Son mesaj - Gönderen: Recep Ergin - Salı, 01 Kasım 2011 23:40
Sitemizin yeni hali www.gumushane.gen.tr/v2 adresinde test edilmektedir. Lütfen belirli aralıklarla ziyaret ederek, yaşadığınız aksaklıkları ve önerilerinizi admin@gumushane.gen.tr adresinden veya buradaki formdan bize bildirin.
19 Kasım 2009 tarihli Gümüşkoza Gazetesindeki yazısı
e-Posta
eyup29@hotmail.com
Siteye Ekleyen
Recep Ergin
Sık sık eski günlere döner misiniz sizlerde? Hatırlayabildiğiniz kadar geçmişe unutamadığınız kadar anılara kapılır mısınız ara sıra? Eski günlerdeki yaşam biçimimizin şu günlerde nasılda karmaşıklaştığını, Baba-oğul arası mesafenin çağımız imkanlarıyla ne kadar kısaldığını fark etmemek imkansız gibi…
Nesiller arası mesafenin kısalması insan bilincindeki gelişim hızının da göreceli değerini veriyor bize. 1980 ve öncesinde doğan kesimlerin günümüz teknoloji dünyasını algılamakta zorluk çekmesi, aranılan bilgiye ulaşılmasında sürenin çok kısalması, insanların daha bilinçli olmasını sağlıyor. Daha çabuk öğrenip keşfediyor ve gerekeni mantığının süzgecinden geçirerek uyguluyor. Dünyanın dönüş hızına yetişiyor artık insan…Dünya döndükçe insan gelişiyor…Geliştikçe de bambaşka sorunlarda çıkıyor tabi…Ama insan bu öğrenip onlarla da baş ediyor ve edecek…
Televizyon, Cep telefonu ve internet insan hayatında çığır açıp geçmişe meydan okurcasına inanılmaz gelişmelere neden oldu bizlerde… Hepimiz doktor, hepimiz mühendis, hepimiz her konuda uzman olduk…Ne bilim kaldı ne bilinecek…Her şey önümüzdeydi artık…Kilometreleri bir bilgisayar kamerasında yok edip görsel dünyada sörfler başladı…İnsanlar komşularını dostlarını bırakıp yeni dostlar bulma ümidiyle uzaklara yelken açtı…Daha uzaklardan daha kriterlere uygun dostlar! Günümüz sosyal ilişkilerinde derin yaralar açtığına inanılan bu durum aslında kişilerinde kendilerine güvenlerinde ve sorgulamalarında faydalı da oldu!
Uzunca bir süredir Dünyada insan bilinci evrimi üzerine yapılan, en uzun ömürlü tek çalışma olan ve son günlerde ünlenen Maya Takvimi üzerinde okumalarım devam ediyor. Bu takvimin asıl amacı da bunu incelemekmiş. Yani haberlerde bahsedildiği gibi dünyanın sonunun geldiğini vurgulayan bir olgudan ziyade daha gerçekçi ölçütler içeriyor. Takvimin zaman ve mekan olmaksızın bağlı olduğu tek noktanın insan bilinci olduğu gerçeği takvimi daha da ilginç kılıyor. Yaklaşık 5000 yıldan beri süregelen takvim 2011 yılının Kasım ayında son buluyor. Bazı takvim araştırmacıları bunu 2012 diyor ve filmi ona göre çekiliyor ama 2011 kanıtlanmış tarih olarak öne çıkıyor. Bu son tarih şunu kastediyormuş; İnsanlar artık bilincin evriminde son noktaya gelmiş oluyor ve bundan sonraki süreç insanlarda artık “Hepimizi Yaratan bir olduğuna göre sen beni neden yönetiyorsun ve kaderimi etkiliyorsun” bilincini oluşturacakmış. Bundan yola çıkarak insanlar, süreci sorgulayarak tek devlet, tek din, tek toplum ve tek dil olma yolunda hızla ilerleyecekmiş. Yani beklenen kıyamet senaryolarından ziyade insanı ilerleyen yıllarda neler bekliyorun son tahlilini içeriyormuş.
Ne dersiniz Son 20 yılda yaşadığımız gelişmelerde bunu hazırlamıyor mu sizce? Dünya nüfusunun yarısından çoğu İngilizce biliyor mesela! 1980 sonrasında okullarımızda ve dünya okullarında hızlanan İngilizce eğitimleri, Yaygınlaşan toplum etkileşimleri ve ulaşım araçlarının insanları keşfetmeye araştırmaya yöneltmesi, İnternetin dünyanın öbür ucundan arkadaşlar getirmesi gibi verilecek yüzlerce global örneklerin yanında, son Amerikan Başkanı Obama’nın sanki bizim liderimizmiş gibi algılatılması tıkır tıkır işleyen bir sürecin nakışlarımıdır? Takvimde vurgulanan olaylar ışığında bugüne dek yaşanan tüm savaşlar ve krizleri insan bilincinin gelişmesi için gereken sürecin parçalarıymış. Yani insanlar savaşarak neden savaştıklarını anlayacak ve bir daha savaşmayacaklarmış! Hiçbir şey yapmayarak bu süreç içinde bir yaprak olmaktansa bu süreçte etki sahibi olmak istemez miydiniz? En azından bu topluma eğitimli gençler kazandırarak bunu yapabiliriz diye düşünüyorum!
İNSAN BİLİNCİNDE EVRİM
