Son mesaj - Gönderen: Recep Ergin - Salı, 01 Kasım 2011 23:40
Sitemizin yeni hali www.gumushane.gen.tr/v2 adresinde test edilmektedir. Lütfen belirli aralıklarla ziyaret ederek, yaşadığınız aksaklıkları ve önerilerinizi admin@gumushane.gen.tr adresinden veya buradaki formdan bize bildirin.
Köşe Yazıları Bölgesi

Köşe Yazıları->Yusuf SADIK->TÜRKİYE'NİN YARIM KALMIŞ RÜYASI: KÖY ENSTİTÜLERİ [ Arama ]

TÜRKİYE'NİN YARIM KALMIŞ RÜYASI: KÖY ENSTİTÜLERİ
Başlık TÜRKİYE'NİN YARIM KALMIŞ RÜYASI: KÖY ENSTİTÜLERİ
Açıklama 14 Nisan 2010 tarihli Demokrat Gümüşhane Gazetesindeki yazısı
Siteye Ekleyen Recep Ergin
       Üç gün sonra yani 17 Nisan günü yurdun bazı bölgelerinde henüz 12 yaşında iken siyasi suikaste uğrayan Türkiye’nin en büyük eğitim kurumu olarak bilinen Köy Enstitülerinin kapanışı değil kuruluş yıldönümü kurtlanacak.

       Dönemin bakanı Hasan Ali Yücel’in; “Kimseden almadık. Bizden alsınlar” diyerek; milli ve özgün bir proje olduğuna işaret ettiği Köy Enstitüleri gerçeği ne yazık ki kurulduğu 1940 yılından sonra ancak 12 yıl hayatta kalabildi.  En büyük destekçisi İnönü’nün bile gücü yetmedi onu hayatta tutmaya.

     Köyden gelip tekrar köyüne bir ampül olarak dönen gençlerin varlığı o tarihlerde politika yapanların gözünü korkutmuş olmalı ki tüm vekiller ortak bir duruş sergileyerek bu ilim yuvalarının etkinliğine son vermişlerdir. Eğer Köy Enstitüleri’nin kapatılmasına 1946 yılında başlanılmamış olsaydı Türkiye’nin bugünkü yeri, asrın medeniyetinin üst seviyesi olacaktı. Ne yazık ki bu rüya yarım kaldı.

      İşte öyküsü:

      Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel ile İlköğretim Genel Müdürü İsmail Hakkı Tonguç, 17 Nisan 1940 tarihinde köy çocuklarını bilim, müzik, sanat konularında eğitmek, el becerilerini arttırmak, meslek sahibi yapmak amacıyla Köy Enstitüleri 'ni kurmuştur. Daha sonra Köy Enstitüleri'ne öğretmen ve diğer gerekli personeli yetiştiren Yüksekokul niteliğindeki 'Yüksek Köy Enstitüleri' açılmıştır. Köy çocuklarını kız erkek ayrımı yapmadan meslek sahibi yapan, onlara marangozluk, dülgerlik, demircilik, el işleri, biçki-dikiş gibi el becerileri kazandıran, piyano, keman, saz, mandolin gibi müzik aletlerini çalmalarını sağlayan 'Köy Enstitüleri Eğitim Sistemi' dünyada bazı ülkeler tarafından örnek alınmıştır. Ne yazık ki önce Yüksek Köy Enstitüleri kapatılmıştır. 1950 yılında Köy Enstitüleri'nde karma eğitime son verilmiş, 1952 yılında ise Köy Enstitüleri tamamen kapatılmıştır.

