Son mesaj - Gönderen: Recep Ergin - Salı, 01 Kasım 2011 23:40
Sitemizin yeni hali www.gumushane.gen.tr/v2 adresinde test edilmektedir. Lütfen belirli aralıklarla ziyaret ederek, yaşadığınız aksaklıkları ve önerilerinizi admin@gumushane.gen.tr adresinden veya buradaki formdan bize bildirin.
Ye ekmeği söv vatana Dilin uzat hem atana Başka iklim yeter sana
Üç beş hain vatan(s)ızlar Vatan içi vatan sızlar İsmail HAYAL
Orhan Sahir Eskicioğlu. Gümüşhane’mizin kalemi keskin, yüreği mert bir o kadar da sert ihtiyar delikanlısı. Yazıları ibret vesikası gibi. Oku, ders al, kes ve sakla. Günü geldiğinde aspirin niyetine şifa deyip al.
Eyüp (A.S) sabrıyla hastalığını arkadaş olarak görenlerden. Ancak hassas kalbi milli ve manevi konularında yeterince hassas. Ben onu Merhum Mehmet Akif’e benzetiyorum. Üstadın “Asım’ın Nesli” var ya hani Orhan Hocamızda o cenahtan tek dostu bilgisayarı ile gördüğü yanlışlıkları hasta yatağında da olsa düzeltmek için çaba sarf ediyor. Adeta bizlere biz gençlere ders veriyor. Ebu Hureyre’den nakledilen Hadis ışığında;
“Yakında büyük fitneler olacak, o fitnelerde (yerinde) oturanlar ayaktakilerden, ayaktakiler yürüyenlerden, yürüyenler koşanlardan, daha hayırlı olacaklar. Kim o fitne içinde bulunmuş olursa, ondan uzak dursun. O zaman bir iltica yeri, sığınacak mekân bulursa ona sığınsın” zamanına geldik sanıyorum.
Hayatta en nefret ettiğim ve havsalama sığdıramadığım ve geceler boyu beni kemiren durum bu memleketin mensubu olduğu ve tüm nimetlerden faydalandığı halde vatanına söven şerefsizlerin varlığıdır. Ve onların hain planlarını bildiğim için TBMM gibi şerefli bir mekânı kirlettiklerini düşünmüşümdür.
İşte Orhan Hoca’mın bu vatan hainlerine adeta şamar indirdiği muhteşem yazısını siz değerli okurlarla paylaşmak isterim. Kalemine ve yüreğine sağlık Hocam. Allah senin kalbindeki imanı, heyecanı ve sevdayı bizlere de nasip etsin.
Kara günün gecesi koyu karanlık, uykusu kâbus oluyor. Etrafımı çakal sürüsü sarmış. Başlarında ki "zağar" allı-yeşili süsüyle alabildiğine saldırgan. İtin biri, başıma pençe atıp, takkemi alıyor. Hasta kalbim yeniden "şok"lanmışçasına yatakta havalanıyorum. Buna uyanmak denirse, dehşetle uyanıyorum.
Sol tarafıma üç defa tükürmüştüm ki, aklıma dün düşüyor. Kâbusun izdüşümü olan olay yeniden ürpertiyor: Militan çapulculardan bir kudurmuşun, polisimizin şapkasını kapışı... Sanki yukarı kaldırılıyorum. Başımdan kaynar sular dökülüyor. Anama, avradıma sövülüyor..
Beterin de beteri varmış. Al gözüm seyreyle. Ağla ki sular yükselsin, belki pislikleri götürür. Sivil giyimli levent endamlı bir polis amirine O.... (!) yaklaşıyor. Noktalı yerleri Selami doldurur! Uğursuz geceleri çağrıştıran katrani saçlarını savurarak hışımla geliyor. Biraz müsaade bana, kalp ilacı almam gerekiyor
Hışımla amire yaklaşıyor. Uuuf!!.. Yüreğime yeni bir dağ açıldı, dertler yığını.. Uğursuz, bir heyula gibi yaklaşıyor, kırılası ayak parmakları üzerinde yükseliyor(aslında, alçalıyor!) Ve sonra, o meş'um rezalet yaşanıyor: Kırılası elini kaldırarak (Söylemeye dilim, yazmaya elim varmıyor) Kolu hükmen "omuzdan kırık "tuvana baba yiğidime sayıyor bib, bir daha. Yanına uzanasıca eli, kısa kalan kolunun nere kadar ulaştığını görmedim, dehşetengiz refleksle gözlerim yumulmuştu. Bugün Salı olduğuna göre partilerin grup toplantıları var. Dün Diyarbakır’da terör estiren dişili-erkekli militanlar mecliste olacak. Dişisi, belki de,en yüksekte oturup, toplantıyı yönetecek. Grubundan en büyük alkışı alır artık!
Be hey iktidar sahipleri.. Kirli ellerin uzandığı polis kepi, devlete TAC’dır.. O ve benzerleri Devlete-millete siper oluyor. Karşılık olarak değil de, haysiyet ve asalet adına O'nu gözümüz gibi korumağa mecburuz. Tabii, başta zat-ı âlileri olmak üzere. Yabancı olunmayan terminolojiyle sorayım: Kusura bakmayın, ko-ru-ma-yan-laaar korunmaaaaz! "Bu da böyle biline..
Şerefli Türk polisinin, şerefsizler karşısında eli-kolu bağlanmasın. Millî, manevî değerler oy için ipotek ettirilemez. Kişi ve kurum bazında haklar korunamazsa, haysiyette gider. Bu millet zillete alışık değildir. İzzeti, atalarımızdan tevarüs ettik. Bedeli olamayacağı için, pazarlık konusu yapılamaz. BU DA BÖY-LE Bİ-Lİ-NE!!! Oh bee, seher vakti bereketiyle deşarj olup, biraz ferahladım..