Son mesaj - Gönderen: Recep Ergin - Salı, 01 Kasım 2011 23:40
Sitemizin yeni hali www.gumushane.gen.tr/v2 adresinde test edilmektedir. Lütfen belirli aralıklarla ziyaret ederek, yaşadığınız aksaklıkları ve önerilerinizi admin@gumushane.gen.tr adresinden veya buradaki formdan bize bildirin.
Köşe Yazıları Bölgesi

Köşe Yazıları->Ekrem YILDIZ->VUSLATIN 2.YILINDA MUHSİN YAZICIOĞLU'NU ANARKEN... [ Arama ]

VUSLATIN 2.YILINDA MUHSİN YAZICIOĞLU'NU ANARKEN...
Başlık VUSLATIN 2.YILINDA MUHSİN YAZICIOĞLU'NU ANARKEN...
Açıklama 23 Mart 2011 tarihli Demokrat Gümüşhane Gazetesindeki yazısı
Siteye Ekleyen Recep Ergin
Dünya Gündemi, Libya’ya kilitlenmiş durumda… İsrail’in yapmış olduğu zulüm karşısında parmağını bile kıpırdatmayan, Batı, Birleşmiş Milletler, ABD, NATO iş menfaate düşünce nasılda bir günde hava operasyonu kararı alıp uygulamaya başlıyor.50 milyar dolarlık pastadan pay alamayanlar nasıl da hınçlarını çıkarıyorlar. Nasıl olsa öleceklerde Müslüman, bir taşla bilmem kaç kuş. Dün Afganistan’da, Irak’taki gibi bir tablo oluşturulmaya çalışılırsa vay ki vay. Bu duruma zemin hazırlayanlara da vay vay vay…

Ülke gündemine gelince, daha öncesinden söylediğimiz üzere 4.cemre siyasete düşmüş durumda. Haziran sonuna kadar siyaset iç gündemdeki ağırlığını hiç şüphe yok ki gün geçtikçe artıracaktır. Tam da siyaset tartışmaları başlayacağı sırada İbrahim TATLISES suikastı giriverdi gündeme. Daha aradan bir hafta geçmeden vuran, vurduran hatta gölün dibinde balçığa saplanmış silah bile bir çırpıda aydınlatılıverdi. Hatta olaydan sonra kaçan arabanın dakika dakika hızı ve kaçış yönü bile haber sitelerinde geniş yer buldu bundan 2 yıl önce Muhsin YAZICIOĞLU ve arkadaşlarının düşen-düşürülen helikopterine nispet yaparcasına… Alın size bir soru işareti daha. Bir yanda dakika dakika kaçan arabanın hızı yeri, balçığa saplanmış bir şekilde bulunan silah diğer yanda GPRS’i olmayan ya da çalınan ya da olaydan sonra yok edilen bir helikopter… Telefondan acı bir ses ”Burada donup öleceğiz” sözü ve bunlara karşın şu an iyiler hastaneye kaldırıldılar diye bir söylenti, diğer yanda helikopterin düştüğü yerin ters yönündeki sözde arama kurtarma çalışmaları ve kaderlerine terk edilen insanlar… Helikopter yakınında bulunan meyve suyu ve konserve kutuları, yakılan ateşler, eriyen, eritilen, yok edilen helikopter parçaları… Anlatacak o kadar çok şey var ki nokta koymuyoruz, virgüllerle geçiştiriyoruz, anlatamadığımız dertlerimizi üç noktayla bitiriyoruz. Dönüp dolaşıyoruz ve yine o soruyu soruyoruz. Sahi şimdi bu bir kazamıydı yoksa bir suikast mı? Buna acziyet mi diyelim yoksa komplo mu? 2 yıl öncesine doğru şöyle bir hafızalarımız tazeleyelim.

Anadolu insanı O'na Muhsin Bey derdi…     

O, bütün iyi insanların  “dik duran, doğru söyleyen, düz yürüyen diye söz ettiği,” adam gibi adam olarak imrendiği istikamet sahibi bir dava adamıydı.

