Son mesaj - Gönderen: Recep Ergin - Salı, 01 Kasım 2011 23:40
Sitemizin yeni hali www.gumushane.gen.tr/v2 adresinde test edilmektedir. Lütfen belirli aralıklarla ziyaret ederek, yaşadığınız aksaklıkları ve önerilerinizi admin@gumushane.gen.tr adresinden veya buradaki formdan bize bildirin.
Köşe Yazıları Bölgesi

Köşe Yazıları->Altan EKMEN->HER YERDE OLMALI, HER ŞEHİRDE KURULMALI ! [ Arama ]

HER YERDE OLMALI, HER ŞEHİRDE KURULMALI !
Başlık HER YERDE OLMALI, HER ŞEHİRDE KURULMALI !
Açıklama 24 Ocak 2007 tarihli Demokrat Gümüşhane Gazetesindeki yazısı
Siteye Ekleyen AdamGibi
        Ülkemizde bir ara il olma sevdası vardı;nüfüsu20.000 'i geçen  her ilçenin yöneticileri Ankara'nın yollarını aşındırır, biz il olmak istiyoruz; bizi il yapın derlerdi. Bu istek öylesine güçlü telaffuz edilir, başarmış olmayı öyle arzu ederlerdi ki sanarsınız ki bütün dertlerin devası olacak! Bütün bu isteğin genel sebebi bir ilçe il olunca orada daha fazla devlet memuru gelecek, daha fazla alışveriş yapılacak hepsinden öteye bir resmi evrak için uzak bir yere gidilmeyecekti. Bunun neticesi olarak il sayımız 67 iken birkaç yıl içerisinde 81 e çıktı. Bunların Şırnak ve Batman gibi güvenlik nedeni ile il yapılanlarını saymazsanız Kırıkkale dışında il olması gereken başka bir ilçemiz yoktu. Peki, il yapılan ilçelerin fiziki çehreleri ya da ekonomik sosyal görüntüleri il e benzedi mi dersiniz? Cevabını hepimiz biliyoruz, yalnızca hükümet binalarındaki tabelalar ile haritadaki renklerin değişikliğinin dışında fazlaca bir şey değişmedi.

        Şimdilerin genel isteğine gelince bütün illerimiz hatta ilçelerimiz kendi şehirlerine üniversite kurulmasını istiyorlar.Bu isteği duyunca aklımıza şu gelmesi gerekir.Türk halkı eğitimi ve yüksek tahsili çok önemsiyor;Biliyorlar ki bir il de üniversite kurulması demek o ildeki bütün yer altı ve yer üstü kaynaklarının işlenmesinde ve işletilmesinde bilimsel gerçeklerin ışığında daha verimli daha etkin ve daha sağlıklı kullanılması anlamına gelecek;etrafta bir yığın profesör doçent doktor,asistan olacak ve bunlar  içtimai hayatın her alanına öncülük edecekler,tarımda sanayide madencilikte,turizmde,ulaştırmada velhasıl hayatın her alanında çevrenin yakın markajında olacaklar, böylelikle kalkınma hızlanacak ve üretimiz artacak !!! Aslında işin aslı hiçte öyle değil! Herkes üniversite istiyor; isteyen herkes laf açılır açılmaz şöyle diyor"bir üniversite demek şu kadar öğrenci demek,bunlar yiyecekler içecekler alışveriş yapacaklar, dolmuşa binecekler vesaire yani tüccar mantığı......Etraftaki esnafın böyle düşünmesi çok doğaldır onların bu beklentisine saygı duymak gerekir.Peki bir doktor yada bir mühendis yada bir öğretmenin üniversite beklentisinde neden ilmi bir sözcük dahi yer almazda onlarda "olsun efendim gelir yer içerler ekonomiye şu kadar kar bırakırlar" diyebiliyorlar.Buna hayret edilir!. Biz Kürtün'e kurulacak Su Ürünleri Yüksekokulunu yada Şiran'a kurulacak Tarım Yüksekokulunu sadece öğrenciler gelecek ve yiyip içtikleri için ekonomi canlanacak şeklinde  değerlendirirsek ,bu öğrencilerde gelince yeme içme dışında hiçbir iş yapmamış olsalar haksız sayılırlar mı?Efendim gelsinler yer içerler.....Böyle bir isteğin kazancı ne olsa gerek ?Bakın efendim bir öğrenci yılda  1 milyar yese 500 öğrenci yılda 500 milyar eder bu rakam azmıdır? Mantığa bakın efendiler, şöyle düşünen hiç yok. Kürtüne kurulan Su Ürünleri Yüksekokulu sayesinde balıkçılık gelişip halkın ekonomik gelir kaynaklarından birisi olacak, bu işi halk üniversite sayesinde öğrenecek ve balıkçılıktan bir yılda en az 2 milyon YTL gelir sağlanabilecek. Böyle derseniz destekçi bulamazsınız. Deyin ki gelecekler yiyip içecekler böylece kalkınacağız ,sizi hemen desteklerler !!!

