Son mesaj - Gönderen: Recep Ergin - Salı, 01 Kasım 2011 23:40
Sitemizin yeni hali www.gumushane.gen.tr/v2 adresinde test edilmektedir. Lütfen belirli aralıklarla ziyaret ederek, yaşadığınız aksaklıkları ve önerilerinizi admin@gumushane.gen.tr adresinden veya buradaki formdan bize bildirin.
Hayatımın hiçbir döneminde ırkları kan üzerinden tanımlamadım. Bundan sonra da tanımlayamam. Benim için milli kimlikleri oluşturan temel aidiyetler arasında "kan" bağı en güçsüz olanıdır. Dil, Din, Ortak tarih vb. aidiyetlerin kimliği oluşturan temel dinamikler olduğuna inanıyorum. Kimlik kendini inşa ederken "öteki", kendisi gibi olmayan üzerinde hareket eder. Mesela Türkler Amerikalı'ya göre Asyalı ve kısmen Avrupalıdır, Hıristiyan'a göre Müslümandır, Fransız'a göre Türk'tür, Batılı'ya göre Doğuludur. Kimlikleri oluşturan temel aidiyetlerin önem sıralaması yaşanan hadiselere göre değişir. Mesela oryantalizm çalışmaları yapan "Batılı/efendi/beyaz ırk"ın kendini inşa etmek için ötekileştirdiği ‘doğulu" olma aidiyeti Batı karşısında savunmasız kaldığımız her anda depreşir. Kimliğimizi oluşturan birçok aidiyetten biri olan "Doğulu olma" aidiyeti ön plana çıkar. Mesela Batılıya karşı farklı dinden olmasına karşın Japonlar, Koreliler daha sempatiktir bizim için. Ama bu kimliğimizin bundan ibaret olduğu anlamına gelmez. Bir Hıristiyan vurgusu karşısında hemen Müslümanlaşırız. İran ve Irak'la yıllardan beri olumsuz ilişkiler içerisinde olmamıza rağmen Hıristiyan Amerika onları tehdit etmeye başlayınca İran ve Irak'ı savunmaya geçeriz. Eğer herhangi bir yabancı dil'in baskısı altında kalırsak o güne kadar önemsemediğiz halde Türkçe konuştuğumuz aklımıza gelir. Eğer birileri Ermeniliğine, Rumluğuna, Gürcülüğüne, Çerkezliğine veya Kürtlüğüne vurgu yaparsa bir anda Türkleşirsiniz. "Kentli" dayatması karşısında "Köylüleşirsiniz. Bu tavır sosyolojik ve psikolojik anlamda "normal" olduğunuzun bir göstergesidir. "Öteki" üzerinden kimlik inşa etmek doğal bir süreçtir.
Sömürge Aydını Olmak ya da "Efendi"ye Ram Olmak
Bir de normal olmayan insanlar vardır. Onlar sürekli "efendi" yanındadır. Onların kimliği yoktur. Batılı/doğulu ikileminde güçlü olan Batılı'dan yanadır. O Müslümanlara karşı Hıristiyan, Türklere karşı Ermeni/Rum oluverir birden. Güçlü ve ikbal vadeden kimlik hangisiyse kısa zamanda onu sahiplenir ve kendini onunla tanımlar. Edward Said bu tiplere "sömürge aydını" der. Mesela Ahmet Hakan bunlardan biridir. Bu tanıma uymayan tek tarafı aydınlığıdır. O her şeydir ama magazin haberlerini aratmayacak yazıları ile aydın olmaktan çok uzaktır. Yazdığı kitaplarda okumaya değer birkaç cümle bulmak imkânsız gibidir. Nerde ikbal Hakan ordadır. Mesela Hülya Avşar ve Gülben Ergen'den hiçbir farkı yoktur. Birilerine sataşarak gündemde kalmaya çalışır. Çünkü başka türlü okunmaya değer bir adam değildir. Sahip olduğu lüksü ve mevkii korumak adına her şeyi yapabilir. Ne söylemek istediğimi tam olarak anlamak istiyorsanız ve lüzumsuz işlere harcanacak biraz zamanınız varsa birkaç köşe yazısını okumanız yeterlidir.
Kıssadan Hisse
Atatürk üniversitesinde görev yapan bir hocamız sürekli görüştükleri bir yabancı profesörden e-mail alır. Profesör, "Hocam biz Türkiye'de çoğunlukla Türklerin yaşadığını zannederdik ama meğer ne kadar Ermeni varmış da haberimiz yokmuş" diye yazmış. Hoca haksız da değil. Etnik kökenini farklı şekillerde tanımlayanların verdiği rakamlar üst üste konulunca Türkiye'de Türklerin sayısı eksiye düşüyor.
Sonsöz:
Bu ülkede Kürt olun, Ermeni olun, Gürcü olun, Çerkez olun ama siz siz olun Türk olmayın. Bitmedi. Hıristiyan olun, Musevi olun, ama Müslüman olmayın. İkinci sınıf vatandaş muamelesi görmek istemiyor ve bu ülkede yaşanan bütün olumsuzlukların bir anda sorumlusu olmak istemiyorsanız her şey olun ama Türk ve Müslüman olmayın.
Ermenileri soykırıma tabi tuttuk, Kürtleri kestik, Gayr-ı Müslimlere varlık vergisi koyduk servetlerini talan ettik, yetmedi tecavüz ettik, Erzurum'un zemherisinde dondurduk deyin ama biz bunları yapmadık, bunlar uydurmadır, iftiradır demeyin. Azmettirici olursunuz.
.jpg)
HAFAZAN-ALLAH NE TÜRKÜM NE MÜSLÜMAN
