Son mesaj - Gönderen: Recep Ergin - Salı, 01 Kasım 2011 23:40
Sitemizin yeni hali www.gumushane.gen.tr/v2 adresinde test edilmektedir. Lütfen belirli aralıklarla ziyaret ederek, yaşadığınız aksaklıkları ve önerilerinizi admin@gumushane.gen.tr adresinden veya buradaki formdan bize bildirin.
Köşe Yazıları Bölgesi

Köşe Yazıları->Altan EKMEN->KALDIRIMLAR NASIL AŞINDI [ Arama ]

KALDIRIMLAR NASIL AŞINDI
Başlık KALDIRIMLAR NASIL AŞINDI
Açıklama 15 Mart 2006 tarihli Demokrat Gümüşhane Gazetesindeki yazısı
Siteye Ekleyen AdamGibi

   Yazının başlığı “kaldırımlar yürümekle aşınmaz “olacaktı ancak hemen akla ünlü o söz  gelecek (yollar yürümekle aşınmaz)ve  de yanlış anlamak için programlanmış bizleri meşgul edeceği için hemen diplomasi dili kullanarak bu başlığa can simidi gibi sarıldım.
    Erzincan'ı hepimiz biliriz. Komşu ilimiz ve dünyada şehir planlaması açısından bir şaheser. Baklava dilimlerini andıran cadde ve sokaklar; son derece geniş ve ferah bir zemin üstünde. Yollar virajsız düzgün ve bakımlı. Çiçeklendirme  ve dekoratif olgular şehri bir güzel kent haline getirmiş ki insanın içi açılıyor.1992 depreminden sonra yapılan modern bina, alışveriş mekanları, büyük süpermarketler, iş hanları.vb  binalar bir güzel kent havası vermiş.Ya kaldırımlar!
       Kaldırımlar: bir yüzü gülen bir yüzü ağlayan monoliza tablosu gibi. Bir caddenin her iki tarafında tam 3.5 metre den iki kaldırım var. Yani 3.5+3.5: 7metre evet yanlış duymadınız tam yedi metre kaldırım.10 kişi yan yana yürüyebiliyor. Yanınızda eşiniz çocuklarınız,alışveriş arabanız rahat rahat yürüyün ama yürürken taşlara bakmayın veya dikkatli bakmayın.İçiniz acır.
 İlk yapıldığı zaman dekor olsun diye üstte kalan 1 cm lik kısma  kesilmiş ve işlenmiş taş süsü verilmiş 40 çarpı 40 ebadında karolar döşenmiş. Bu  ilk yıl pırıl pırıl gözüken karolarımız bir sıcak yaz bir soğuk kış geçirdikten sonra havlu atmışlar. Tıpkı bizim hükümet konağının önündeki kırmızı pres tuğla süsü verilmiş döşeme taşları gibi, üst 1 cm lik kısım sizlere ömür.
    Altta gözüken pıtraklı yüzeyi tahmin etmişsinizdir.
    Bunda ne var demeyin. Türkiye'nin her yanında kaldırımlar bozuk. Çatlamış karolar,  alt yapı çalışmaları esnasında sökülmüş yerine monte edilirken orjinal dokusunu koruyamamış veya gelişi güzel dizilmiş parke taşları, yürürken basınca fıskiye gibi yüzünüze su sıçratmaya hazır oynak taşlar, İçiniz burkulur ve sorarsınız yahu bu kaldırımların üstünden yayalardan başka gecenin bir vaktinde ağır tonajlı arabalar mı geçiyor ki bu taşlar yükü kaldıramayıp paramparça oluveriyorlar. Yoksa en fazla 80-90 kilo gelen insan oğlunun günahları fazla olduğu için gerçekte 90kilogram gözüküp, zahirde 90 tonluk basınç mı uyguluyor.50 tonluk TIRların geçtiği asfalt yollar prıl prıl gözükürken,50 kilogramlık insan oğlunun geçtiği bu kaldırımlar nasıl böyle bu halde mah-vı perişan gözükür. Diyelim ki bir şehrimizde hal böyle iken diğer şehirler de durum neden farklı değil?