        Üniversitelerimizden beklentilerimize gelince.. Ekonomiye katkı sağlıyorlar; daha ne yapsınlar; siz ne beklentisi içerisinde idinizde onlar size cevap vermediler? Mesela onlardan madenlerimizi araştırın, bir icat yapın, ilmi eserler verin mi dediniz de yapmadılar. Hiç sordunuz mu şu eczanelerdeki raflarda yer alan ilaçlardan kaç tanesi bize aittir diye. Bizim üniversitelerimiz hala bir otomobil üzerinde bile neden çalışmaz diye siz hiç sordunuz mu? Bir liseye senede en az on kez yirmi kez sorduğunuz şu "bu yıl üniversiteyi kaç kişi kazandı" sorusunun bir benzerini üniversiteye hiç soran oldu mu? Siz bu yıl  kaç tane ilmi araştırma yaptınız; hiç patent başvurunuz oldu mu? Sizde hiç mi dahi bir çocuk yok diye soran oldu mu? Olmaz efendim olamaz çünkü biz üniversite isterken ne düşünmüştük? "gelecekler yiyip içecekler" Yani il olmayı istediğimiz mantıkla üniversite istiyoruz.

        Daha fazla nüfus istiyoruz,daha fazla tüketen insan asıl istediğimiz....
        1930 yılına kadar ülkemizde yalnızca İstanbul Üniversitesi vardı. İstanbul Darülfünunu denen bu üniversitemize 19331946 yıllarında 2 üniversite daha eklenerek sayı üçe çıktı.
        1973 yılında yeni kurulan 6 üniversite ile birlikte sayı 9 oldu.
        1978 yılında 10 yeni üniversite daha kurulunca sayı aniden 19 a yükseldi
        1982 yılında 10 yeni üniversite daha kurulunca üniversite sayısı 29 oldu.
        1982- ile 2006 yılları arasında ise üniversite sayısı tam olarak 73 ü devlet üniversitesi 25 vakıf üniversitesi olmak üzere tam 98 üniversitemiz oldu. Buna paralel olarak 603 fakülte 182 yüksekokul ve 486 adet meslek yüksekokulumuz var. 82 000 öğretim görevlimizin çalıştığı üniversitelerimizde 2300000 öğrenci eğitim görmektedir. Bu sayılar nicelik olarak insana huzur veriyor. 98 üniversitemiz olması ne güzel. Daha da artmasında hiçbir sakınca olmadığı gibi sonsuz fayda görmekteyiz. Zira her üniversite sınavına giren 100 öğrencinin ancak 20 tanesi bir fakülte veya yüksek okula yerleşebiliyor. Yani beşte bir..! Her ilin bir üniversitesi olması elbette ki sınırsız imkânları doğurur, ancak üniversiteyi neden kurduğumuzu ve neden istediğimizi bilirsek.
        Geçtiğimiz yıl dünyada en iyi 500 üniversite içerisinde hiçbir üniversitemizin olmayışının sebepleri araştırılınca bunun sebebi olarak, bizim üniversite sözcüğünün içerisini dolduramadığımız ve onu ekmek üreten değil, yiyen içen bir tüketim aracı olarak görmemizden kaynaklandığı görülecektir.
        Ülkemizde artık her şey değişiyor; değişimin öncüsü olması gereken üniversitelerin değişimden nasibini almaması düşünülebilir mi? Onlarda değişecekler, halkın gülen yüzü, düşünen aklı, üreten eli ve uzak yarınlara umutla bakan ışıklı gözleri olacaklardır.
        Yusuf Sadık hocamın geçtiğimiz hafta ki yazısını büyük bir keyifle okudum. Eline yüreğine sağlık olsun. O son beşlik ne güzel uymuş. Bu yurt karış karış işlenecek elbet. Ben hiç mutsuz değilim.
Oyu Puanı: 2 - Ortalama:

Yorum Gönder Değerlendir Yazdır
Yorumlar
siranli_serkan
29 Ock 2007
evet altan hocam eğitimim bam teline dokunmuşsunuz.şu an benim okuduğum şehirde o bilinçsizlik içinde hep esnafın ne kadar para kazanacağına bakılıyor.bir bilimselliğindne projesinden faydalanan yok.

Bilgiler
Burda 2491 Köşe Yazısı Kayıtlı
Enfazla Bakılan: TARİMİZDEKİ KAHRAMAN KADINLAR...
Enfazla Değerlendirilen: TEKNOLOJİ VE İNSAN

Köşe Yazıları Bölgesini Gezen: 10 (0 Kayıtlı Üye 10 Ziyaretçi ve 0 Bilinmeyen Üye)
Görünen üyeler: 0


 


MKPortal M1.1.1 ©2003-2006 mkportal.it
Bu safya 0.86303 saniyede 15 sorguyla oluşturuldu