Son mesaj - Gönderen: Recep Ergin - Salı, 01 Kasım 2011 23:40
Sitemizin yeni hali www.gumushane.gen.tr/v2 adresinde test edilmektedir. Lütfen belirli aralıklarla ziyaret ederek, yaşadığınız aksaklıkları ve önerilerinizi admin@gumushane.gen.tr adresinden veya buradaki formdan bize bildirin.
Köşe Yazıları Bölgesi

Köşe Yazıları->Ekrem YILDIZ->BİR BAYRAM, İKİ KUTLAMA, SORU İŞARETLERİ... [ Arama ]

BİR BAYRAM, İKİ KUTLAMA, SORU İŞARETLERİ...
Başlık BİR BAYRAM, İKİ KUTLAMA, SORU İŞARETLERİ...
Açıklama 4 Kasım 2010 tarihli Demokrat Gümüşhane Gazetesindeki yazısı
Siteye Ekleyen Recep Ergin
        Geçen hafta Cumhuriyetin ilanının 87.yıl dönümünü kutlamıştık. Fena bir hava içerisinde geçmemiş olsa da kutlamalarda devletin üst kadroları arasındaki soğukluk gözden kaçmamıştı. Başbakan ile ana muhalefet partisi genel başkanı arasında geçen diyaloglar sonrasında suratlar asılmış gözler birbirini görmez olmuştu. Yaşananlar İngilizlerin futbol maçlarında arkadan çelme takıp ta sonradan hiçbir şey olamamış gibi elini tutup ayağa kaldırmaya çalışması gibiydi. Ama işin ilginç yanı bu nokta değildi. En ilginç yaşanan olaya bir cumhuriyet bayramı olmasına karşın iki ayrı resepsiyon düzenlenmesiydi. Aynı gün içerisinde çakışan iki kutlama… Bir yanda Çankaya köşkünde Cumhurbaşkanı Resepsiyonu diğer yanda Genel Kurmay Başkanlığı Resepsiyonu. Aynı saatlere gelmemiş olsa yine diyecek bir söz olmazdı ama o zamanda ortada mazeret kalmayacaktı belkide. Davetten dolayı davetinize gelemedik gibi… Ortak yorulmalarda en makul olanı devletin cumhurunun davetiydi. Dosta düşmana karşı Genel Kurmay başkanı ve askeri erkân bu davette olmalıydı. Askerin kutlamasının alternatif olarak söylenmesi bile devletin üst bölgesine soru işaretleri bile düşürmeye yetiyordu. Tablo böyle iken ister istemez halk olarak da çeşitli düşünceler aklımıza gelmekte. Düşünceler bizleri ister istemez geçmişe doğru götürmekte. Şöyle bir yakın geçmişi hatırlayacak olursak bakalım neler olmuş:  “İkinci Meşrutiyet, 23 Temmuz 1908"deki ilanı öncesi ve sonrasıyla hâlâ tartışmalı bir dönem. Kimileri bu devri Sultan İkinci Abdülhamid"in "baskıcı" rejimine son vermesi yönüyle "Türk demokrasisinin kazancı" sayarken kimisi de iktidarı ele geçiren İttihat ve Terakki"nin takip eden senelerdeki yönetimi sebebiyle "demokrasi oyunu" diye niteliyor. İTF"nin o zamanki idarecileri de birinciler gibi düşündüğünden bugünü "hürriyet bayramı" ilan ederek işe başlar. Ancak 1908 sonrası süreç tahmin ettikleri gibi yürümez. Önce 31 Mart Vakası, sonra sırasıyla Yemen isyanı, Trablusgarp, Balkan ve Birinci Dünya savaşları sebebiyle sıkıntı çekilir. Yine de halkın moralini yüksek tutma gayesiyle ufak çaplı törenler düzenlenir; ama bunlar hiç de arzulanan nitelikte değildir. 1918 sonrası işgal devrindeyse İstanbul"da yer yer kutlamalar gerçekleşir. Fakat neticede İtilaf Devletleri süngüsü altında "hürriyet bayramı" yâd etme gibi bir gariplik ortaya çıkar.

