Son mesaj - Gönderen: Recep Ergin - Salı, 01 Kasım 2011 23:40
Sitemizin yeni hali www.gumushane.gen.tr/v2 adresinde test edilmektedir. Lütfen belirli aralıklarla ziyaret ederek, yaşadığınız aksaklıkları ve önerilerinizi admin@gumushane.gen.tr adresinden veya buradaki formdan bize bildirin.
Köşe Yazıları Bölgesi

Köşe Yazıları->Yılmaz GARİP->NELER OLUYOR BİZE [ Arama ]

NELER OLUYOR BİZE
Başlık NELER OLUYOR BİZE
Açıklama 25 Nisan 2007 tarihli Demokrat Gümüşhane Gazetesindeki yazısı
Siteye Ekleyen AdamGibi
       Henüz teknoloji bu kadar ilerlememişti, ozon tabakası henüz delinmemişti, küresel ısınmanın adı konulmamıştı daha.

       Kimyasal atıklar bu kadar değildi, su bu kadar kıt değildi, içtiğimiz sular kirlenmemişti henüz.

       Ayağımızda yoktu ayakkabımız, toprağa basıyorduk yalın ayak, o zaman hastalıklar bu kadar korkunç değildi, insanlar çabuk hastalanmıyordu. Yediklerimize, içtiklerimize, giyindiklerimize ve kullandıklarımıza sentetik, hormon, kimyasal boyalar karışmamıştı henüz. İnsanlar gülüyordu, hastalara çıkışan, onları azarlayan hekimler, hemşireler, hastabakıcılar yoktu, bu kadar ilaç çeşidi de yoktu ama hastalar güler yüzle moral buluyor ve iyileşebiliyorlardı. Tebessümlere bu kadar muhtaç değildi insanlar.

       Kimse  birbirini kandırmıyordu, ahlak bu derece dejenerasyona uğramamıştı. Dürüstlüğün kol gezdiği yerde sahtekarlık boy gösteremezdi zaten. İnsanlar sözüne sadıktı,  borcuna sadıktı. İnsanlarda sevgi vardı, merhamet vardı. Suç işlemek hiç bu kadar kolay değildi. İnsanlarda vicdan vardı, Allah korkusu vardı. Başkasının canına kıymak şöyle dursun, kendi canına kıymaktan, dünyada ve ahirette felakete sürüklenmekten korkardı.

       İnsanlar ziraati ehlinden öğrenirdi, ehil geçinenler köylüden öğrenmezdi.

       İnsanlar dinini ehlinden öğrenirdi, na ehiller bu kadar çok değildi, Molla Kasımlar bu kadar çoğalmamıştı. Cehalet bu kadar yaygınlaşmamışken insanlar kitap okurdu, çalışmadan para kazanmayı ar bilirlerdi. Verdikleri emeği bilir, sonra karşılık beklerlerdi.

       Sevdim mi adam gibi, karşılıksız severlerdi.

       Alın teri bu kadar ucuz değildi. Hiç bu kadar dinlenmeye alışık değildi insanlar. Senenin yarısını tatil olarak geçirmezlerdi. Yatan aslandansa gezen tilki yeğdir derlerdi. Ele geçenle yetinir, helalden kazandığına şükrederdi. Kimseye muhtaç olmamak için çalışır, karşılığını yaratandan beklerdi. Bereket vardı. Bolluk vardı.Tamah yoktu. Küçücük şeylerle mutlu olmayı biliyordu insanlar. Teknolojinin adı ihracaattı, insanlığın adı da ihracaattı, akıl denen şey hiçbir zaman bu kadar ithal olmamıştı.

       Vatan sevgisi imandandır deyip, vatanına ve imanına göz dikenlere karşı yıkılmaz çelik bir duvar gibi olur, yeri geldiğinde arslanlar gibi kükrerdi. Severek can verir de vermezdi bir karış toprağını asla. Vatanına, milletine, dinine ve bayrağına sahip çıkar, yabanın kurduna, çakalına metelik vermezdi. Elin Fransızına başörtüsünü elletmezdi.

       Amirine itaat, memuruna sevgi ve hoşgörü vardı. Düşene destek olunurdu, tekme vurulmazdı. Karşılıksız iyilikler at koşturuyordu, insanlar iyilik yapmakta yarış ediyorlardı. Yardımseverlik, dayanışma, yerini, henüz birbirimizin kuyusunu kazmaya bırakmamıştı.      Henüz. işsizler ordusu yoktu. Herkes kendine, faydalı bir meşguliyet buluyordu, üretiyordu. Kahvehaneler, cafeler bu kadar çok değildi.Kıraathaneler vardı, faydalı kitaplar okunuyor ve sohbet ediliyordu. İnsanlar kıymetli zamanı acımasızca katletmiyordu.

       Ticaret bu kadar acımasız değildi, esnaf bu kadar acımasız değildi, komşusu aç iken tok yatılamazdı. Hiç kimse malını bu kadar methetmezdi. Çok söz yalansız olmaz derlerdi. Kara kutu yoktu o zamanlar, çok bilmişler de yoktu, insanlar utanmayı biliyordu, Dekoltenin kışkırtıcılığını evinin yatak odasında sergilerken gecenin haya perdesi üstünü örtüyordu, hayasızlık, ahlaksızlık ve fuhuş bu kadar yaygınlaşmamışken.

       Esrarkeşler, eroinmanlar, tinerciler yoktu. Kapkaççılık henüz bilinmiyorken insanlar kapısını kilitlemezdi. Kaçakçılık yoktu. Yabancı malına rağbet yoktu yerli malı dururken.   "Yerli malı yurdun malı, her Türk onu kullanmalı" derlerdi.

       İnsanlar bu kadar gergin ve bir o kadar mutsuz değildi. Cimrilik, kıskançlık ve birbirini çekememezlik yoktu. Yüzünü, gözünü bu kadar boyamak, sağını, solunu bu kadar gerdirmek yoktu. Başını örtmenin adı gericilik olmamıştı henüz. İnsanlar yemek için değil, yaşamak için yerlerdi. Parayı gönlüne değil, kesesine (cüzdanına) koyarlardı.
Oyu Puanı: 38 - Ortalama: 5

Yorum Gönder Değerlendir Yazdır
Yorumlar

Bilgiler
Burda 2491 Köşe Yazısı Kayıtlı
Enfazla Bakılan: TARİMİZDEKİ KAHRAMAN KADINLAR...
Enfazla Değerlendirilen: TEKNOLOJİ VE İNSAN

Köşe Yazıları Bölgesini Gezen: 0 (0 Kayıtlı Üye 0 Ziyaretçi ve 0 Bilinmeyen Üye)
Görünen üyeler: 0


 


MKPortal M1.1.1 ©2003-2006 mkportal.it
Bu safya 2.57412 saniyede 15 sorguyla oluşturuldu