Son mesaj - Gönderen: Recep Ergin - Salı, 01 Kasım 2011 23:40
Sitemizin yeni hali www.gumushane.gen.tr/v2 adresinde test edilmektedir. Lütfen belirli aralıklarla ziyaret ederek, yaşadığınız aksaklıkları ve önerilerinizi admin@gumushane.gen.tr adresinden veya buradaki formdan bize bildirin.
Köşe Yazıları Bölgesi

Köşe Yazıları->Mevlüt ERGİN->STRES VE HEYECAN FIRTINASI [ Arama ]

STRES VE HEYECAN FIRTINASI
Başlık STRES VE HEYECAN FIRTINASI
Açıklama 23 Mart 2011 tarihli Demokrat Gümüşhane Gazetesindeki yazısı
email mevlut29@mynet.com
Siteye Ekleyen Recep Ergin
      Birçok insan için “sınav” kelimesinin kendisi bile, kişiyi bir miktar heyecanlandırır. Yaşanılan bu heyecanda aslında boşuna değildir. Çünkü öğrenim hayatı ve de sonrasında birçok sınavdan geçeriz. Düşünün bir kere, okuma ve yazmayı öğrendikten sonra başlayan sınav hayatı,  ilköğretim boyunca, lisede, üniversitede, yüksek lisans yaparken, bir işe girmeden önce, işe girdikten sonra vs. defalarca tekrar ediliyor. İlköğretimden mezun bir kişi eğitim hayatı boyunca yaklaşık 350 sözlü ve yazılı sınava giriyor. Bu sayı bir lise mezunu için yaklaşık 650’yi , üniversite mezunu içinse yaklaşık 800’ü buluyor.

     Kuşkusuz, bu sınavlar da önemli ama kaygımızı en fazla arttıranlar, hangi lisede veya üniversitede okuyacağımızı, dolayısıyla da geleceğimizi, büyük ölçüde belirleyen “giriş sınavları” oluyor. Dolayısıyla, mesleki ve akademik geleceğimizin 2–3 saat süren bu sınavlarla belirleniyor olması, öğrencilerin ve ailelerin korku dolu heyecanları ve kaygıları yaşanmasına neden oluyor.

       Bu süreçte en yaygın olarak yaşanan duygusal durum, en hafif haliyle “sınav heyecanı” veya “sınav stresi”, en yoğun haliyle de “sınav kaygısı” veya “sınav korkusu” dur. Sınav sürecinde yaşanan “heyecanın”, “stresin”, “kaygının”, “korkunun” yoğunluğu, bu sınava yüklenen anlamla orantılı olarak da artıp, azalabiliyor.

     Aslında,  heyecan gibi, korku, kaygı, stres de yoğunluğu belli bir düzeyi aşmadığı sürece genellikle hayatımızı çok olumsuz etkilemeyen duygusal yaşantılardır. Biraz stres olmadan da bir işi başarmak ve geliştirmek pek mümkün değildir. Yani sınav başarısı için bir miktar zihinsel zorlanma gereklidir.

      Bu duyguların hiç yaşanmaması, yapabileceğimizin en iyisini yapmaktan bizi alıkoyabilir. Ancak, bu duyguların belli bir düzeyi aşması da elimizi kolumuzu bağlayarak gerçek potansiyelimizi gerçekleştirmemize engel olabiliyor.

       Hayatımızı somut anlamda tehdit eden doğal afetler, kazalar, açlık gibi çeşitli tehlikeler karşısında neden korku, kaygı ve stres yaşadığımızı anlamak zor değildir. Bu tehlikeler karşısında hemen her insan aşağı yukarı benzer tepkiler veriyor. Peki, “sınav” neden birçok insan için bir korku ve kaygı kaynağı oluyor? Bunun cevabı, bizim “sınav”a ve sınavın sonucuna yüklediğimiz anlamda gizlidir.

       Gerçektende sınav, birçok insan için farklı anlamları olabilen çok değişken bir olgudur. Sınavda başarısız olmak, kimisi için “işsizlik”, kimisi için “utanç”, kimisi için “yenilgi”, kimisi için “boşa giden emekler” demektir.

    Kendi kendini gerçekleştiren bazı kehanetler vardır: Örneğin bir bankanın batacağına ilişkin etrafta dolaşan söylentilerden dolayı insanlar o bankadaki paralarını çekmeye başlar. Ve sonunda banka gerçekten batar! Sınav kaygısı da aynı şekilde kendini gerçekleştiren bir kehanete dönüşebilir. Başarısız olmaktan ölesiye korkup, başarısızlığa giden yolun taşlarını döşeriz. Dolayısıyla sınava belli bir anlam vererek onu bu denli “korkutucu” hale getiren bizler olduğumuza göre, bunu değiştirmekte bizim elimizdedir.

      Peki, nedir sınav kaygısını en çok artıran etkenler? Birincisi,  sınava girecek olan kişinin, sınav sonucuna yüklediği anlam ve kendisiyle ilgili olumsuz düşünceleri. Nedir işte başarısız olursam rezil olurum, işsiz kalırım, hayatım mahvolur, kendimi affetmem, Diğeri de sınava girecek kişinin yakın çevresindekilerin sınav sonucuna yüklediği anlam ve beklentileridir. Oda sen kesinlikle kazanırsın, sen başaramazsın, yüzümüzü kara çıkartma. Vs.

     Peki yaşanan bu kaygılar nasıl azaltılabilir? Öncelikle aday kendi içine dönüp, kendisiyle yüzleşerek, sınavı bu denli korkutucu bir kâbus haline getiren düşünceleri, bakış açısını, ona yüklenen anlamı değiştirmelidir. Kaygıyı ve korkuyu geçici de olsa yatıştırmanın ve bedenini gevşetmenin kendine özgü yollarını keşfetmelidir.

       Unutmamak gerekir ki, sınavda başarısız olmak hayatta başarısız olmayı beraberinde getirmez. Ama sınavı bu hayattaki başarımızın ve kişisel değerimizin ölçüldüğü bir ölüm-kalım mücadelesine dönüştürmek, sınav kaygısını ve dolayısıyla da başarısızlığı beraberinde getirir.

      27 Mart Pazar günü yapılacak olan ‘YGS’ sınavında tüm adaylara, sınav kaygısından ve stresinden uzak, başarılı bir sınav diliyorum. SAYGILAR…
Oyu Puanı: 27 - Ortalama: 5

Yorum Gönder Değerlendir Yazdır
Yorumlar

Bilgiler
Burda 2491 Köşe Yazısı Kayıtlı
Enfazla Bakılan: TARİMİZDEKİ KAHRAMAN KADINLAR...
Enfazla Değerlendirilen: TEKNOLOJİ VE İNSAN

Köşe Yazıları Bölgesini Gezen: 9 (0 Kayıtlı Üye 9 Ziyaretçi ve 0 Bilinmeyen Üye)
Görünen üyeler: 0


 


MKPortal M1.1.1 ©2003-2006 mkportal.it
Bu safya 0.91821 saniyede 15 sorguyla oluşturuldu