    Ahmet Haşim “bir Avrupa seyahati” adlı makalesinde avrupada ki durum ile bizdeki durumu karşılaştırıp, yıllar öncesinden soruyor..”neden bizim cadde ve sokaklar delik deşikde bu Avrupa kentlerinde cadde ve sokaklar bu kadar düzgün diye.Cevabını aslında herkes biliyor . Onlar işi bir kez yapıyorlar, geleceğe yönelik ihtimalleri (nüfus artışı, sanayileşme, v.b)göz önüne alarak uzun vadeli yatırım yapıyorlar. Bizdeki ekonomik sorunlar uzun vadeli yatırım yapmamıza engel, birkaç yıla kalmaz elektrik tellerinin yer altına alınması İçin bütün caddeler yeniden kazılacak. Hatırlarsanız bir iki sene evvel telefon tellerini yer altına almıştık. Neden ikisi bir yapılmadı derseniz demeyin yetkililer cevaplamazlar. Peki uzun vadeli yatırım yapamıyoruz da yıllara meydan okuyacak, çatlamayacak patlamayacak kaldırım taşını da yapamıyor muyuz?
Ünlü şairimiz” kaldırımlar” şiirinde “kaldırımlar, çilekeş yalnızların annesi”demişti Şimdilerde  ise “kaldırımlar, çileli yoksulluğun aynası”
    Zengin bir iş adamını oynayan ünlü komedyenlerimizden birisine soruyorlar -şehrimize yatırım yapacakmısınız?
    -Hayır ben kaldırım yapacağım diye cevaplıyor ve herkes gülüşmeye başlıyor; nedenine gelince bizde kaldırım lafı öteden beri hafife alınan bir meseledir. Oysaki şehirleri şehir yapan birinci olgu: kaldırımlardır. Örnek verelim Paris dünyada ilk adını geniş cadde ve sokakları ile duyurmuş şanzelize meydanı ile de nam yapmıştır, henüz Eyfel kulesi yokken........Ne kadar görkemli bina yaparsak yapalım onun çevre düzenlemesini yapmaz ulaşım yollarını ve kaldırımlarını göze hoş gelir şekilde düzenlemezsek, bu binalar bataklıktaki kuğu gibi görünürler Yetkililere seslenmek adettendir ama ben yetkililere seslenmeyeceğim. Bu ülkenin üniversiteleri var, bünyelerinde şehir planlamacısı, jeoloji mühendisliği , kimya mühendisliği gibi bu konuda araştırma ve inceleme yapabilecek yüzlerce akademisyen ve de binlerce öğrencileri var. Bu kuruluşları harekete geçirip hem ülke ekonomisine katkı sağlayıp, hem de Latince kelime ezberlemeden başka bir iş yaptırılmayan bu gençlerin bir işe yaradıklarını kavratalım ki kendilerine saygıları artsın.
Evet  üniversite gençliği gelin  he diyelim ve dileyelim; İLK YATIRIMINIZ KALDIRIMLAR OLSUN.

Oyu Puanı: 1 - Ortalama: 5

Yorum Gönder Değerlendir Yazdır
Yorumlar

Bilgiler
Burda 2491 Köşe Yazısı Kayıtlı
Enfazla Bakılan: TARİMİZDEKİ KAHRAMAN KADINLAR...
Enfazla Değerlendirilen: TEKNOLOJİ VE İNSAN

Köşe Yazıları Bölgesini Gezen: 10 (0 Kayıtlı Üye 10 Ziyaretçi ve 0 Bilinmeyen Üye)
Görünen üyeler: 0


 


MKPortal M1.1.1 ©2003-2006 mkportal.it
Bu safya 1.45641 saniyede 15 sorguyla oluşturuldu