          İttihat ve Terakki Fırkası"nın (İTF) İkinci Meşrutiyet"in ilanıyla resmî "hürriyet bayramı" kabul ettiği "23 Temmuz", Cumhuriyet sonrasında 1935"e kadar kutlanmaya devam edilmiş. Devlet erkânının da katıldığı İstanbul ve Anadolu"daki merasimlerde bu gün, 21 pare top atılarak anılmış. Şehirler bayraklarla ve ampullerle süslenmiş. Yardım dernekleri balolar tertiplemiş. Vatandaşlar mesire yerlerinde bayramın tadını çıkarmış. Cumhuriyet, Vatan, Vakit, Akşam, Hâkimiyet-i Milliye ve İstikbal gibi devrin önde gelen gazetelerinde günün önemine dair yazılar, güneş, kadın, meşale ve kırılmış zincir gibi sembollerle süslü karikatürler yayımlanmış. Afyon Kocatepe Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Hasan Babacan ve Araştırma Görevlisi Uğur Üçüncü"nün "Cumhuriyet"in ilk yıllarında Meşrutiyet Kutlamaları" başlıklı araştırmasından öğrendiğimize göre siyasî, ekonomik, sosyal ve askerî gelişmeler, zamanla kutlamaların tarzını etkilemiş. En önemli kırılma 1926"da İzmir"de Mustafa Kemal Paşa"ya yönelik suikast sonrası yaşanmış. Bazı eski İTF"lilerin olaya karışmakla suçlanması, onların 23 Temmuz"daki rolünün görmezden gelinmesine yol açmış. "Meşrutiyet"in sadece "istibdad"a darbe vurduğu, oysa 1 Kasım 1922"de Saltanat"ın kaldırılması ve 29 Ekim 1923"te Cumhuriyet"in ilanıyla hürriyetin tam yerleştiği" fikrinden hareketle yıldönümlerinde İttihatçılar yerine Mustafa Kemal Paşa ön plana çıkarılmış.       

       1 Haziran 1935"te 2739 sayılı "Ulusal Bayram ve Genel Tatiller Hakkında Kanun"un yürürlüğe girmesiyle 23 Temmuz, devlet nezdindeki bayram niteliğini kaybeder. Basında birkaç yıl daha güne ilişkin yazılar yer alsa da sonrasında unutulur. “

       Efendim toparlayacak olursak;2.Meşrutiyet’in ilanı, ittihat ve Terakki tarafından Hürriyet Bayramı olarak kutlanmış. Yine ilginçtir bu ittihatçı bayramı Cumhuriyet döneminde de kutlanmaya devam etmiş.29 Ekim Cumhuriyet Bayramı da düşünülecek olursa Cumhuriyet döneminde 1935’e kadar iki bayram vardı. Üstelik kimi dönemlerde kaynaklarda Hürriyet Bayramı’nın daha görkemli kutlandığı söylenmektedir.27 Mayıs 1935’de tek ulusal bayram ilan edilince ittihat geleneği tarihe karışmış. Şimdi bir bayramda iki kutlama olunca ister istemez bizlerinde aklı karıştı, askerin iç dinamikleri arasında hala çatışma devammı ediyor diye? Yoksa bu bir refleks mi? Bu dizi filmler de bizi komplo teorisyeni yaptı.Her an dizi film senaristliğine başlayabiliriz,tekliflere açığız…

        Saygılarımla 
Oyu Puanı: 6 - Ortalama: 5

Yorum Gönder Değerlendir Yazdır
Yorumlar

Bilgiler
Burda 2491 Köşe Yazısı Kayıtlı
Enfazla Bakılan: TARİMİZDEKİ KAHRAMAN KADINLAR...
Enfazla Değerlendirilen: TEKNOLOJİ VE İNSAN

Köşe Yazıları Bölgesini Gezen: 14 (0 Kayıtlı Üye 14 Ziyaretçi ve 0 Bilinmeyen Üye)
Görünen üyeler: 0


 


MKPortal M1.1.1 ©2003-2006 mkportal.it
Bu safya 0.83432 saniyede 15 sorguyla oluşturuldu