Son mesaj - Gönderen: Recep Ergin - Salı, 01 Kasım 2011 23:40
Sitemizin yeni hali www.gumushane.gen.tr/v2 adresinde test edilmektedir. Lütfen belirli aralıklarla ziyaret ederek, yaşadığınız aksaklıkları ve önerilerinizi admin@gumushane.gen.tr adresinden veya buradaki formdan bize bildirin.
Köşe Yazıları Bölgesi

Köşe Yazıları->Ekrem YILDIZ->ROMATİZMA DEĞİL RAHATİZMA [ Arama ]

ROMATİZMA DEĞİL RAHATİZMA
Başlık ROMATİZMA DEĞİL RAHATİZMA
Açıklama 5 Ekim 2011 tarihli Demokrat Gümüşhane Gazetesindeki yazısı
Siteye Ekleyen Recep Ergin
Meclis açıldı, üniversiteler açıldı, okullar açıldı... Her yıl ki gibi bu yılda maraton başladı. Günler su gibi akıp geçerken takvim yapraklarına bir göz attığımızda 1-7 Ekim tarihlerinin "Camiler ve Din Görevlileri Haftası" olduğunu görüyoruz. Her yıl ki klasik anlayışın dışına çıkarak bu yıl Diyanet işleri Başkanlığı bu haftayı "Çocuklarımızı Camilerle Buluşturmak" adı altında işleme kararı almışlar, isabetlide olmuş. Zira en değerli varlıklarımız olarak geleceğimizi miras bırakacağımız çocuklarımızın özellikle yaşadığımız bu zaman içerisinde dini değerlerden uzaklaşması, kopması her anne babanın en büyük korkularından biri haline gelmiş durumda. Zira toplumsal olarak bizi ayakta tutan değerlerin en başında dini değerler gelmektedir. Ahlakımızı dini değerlerimiz üzerine doğru bir şekilde inşa ettiğimiz ve diğer sosyal kültürel özellikler ile bezendiğimiz zaman toplum olarak ayakta kalabildiğimizde bir aşikârdır. Burada dini değerlere yatkınlığın sağlanması öncelik gibi görünse de önemli olan bu değerleri doğru bir şekilde aktarabilmektir.

Bu noktada öncelik anne babadan başlamakla beraber din görevlilerimize de büyük sorumluluklar düşmekte. Öncelik bizlerde olduğuna göre iğneyi kendimize batırmaktan başlayalım. Herkes çocuğunu en iyi şekilde yetiştirmek ister, maddi, manevi yönden donanımlı olmasını ister. Bunları sağlayalım derken ipin ucunu kaçırıyoruz. Bir kere babalarımızın ve de onların babalarının (dedelerimizin) yaptığı gibi çocuklarımızı kendi zamanımıza göre yetiştirmeye çalışmayalım. O zaman ile bu zaman arasında dağlar kadar fark olduğunu hepimiz biliyoruz. Eskiden teknoloji bu kadar gelişmiş değildi, ne televizyon, ne bilgisayar ne de cep telefonu ne de adını dahi telaffuzda zorlandığımız birçok teknolojik ürün yoktu, olanlarda az sayıda idi ve herkeste yoktu. Şimdiki "zamane çocukları" bunların hepsini görüyor ve de biliyor, hem alabiliyoruz da... Şimdi çocuğun bunları kullanmasını engelleyemeyiz ama kontrol altında tutabiliriz, en azından tutmaya çalışabiliriz.

