kazanılabilinir.

Şehir sınırları içinde yer alan tarihi ve turistik yerler, yaylalar ve doğal varlıklarımızı bu şehrin kullanılabilir imkânlarına dönüştürme iradesi ve azmi geri kalmışlık sorunun çok kolay aşmamıza yetecektir. Enerjimizi günübirlik mevzularla harcamadan;  alternatif bir şehir olma imkânları aramalıyız. Kimse bu şehrin alternatif sanayi ve ticaret merkezi ve ya üniversite şehri olabileceğine inanmadığına göre şehrimize özgün yanlarımız üzerinden plan ve projeler yapma vakti geçmektedir. Bu projelerin planlaması ve koordinesi için acilen içinde şehir planlamacılarının, alternatif turizm yatırımcılarının sivil kuruluşların yer aldığı kent konseyi aktif hale getirilmeli. Madencilik alanında sivil toplum kuruluşları ile üniversitenin yaptığı panel gibi halka yönelik toplantılar yanında çeşitli etkinlikler düzenlenmeli.

Derkenar: Bu arada hakkında birkaç yazı yazdığım; ilimizin başarısını artıracağına inandığım ve öğrenci profilimize en uygun lise olarak gördüğüm Sosyal Bilimler Lisesi'nin bölge illerde açılmadan ilimizde açılabileceği noktasında hala ümit varım. İlimizin sözel alanda 14 basamak yükselmesi benim bu konudaki ısrarımda haklılığımı gösteren en büyük gösterge. Bir hayırseverin yer ve bina konusundaki teminatı bakanlığın onayı için yetecektir.

Oyu Puanı: 36 - Ortalama: 3

Yorum Gönder Değerlendir Yazdır
Yorumlar

Bilgiler
Burda 2491 Köşe Yazısı Kayıtlı
Enfazla Bakılan: TARİMİZDEKİ KAHRAMAN KADINLAR...
Enfazla Değerlendirilen: TEKNOLOJİ VE İNSAN

Köşe Yazıları Bölgesini Gezen: 6 (0 Kayıtlı Üye 6 Ziyaretçi ve 0 Bilinmeyen Üye)
Görünen üyeler: 0


 


MKPortal M1.1.1 ©2003-2006 mkportal.it
Bu safya 1.30587 saniyede 15 sorguyla oluşturuldu