Ramazan-ı Şerifteki oruç İslam’ın beş şartından birisidir. Kuran-ı Kerim bu ayda nazil olduğundan İslam âlemi için ayrı bir önem taşımaktadır.
         Ramazan ayının; insanlarda nefis terbiyesi, Cenab-ı Hakk’a karşı olan kulluk sorumluluğunun artması ve iman şuurunun artması gibi pek çok hikmetleri vardır. Bununla birlikte insanın sosyal hayatına bakan ve sağlığını ilgilendiren de pek çok hikmetli güzel yönleri de bulunmaktadır.
         Nimetlerin insanların eline geçmesine vesile olan aracı kişilere bir fiyat veriyoruz. Manavdan insanlar elma, armut, çilek, kiraz ve üzüm gibi meyveler satın alarak belli bir fiyat veriyor. Peki, acaba asıl mal sahibi olan Cenab-ı Hak, gönderdiği bunca güzel nimetlere karşı bizden ne fiyat istiyor?  Yüce Yaratıcının bizden istediği fiyatı ise üç başlık altında toplayabiliriz:
         Birincisi; Bu nimetleri yemeye başlamadan önce, Allah’tan geldiğini bilip “BİSMİLLAH” dedikten sonra yemek.
         İkincisi; Bu nimetleri yedikten sonra ona teşekkür etmek maksadıyla,  “ELHAMDULİLLAH” diyerek şükretmek.
         Üçüncüsü ise; Bu muazzam, çeşit çeşit ve mükemmel surette bize sunulan, nimetleri Cenab-ı Hakk’ın hadsiz kudret ve rahmetinden gelen hediyeler ve ikramlar olduğunu düşünmek ise fikirdir.
         Nimetlerin güzelliğini anlamamız gereken en önemli zaman dilimi şüphesiz ki Ramazan ayıdır. İnsan aç kalmadan nimetin kıymetini bilemez. Açlık, bir kuru ekmeğin bile ne kadar önemli olduğunu insana öğretir. Onun içindir ki, Ramazandaki oruç insana ne kadar zayıf, aciz ve biçare olduğunu hatırlatır.
         Zenginler ise ancak oruç sayesinde fakirlerin halinden anlayabilirler, durumlarına şükretmeyi öğrenirler, yardım duyguları kamçılanır.
         Kuran-ı Kerim’in Ramazanda nazil olması sebebiyle, bire bin oranında insanlar sevap kazanabilmektedir. Kur’an’ın bir harfinin on sevabı varsa bu Ramazanda binlere çıkmaktadır.  Leyle-i Kadir’de ise otuz bine kadar çıkmaktadır.
         Oruç deyince aklımıza sadece belli bir sürede yemek yasağı gelmemelidir. Orucun en kâmil manası, mide haricindeki göz, kulak, akıl, kalp gibi dış dünya ile alakalı organ ve duyguların da bir nevi oruç tutma hassasiyetinin olmasıdır.
         Mesela dilini yalandan, gıybetten ve kötü sözler söylemeden meneder ve onların yerine Kur’an, tesbih ve salâvatlarla geçirmeyi sağlar. Gözünü haramdan korur ve onların yerine ibret verici şeylere bakmaya ve Cenab-ı Hakk’ın müzeyyen sanatına bakıp tefekkür etmeyi insanlara hatırlatır. Kulağını kötü sesler dinleme yerine Kuran-ı Kerim gibi ulvi ve güzel sesleri dinlemeyi insanlar özellikle Ramazan ayında hatırlar ve bunları uygulamaya çalışır.
         Orucun insanın hayatına ve sağlığına baktığı cihetle hikmeti şudur ki; İnsana maddi ve manevi perhiz olanağı sağlar. Hastalıkların en büyük nedenlerinden birisi çok yemektir. Bir yıl boyunca eziyet ettiğimiz, onca yiyeceklerle doldurduğumuz midemize adeta nefes aldırmış oluruz ve dinlenmesini sağlıyoruz. Bu da bize orucun ne kadar fıtri ve lüzumlu olduğunu göstermektedir
         Ramazan-ı Şerifinizin kutlu olması dileği ile...