       Bir Köy Enstitüsü mezunu olan Mehmet Hayati Denizkuşu Yeniden İmece Dergisi'nde yayınlanan anılarında Köy Enstitüleri'nin kapatılışını şöyle anlatıyor: 'O sene 1946 milletvekili seçimleri yapıldı. Seçimlerde bakanların birçoğu değişti ve Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel tekrar bakanlığa getirilmedi. Onun yerine Reşat Şemsettin Sirer adlı milletvekili Milli Eğitim Bakanı oldu. 1947 yılının kasım ayında yeni bakan Reşat Şemsettin Sirer Yüksek Köy Enstitüsü’ne geleceğini duyurdu. Orada konuşma yapacağını söyledi. 1947 yılı kasım ayının ortalarında akşamüzeri okula geldi. O akşam okulda kaldı ve Yüksek Köy Enstitüsü öğrencilerinin hepsi salona toparlandılar. Milli Eğitim Bakanı konuşma yapacak dendi. Bakan konuşmak üzere kürsüye geldi. Konuşmada bir yere geldi ‘Gerekirse bu kurumları ve hatta bu müesseseleri hepsini kapatırız!’ dedi. Bu konuşması üzerine benim aynı zamanda hemşehrim olan Karaburunlu İsmail Hakkı Kabakçı elini kaldırdı. ‘Konuşmak istiyorum’ dedi. Konuşmaya ‘Köy Enstitüleri’ni kapatamazsınız’ diye başladı. Devam etti bu konuşmaya ve niçin kapatamayacaklarına değindi. Bakan şaşkınlık geçirdi ve hemen toplantı bitti. Ama biz ne olacağını anlamıştık. Yüksek Köy Enstitüsü kapatılacak demekti bu. Nitekim ertesi günü '27 Kasım 1947 sanıyorum, Yüksek Köy Enstitüsü yönetimi ile ilgilenen öğretmenimiz vardı. Köy enstitülerinde müdürlük yapmıştı. Ben de sınıf başkanıydım. Beni çağırdı. ‘Hayati oğlum’ dedi. ‘Arkadaşlarının bütün dosyalarını getir, topla’ dedi. ‘Hocam bir şey mi var’ dedim. ‘Evet’ dedi. ‘Bir şeyler oluyor’ dedi. ‘Bir şeyler oluyor ve kötü şeyler oluyor’ dedi. Ve ertesi gün bakanlıktan karar geldi ‘Yüksek Köy Enstitüsü kapatılmıştır. Öğrenciler başka okullara dağıtılacaktır.’ Böylece Köy Enstitüleri’nde gelişme değil, duraklama hatta geriye dönüş başlamıştı.' 'Her enstitüde en az iki tane traktör, en az bir tane harman makinesi ve enstitünün yerine ve konumuna göre diğer tarım makineleri bulunuyordu. Hepimiz bizzat yaparak, yetiştirerek, üreterek ve yetiştirdiğimiz ürünleri kendimiz kullanarak, yiyerek yaşıyorduk. Bir Köy Enstitüsü'nde en azından sekiz on tane akordeon vardı. En az iki tane piyano vardı. Bunun dışında öğrenciler müzik dersine girdiği vakit 60 öğrencinin elinde de mandolin vardı. Bunlar lafta değildi, çalarak eğlendirerek yapılıyordu. Köy çocuğu köyden geliyordu; davul sesinden başka birşey duymamış... Orada mükemmel bir müzik aracı kullanan, çalan bir insan haline geliyordu. ' ' Bakın yıllar geçtiği halde 17 Nisan'ı unutmuyoruz. Her sene 17 Nisan Köy Enstitüleri'nin kuruluş gününü coşkuyla kutluyoruz. Şimdi artık bizim torunlarımız konuşuyor bunları.. Çocuklarımız konuşuyor..'

       Köy Enstitüleri kapatıldı kapatılmasına ama yaşayan Köy Enstitülü çınarlar hala ayakta durmaya devam ediyor. Onların çocukları, torunları bayrağı devralıyor. Anılarını yaşatıyor.

      Bu yıl yine 17 Nisan'da Köy Enstitüleri'nin kuruluş yıldönümünü kutlayacağız. Kalan çınarlar ve onlardan bayrağı devralan çocuklar ve torunlar ile…

     Ve söyleyeceğiz hep birlikte Rahmetli Ruşen Uslu Öğretmenimizin bize öğrettiği Ziraat Marşı ile:
“Tanrının ışığı göklerde yandı,
Dumanlı yamaçlar nura boyandı,
Çiçekler açtı, kuşlar uyandı,
Yürü çiftçi tarlan seni bekliyor.”
Bu vesile ile köyümden(Dörtkonak) ve komşu köylerden Köy Enstitü mezunu olarak hayatını köy çocuklarına adayan ağabeylerimiz; Remzi Ergin, Mevlüt Balki, Süleyman Can, Şükrü Çavdar, Ahmet Çakır, Komşu köylerden, Yunus Özdamar, Lale Özdamar, Çeşminaz Aslan, Gülsüm Mert, Zarife Kaymak, Ruşen Uslu, Kazım Tanrıkulu, Halil Çelik, Süleyman Çelik, Zekeriya Saraç, Halil Pektaş ve ismini hatırlayamadığım diğer abla ve ağabeylerimize Yüce Allah’tan rahmet hayatta olanlara mutluluk dileklerimi sunarım.
Oyu Puanı: 28 - Ortalama: 3

Yorum Gönder Değerlendir Yazdır
Yorumlar

Bilgiler
Burda 2491 Köşe Yazısı Kayıtlı
Enfazla Bakılan: TARİMİZDEKİ KAHRAMAN KADINLAR...
Enfazla Değerlendirilen: TEKNOLOJİ VE İNSAN

Köşe Yazıları Bölgesini Gezen: 13 (0 Kayıtlı Üye 13 Ziyaretçi ve 0 Bilinmeyen Üye)
Görünen üyeler: 0


 


MKPortal M1.1.1 ©2003-2006 mkportal.it
Bu safya 1.29074 saniyede 15 sorguyla oluşturuldu