Televizyondan başlayalım: Bırakalım çocukları yetişkinler olarak bizleri bile yozlaştıracak o kadar çok program var ki bunların çocukları izlemesi başlı başına bir infial. Adına TV dizisi dedikleri öyle diziler var ki Maazallah. Şimdi izleme ve izletme kardeşim diyeceksiniz. Hangimiz bunu başarıyor diye sorsak kaç kişi çıkar ama bir cevap değil. Biz artık bir program yaptık belli saatlerde belirli kanallar ve belirli programları izlemeye çalışıyoruz. Ev şimdilerde daha sakin ve huzurlu, hayat varmış. Bilgisayara gelince internetsiz artık yapamıyoruz. Kendimiz için dünya ayaklarımızın altında, çocuklar içinde kontrollü bir şekilde kullanımda sıkıntı görülmüyor. Yinede sizin bunları tek başınıza yapmanız yeterli olmuyor zira çocuk okulda arkadaşlarından başka ve değişik şeyler görüyor ve onlara merak salıyor, ikna edebilirseniz ne ala... Cep telefonlarının maharetlerini saymamıza gerek yok herhalde, cep telefonu olmayan kaç kişi var acaba? Tüm bu noktalarda anne baba olarak bize düşen çocuklarımızı teknolojinin nimetlerinden soyutlamak değil kontrollü bir şekilde faydalanmaları sağlamak ve bilinçlendirmektir. Yasakla başarmak imkânsız... Birde çocuklarımızı o kadar rahat yetiştiriyoruz ki her ne isteseler ellerlinin altında. İlerde bir sıkıntıları olursa bu romatizmadan değil Rahatizmadan olacaktır.(Gerçi bu durum toplumsal bir hastalık aslında) Bu kadar rahatlık ilerde sıkıntılara davetiye çıkaracaktır. Şöyle biraz ipleri sıkmamız gerekiyor, tabi ki onların ve de kendi iyiliğimiz için. Askerde bir söz vardır "Eğitimde merhamet, savaşta ihanettir" diye. Şimdi bu kadar rahatlık bir yerde onlara ihanet olmaz mı? Keşke anne babam beni biraz sıksaydı bu kadar rahat büyümeseydim demelerini istemiyorsak biraz daha dikkat...

Bu kadar İğneden çuvaldıza doğru gelecek olursak; Anne babadan sonra din konusunda din görevlilerimize büyük sorumluluklar düşmekte. Çocuklarımıza camileri sevdirmek istiyorsak sevenleri de soğutmak istemiyorsak din görevlilerimiz çok dikkatli olmalı. Toplumda bir öğretmen gibi örnek alınacak modellerden biri olan din görevlileri davranışlarına dikkat etmeli, unutmasınlar ki çocuklarımız onları izliyor ve görüyorlar. Zaten medya üzerinde din görevlilerini kötü göstermeye çalışan birçok örnek var. Bu manada onların işleri daha zor... Hep denir ya "imam böyle yaparsa cemaat ne yapsın "diye, bu manada din görevlilerimiz kendilerini şöyle bir süzgeçten geçirsinler. Diyanet işleri Başkanlığı da bu konuda kendini zamana uygun olarak geliştirsin, hizmet içi eğitimleri ile toplumda model insan rolünde olan çalışanlarını doğru bir şekilde disipline etsin. Bunun hem kendileri hem bizler için daha hayırlı olacağı kanaatindeyiz. Bu haseple din görevlileri haftası münasebetiyle tüm din görevlilerinin haftasını kutluyor ve şükranlarımızı sunuyoruz.  

Saygılarımla.
Oyu Puanı: 36 - Ortalama: 4

Yorum Gönder Değerlendir Yazdır
Yorumlar

Bilgiler
Burda 2491 Köşe Yazısı Kayıtlı
Enfazla Bakılan: TARİMİZDEKİ KAHRAMAN KADINLAR...
Enfazla Değerlendirilen: TEKNOLOJİ VE İNSAN

Köşe Yazıları Bölgesini Gezen: 16 (0 Kayıtlı Üye 16 Ziyaretçi ve 0 Bilinmeyen Üye)
Görünen üyeler: 0


 


MKPortal M1.1.1 ©2003-2006 mkportal.it
Bu safya 1.49876 saniyede 15 sorguyla oluşturuldu