Son mesaj - Gönderen: Recep Ergin - Salı, 01 Kasım 2011 23:40
Sitemizin yeni hali www.gumushane.gen.tr/v2 adresinde test edilmektedir. Lütfen belirli aralıklarla ziyaret ederek, yaşadığınız aksaklıkları ve önerilerinizi admin@gumushane.gen.tr adresinden veya buradaki formdan bize bildirin.
27 Aralık 2006 tarihli Demokrat Gümüşhane Gazetesindeki yazısı
Siteye Ekleyen
AdamGibi
Bir yıl daha acısıyla ve tatlısıyla geride kalıyor...Takvim yaprakları bir bir düşerken, geçmişi teslim ediyoruz hüzünlü ve buruk bir tebessümle.... Kıbrıs oyunu petrol, YÖK ve Katsayı adaletsizliği derken geldik yılın son yazısına... 2006'da neler oldu? Neler olmadı ki diyelim günü kurtaralım hesabı malumumuz iletişim çağındayız her şey ayan beyan ortada TV kanalları boy boy ....Vizontele hayatımızda olmazsa olmazlardan artık ekmek aş su gibi vazgeçilmez parçalardan biri olarak yaşantımızdaki en büyük ortak paydalarımızdan birisi. Taraftarı ve taraftarlarıyla bir forma renkleri eksik olan televizyon programları... Gün geçmiyor ki toplumsal beklenti ve yaşantımızdaki değişimlere bir yenisi daha eklenmesin.Bu beklentileri oluşturan yönlendiren ve bizim adımıza karar veren medyanın büyük oğlu televizyonlar.... Aslında izlediğimiz TV programlarının istatistiğini yapacak olursak toplumsal profilimizi de görmüş olacağız bir yerde, boy aynamız aslında...Dizi çekimlerinde rekor sayılara ulaştık Brezilya dizilerini bile solda bıraktık, biri bitmeden diğeri, aynı yüzler farklı karakerler. Pop zıtar, mop zıtar, hop zıtar ,sabah şekerleri derken günümüzü sabah programları ve akşam programları diye ayırdığımız ve arta kalan zamanda iş güç aile ile zaman geçirdiğimiz falan filan...Gerçi bu zamanı anlamlı bir şekilde kullanmaya çalışan kanallar var olmasına var da yinede eksik kalan bazı parçalar var.Ya çok ileri ya çok geri kalıyoruz.Şöyle şekeri ne eksik ne fazla olan demli bir çay misali bir kanala ihtiyacımız da var ya temennimiz ilerde olur diye umut ediyoruz Türk toplumu ve aile yapısına uygun, hassasiyetlerini gözeten,bize hitap eden bir kanal...Her neyse biraz konumuz dışına çıkmış olsak da yüreğimizden geçenleri paylaşmış olalım istedik. Konumuza dönersek, bir zamanlar Kurtlar Vadisi ile yatıp kalkerken gençleri mafyaya, şiddete özendiriyor gerekçesi ile RTÜK, medya vb. baskılar sonucunda rafa kaldırılan yerine Türk toplumunun aslında özünde pekte tasvip etmediği fakat diğerlerini unutturacak yeni programların oluşturulması pek de geç kalmadan bir çare olarak düşünülse de günden güne toplumsal çöküşümüzü izlemek ve bunun farkında bile olmamak ne acı bir durum olsa gerek.... Burada eleştirilmesi gereken gençlerimizi ve toplumun diğer kesimini mafya,şiddet vs.'den uzaklaştıralım derken ahlaki bir çöküntü içerisine çektiğimizin farkında olmayışımız beklide komplo teorisi olarak (Derin devlet dizileri kendilerini böyle kurtarıyorlar..) kasıtlı olarak yapılan bir tutum olduğunu düşünmekten kendimizi alamamak....Her ne kadar Kurtlar Vadisi bu gün gündemde olan Sağır Oda gibi dizileri pek de tasvip etmesek de en azından senaryo boyutunda devlet ve memleket konuları hakkında düşündürdükleri açısından bir oryantal star,hop star kadar düşüncesiz olmadığı katindeyim en azından düşündürüyor öyleyse var olduğumuzu bize hissettiriyorsa var olmak vurdumduymaz , duygusuz olmaktan daha mı tehlikeli?Mafya tarzı dizileri eleştiren çevrelerin diğer ...star yarışma ve programları için tepkisiz kalmalarınki sebepler ne olabilir?Bu suskunluk kimlere yarar sağlıyor?O çevreler basında her yerde tepkilerini dile getirirken şimdi neden sessiz kalıyorlar yoksa yarın Sağır Oda dizisinde birilerine dokununca mı konuşacaklar bakalım? Senarist bu dokunma için özgür bırakılacak mı? Yoksa iş başında olay zaten taşmadan mı planlanmıştı? İstenilen düşünmeyen,eleştirmeyen ve kendini pozitif manada yenilemeyen bir toplum. Suya sabuna dokunmayan gülüp eğlenen bir toplum... Gladyatör filmini izleyenler hatırlayacaktır. Orta çağ Roma imparatorluğu döneminde halk yoksulluk ve açlıktan kıvranırken yüz yirmi gün süren adına sözde olimpiyat dedikleri şölenlerden....Aslında değişen bir şey yok taktik aynı yöntemler farklı dün arenaydı bugün çim saha ve TV'ler.Belki biraz ağır eleştiri olarak algılanabilir ama damardan aldığımız için fark edemiyoruz.Fazla söze ne hacet demek bizim hak ettiğimiz de buymuş,herkes hakkınca ve nasibince.Son yaşanan hadiselerden sonra istediğiniz anlamları yüklemede serbestsiniz.Sözün Özü: Sezar'ın hakkı Sezar'a... Yeni yılın hayırlı olması dileğiyle... Saygılarımla....
SEZAR'IN HAKKI SEZAR'A...
