Son mesaj - Gönderen: Recep Ergin - Salı, 01 Kasım 2011 23:40
Sitemizin yeni hali www.gumushane.gen.tr/v2 adresinde test edilmektedir. Lütfen belirli aralıklarla ziyaret ederek, yaşadığınız aksaklıkları ve önerilerinizi admin@gumushane.gen.tr adresinden veya buradaki formdan bize bildirin.
Köşe Yazıları Bölgesi

Köşe Yazıları->Ekrem YILDIZ->DOĞAYA VE DOĞALA DÖNÜŞ... [ Arama ]

DOĞAYA VE DOĞALA DÖNÜŞ...
Başlık DOĞAYA VE DOĞALA DÖNÜŞ...
Açıklama 11 Kasım 2009 tarihli Demokrat Gümüşhane Gazetesindeki yazısı
Siteye Ekleyen Recep Ergin
BİR ÜNLEM!

Son zamanlarda yaşanan olaylardan sonra insanoğlu kendini sorgulamaya anca başladı...İşler ters gidiyordu,bir çok hastalık ve aksilik peşimizi bırakmıyordu.Peki ne olmuştu da böyle olmuştu.Eskiden de hastalıklar vardı ama hiç bu kadar düşündürücü olmamıştı.Şimdilerde doğaya ve doğala bir dönüş yaşanıyor

İLAÇ ALMADAN ÖNCE

Her yıl kış mevsimine doğru yanaştığımızda bir hastalık çıkıveriyor, birde insanların psikolojilerini eklerseniz hasta olmayanda hasta oluyor. Şu an Ankara'da hastanelerin durumu kalabalık tabirinin üzerinde. Bu sefer insan hastaneye de gitmeye de korkuyor ya orda başka hastalık kaparsam diye. İnsanlar hastanelerden ve ilaçlardan bıkmış durumda. Son uygulamalardan sonra kimse zorda kalmasa gitmeyecek. Hal böyle olunca durum aktarlara yaradı. İşler birden açıldı. Zencefil kökü nerdeyse hiçbir yerde kalmamış. Hastaneye gideceğime içerim zencefil kökü suyunu sonra zencefil tozunu karıştırırım balla yakarsa yaksın diyenlerin sayısı azımsanacak kadar az değil. Bir yerde halk artık doğala ve doğaya doğru yönelmiş durumda. Yıllarca yediğimiz ama faydasını çok da bilmediğimiz soğan, maydanoz ne işe yararmış da haberimiz yokmuş. Hele bir soğan kürü varmış ki... Şimdiye kadar köyde yaşayan insanlar neden daha sağlıklı oluyorlarmış daha iyi anlaşılıyor... Eskilerde bitkilerin, sebzelerin, meyvelerin genetiği bozulmamış bir şekildeydi. Şimdilerde her şeyin genetiğiyle oynamaya başladılar haliyle doğallıktan uzaklaştıkça bir yarar sağlamaz oldu.

Ayrıca bir kere kendimizi vermişiz ilaca başımız ağrısa ilaç, ateşimiz çıksa ilaç, ilaç oğlu ilaç. Bu ilaçların neden ve nasıl yapıldığını bilenlerimiz desek yok. Kimyasal karışımlar bir sürü sentetik malzeme ve cabası. Bir antibiyotik tutkunluğumuz var ki sormayın gitsin. Ama artık akıllandık gibi. Artık en küçük bir rahatsızlıkta hemen ilaca başvurmuyoruz, durumu doğal yollardan çözmeye çalışıyoruz tabi bunu derken hekime gitmeyin demiyoruz ama en azından ufak rahatsızlılar da hemen hastanenin yoluna düşmeyelim diyoruz.Bir bakıyoruz ki tabiata her şeyin çaresi mevcut bir ölümün çaresi yok.O zaman stres yapmaya gerek yok.

ŞİFA ALLAH'TANDIR...