Tanıyanlar bilir ve Şahadet ederler ki,

O,secde-i rahmanda iki büklüm kul, ayağının değdiği her yerde içimizden biri olarak olabildiğince mütevaziydi fakat söz konusu vatan, millet, din, adalet, hürriyet olunca vakar ve asaletinde yakışır bir duruşa sahip aslan yürekli bir kahramandı.

O,bütün hayatını inandığı değerler uğruna adadı… Hiç bir zaman yorgunluk, bitkinlik, umutsuzluk içine düşmedi.  

O'nun bir hayali vardı:

Önce insan diyebilen bir felsefe ile bu cennet vatan toprağında başı açığı, başı kapalısı, Alevi'si, Sünni'si, Kürt'ü, Türkmen'i, Laz'ı, Çerkez'i, Boşnak', Arap'ı, hep birlikte, hep beraber ay yıldızlı bayrağın altında doğduğu yerde doysun, başı dik karnı tok olsun… Bu ülkenin bütün çocukları bireysel özgürlüklerin önünün açık olduğu, güvenli, özgür ve refahın içinde tam bağımsız güçlü bir Türkiye'de yaşasın. AB kapılarında sürünmek veya global emperyalist projelerin figüranı olmak yerine Adriyatik'ten Çin Seddi'ne kaynaşmış ve birleşmiş Büyük Bir Türk-İslam Dünyası olsun…

O, davasının peşinde gecesini gündüzüne katarak koşarken, bu hayalini gerçekleştirmesi uğruna mücadele verirken 25 Mart 2009' da çıktığı yolculuktan geri dönemedi… Kader O'nu beş yol arkadaşı ile birlikte çok sevdiği Sonsuzluğun Sahibi'ne ulaştırdı…

O canından aziz bildiği Büyük Türk Milletinin vicdanında bu gün yetmiş milyonun gözü önünde şüphe ile duran şahadet dosyasını, kırk yıllık misyonunu aziz milletine emanet ederek ulaşmak istediğine ulaştı…

O bu gün yaşıyor olsaydı, bu açık dosyanın kapanmasını, şüphelerin ortadan kaldırılmasını ve herkesin üzerine düşen vazifeyi yapmasını isterdi.

O, kendi ve beraberindeki beş canın hukukları üzerinden milletin geleceğinin aydınlanmasına ve sistemin çarpıklarının giderilmesini isterdi.

O,Keş dağlarında kar altında kalmayıp, İsmail'in kanıyla çalı dibine düşen devlet itibarının da kurtarılmasını isterdi.

Bu gün ki Türkiye'de yaşanan olayları görünce Muhsin YAZICIOĞLU'nun eksikliği daha net anlaşılıyor.

Muhsin YAZICIOĞLU'nu ve arkadaşlarını bir kez daha rahmetle anıyoruz. Mekânlarınız Cennet olsun.

Saygılarımla.

NOT:  25 Mart 2011 saat: 10.30 Ankara Tacettin Dergahında “Beyaz Buluşma” adıyla Muhsin YAZICIOĞLU ve Şehit Arkadaşlarını anma Programı var.
Oyu Puanı: 31 - Ortalama: 4.2

Yorum Gönder Değerlendir Yazdır
Yorumlar

Bilgiler
Burda 2491 Köşe Yazısı Kayıtlı
Enfazla Bakılan: TARİMİZDEKİ KAHRAMAN KADINLAR...
Enfazla Değerlendirilen: TEKNOLOJİ VE İNSAN

Köşe Yazıları Bölgesini Gezen: 9 (0 Kayıtlı Üye 9 Ziyaretçi ve 0 Bilinmeyen Üye)
Görünen üyeler: 0


 


MKPortal M1.1.1 ©2003-2006 mkportal.it
Bu safya 1.34417 saniyede 15 sorguyla oluşturuldu