Son mesaj - Gönderen: Recep Ergin - Salı, 01 Kasım 2011 23:40
Sitemizin yeni hali www.gumushane.gen.tr/v2 adresinde test edilmektedir. Lütfen belirli aralıklarla ziyaret ederek, yaşadığınız aksaklıkları ve önerilerinizi admin@gumushane.gen.tr adresinden veya buradaki formdan bize bildirin.
Büyük Türkiye olgusun içinde kavrulduğu siyaset kazanı Cumhuriyet kurulduğundan beri sönmedi…Öyle bir kaynadı ki içinde başbakanları, cumhurbaşkanları, komutanları, vekilleri yandı…Gün görmedik ki uzlaşılmış ve istikrara kavuşmuş topraklar olmuş buralar…Gümüşhane’mizde bu kazanın küçük bir modeli gibi her defasında çetin siyaset koşulları ve hamleleri içinde ufacık şehrin büyük umutlar peşinde koşan insanlarına ev sahipliği yapmış yıllarca…Ama çoğu umutlarının kıyısına varamadan göç etmiş buralardan.
Her memleket mevzusunda kıran kırana çatışmış, karşı çıkmış ve çıkan, kendi siyasi görüşüyle konuya yaklaşan insanlar var. Bu böyle olunca defalarca vurguladığım gibi bu şehrin kabul edilmiş doğruları olmuyor. Bizler mucit değiliz bilim adamı değiliz, şehir hakkındaki düşüncelerimizi görüşlerimizi bildirir bunları örneklerle de sunar, gerekli makamlara ulaşmasını sağlarız. Şurada şöyle yapılmış, bu bizim ilimizde de yapılsa iyi olur diyebiliriz ancak…Bunu bile zorla söylediğimiz bir ortamda kaldı ki yeni, uygulanmamış, örneksiz fikirler sunalım bu şehir için…
Bu dağ yıkılmaz, yıkılırsa aşağı gelir diye uyarır içimizden bir bilirkişi, yapan el durmaz yıkar alır onu aşağı! Buraya bu olmaz temelsiz, hedefsiz, tek eksenli proje bu, sen istedin diye bu buraya yapılmaz der toplum, ama birileri durmaz yapar. Bu şehirde şu acil bunu yapalım, bu insanlar buralara geceleri konmasın, yaşam alanları kuralım oralara konsun der birileri, birileri gece uykularından uyanıpta uyanık akıllarıyla buna müdahale etmez! Seçilmiş kişiler seçmenlerine çalışır çırpınır görünürde, seçmeyenler feryat eder bize bakmıyor diye, çünkü seçildiğinde öyle demiştir ben bu halkın seçilmişiyim diye! Gün geliyor söylenenlerde sözlenenlerde unutulup kayboluyor elbette…
Söyleniyor tabi bu durum hakkında yorum ediyor değerli şehrim yazarları, çizerleri ve yazdırıp çizdirenleri…Eleştirmekte bir yere kadar. Eleştirdiğiniz insanın gözünden bu dünyaya bakmak gerekiyor. Siz olsanız aynını yapar mıydınız diye. Belki o zaman eleştirilerin dozları düşer ve uzlaşı ışığı görünür bu şehirde. İnternet ortamlarında ve benzer ortamlarda “şehir için acil ihtiyaçlar veya önemli konular” konuşulduğunda dikkat ederseniz çoğunluk denen olgu %25’lerdedir. Yani aynı konuda, aciliyette veya ihtiyaçta, hemfikir olan insanlar, o topluğun neredeyse 4 te 1’i kadardır. Bu oran %50lerin üzerinde olsa zaten bir adım atmış olacağız. Çoğunluk olan topluluk karşısında %75 gibi bir muhalefet ürkütücü bir tablo oluyor ve istikrar umutlarını darmadağın ediyor haliyle!
Bizde açılsak diyorum işte bu sebeple…Hazır açılım rüzgarları ılık ılık eserken, Osmanlı zihniyeti, Hakim Türk aklı yeniden doğarken, kabuklar ılık rüzgarlara kendilerini teslim ederken bizlerde bırakalım kabuk bağlamış yaralarımızı, heveslerimizi, çıkarlarımızı… Teslim olmayalım faniliğe ve geleceğe umutla bakalım bu şehir için. Demokratize olmak bizim gibi özgür ve tek yumruk olan toplumları bozuyor biraz ama çağın getirdiği bir akım teslim oluyoruz istemesekte. İşte diyorum bizde enazından ülkemiz için siyaset yapalım da bu şehir için yapmayalım. Ortak Akıl Platformu kuralım da bir noktada birleşmeyi deneyelim. Kim bilir deneyince hoşumuza gider ve kazma kürek bile olsa çalışmaya başlarız bu şehir için! Herkesin tek derdi var oda Gümüşhane, aşikardır. Bir sabah kalkmışsınız ki ; AKP’lisi, CHP’lisi MHP’lisi ve niceleri birlikte bu şehir için toplanmış ve düşünüyor, ortak yol arıyor bir mekanda, bir toplulukta…Ne dersiniz hoş olmaz mıydı? Evet olurdu da farkındayım bunun bir rüya olduğunun…
BİZDE DEMOKRATİK AÇILSAK YA!