Yalnız parantez içinde şunu da belirtelim: Mesela bal şifalıdır , bal bir çok hastalığı tedavi eder tabii kişinin eceli dolmamışsa ama eceli dolmuş bir kişiye istediğiniz kadar bal yedirin vade dolmuşsa yapacak bir şey yok tabi biz bunu bilemeyiz ama bal yese iyileşirdi peki yedi de neden öldü diyemeyiz.Kişi yaşayacaksa yediği içtiği ona yarar sağlar yoksa ölecek olana nafile.Hem şunu da unutmayalım ki  şifa Allah'tandır.Her bal yiyecek olan da aynı etki görülecek diye bir şey yoktur.Yalnız Yaradan sebepleri sebep içerisine yerleştirmiş birbirine vesile kılmış.Bizlerin hatası şifayı bitkilerde,tabiata ararken şifanın bitkinin kendisinde değil Yaradan'ın elinde olduğunu ama bitkinin sebep  kılındığını düşünmememizdir,ya da düşünemememizdir.Tüm bu ifade ettiklerimizin ışığı altında konuyu tamamlayacak olursak şunu söyleyebiliriz ki tedbir daima takdirin önündedir.Bir yerde Müslüman olmakta bunu gerektirmekte.Biz elimizden gelen tüm tedbirleri alacağız,yemeğinize,giymenize,sağlığımıza dikkat edeceğiz,Allah'ın vermiş olduğu nimetlerden ölçüsünde ve kararınca aşırıya gitmeden yararlanacaksınız,doktora gideceğiz,verdiği ilaçları kullanacağız ölürsek suç bizde değil.Bunları yapmayıp ta ölmeye kalkarsak kendi ölümümüzden bile sorumlu oluruz bilmiş olasınız.

ALIP YAPABİLENE

Şimdi gelelim şu şifalı bitkiler meselesine:

Uzmanlar diyor ki 15 adet maydanozu saplarıyla beraber blendırda bir yemek kaşığı limon suyu ve bir-iki su bardağı su ile karıştırıp 15 gün boyunca bir sabah bir akşam içerseniz bağışıklık sistemimiz güçlenirmiş. İkinci alternatif olarak da sabahları bir bardak havuç suyu. Üçüncü bir alternatif soğan kürü diyorlar.Biz halk olarak öyle kürden mürden çok anlamayız.Şunu deseler daha kolay anlaşılır kardeşim:Evlerinizde salatayı ihmal etmeyin.Çiğ sebzelerden kararınca tüketin, meyve yemekten kaçınmayın elma,mandalina,portakal,kivi,nar kararınca tüketiniz.Balık yemekten korkmayınız deseler zaten özel kürlere gerek bile kalmaz.Tabii bir de bu ekonomik şartlarda bunları her aile alabilir mi,yiyebilir mi bu ayrı bir konu zaten.

HAMSİ KÜRÜ

Halkın anlayacağı türden bir tarif de bizden: (Zaten Biliyorsunuzdur)

Ev halkının sayısına göre hamsi alınır, kıylıya dizilir üzerine soğan, maydanoz, limon parçaları konulur bolca da su ilave edilir(önemli olan suyundan faydalanmak) üzerine alüminyum folye örtülür fırına verililir. Yarım saat sonra fırından çıkarılıp suyuna ekmek banıp hep karın doyurulur, öğün savılır hem de aklımıza gelmeyen mineraller, vitaminler alınmış olur. Afiyet olsun.

Saygılarımla.
Oyu Puanı: 6 - Ortalama: 4.25

Yorum Gönder Değerlendir Yazdır
Yorumlar

Bilgiler
Burda 2491 Köşe Yazısı Kayıtlı
Enfazla Bakılan: TARİMİZDEKİ KAHRAMAN KADINLAR...
Enfazla Değerlendirilen: TEKNOLOJİ VE İNSAN

Köşe Yazıları Bölgesini Gezen: 18 (0 Kayıtlı Üye 18 Ziyaretçi ve 0 Bilinmeyen Üye)
Görünen üyeler: 0


 


MKPortal M1.1.1 ©2003-2006 mkportal.it
Bu safya 1.33181 saniyede 15 sorguyla oluşturuldu