Son mesaj - Gönderen: Recep Ergin - Salı, 01 Kasım 2011 23:40
Sitemizin yeni hali www.gumushane.gen.tr/v2 adresinde test edilmektedir. Lütfen belirli aralıklarla ziyaret ederek, yaşadığınız aksaklıkları ve önerilerinizi admin@gumushane.gen.tr adresinden veya buradaki formdan bize bildirin.
23 Mayıs 2007 tarihli Demokrat Gümüşhane Gazetesindeki yazısı
Siteye Ekleyen
AdamGibi
AHİLİK TEŞKİLATI VE SOSYAL DEVLET…
İnsan olmanın onuru dini, dili, ırkı, cinsiyeti ne olursa olsun yaşadığı toplum içerisinde bulunduğu insanlara yardım edebilmek ve toplumsal barışı sağlamak için mücadele etmektir… Sayın Turan TUĞLU 27 Mayıs 2005 tarihli Kuşakkaya Gazetesinde çok güzel bir tespitte bulunarak İnsanı insan olmayan canlılardan ayıran en büyük özelliğini vurgularken insanın bir amacı olduğundan ve meslek seçerken de bu mesleği yaşadığı topluma ve ülkeye hizmet etmek için seçmiş olması gerektiğinden bahsetmektedir…
13.yy'da Anadolu da oluşan ve Osmanlı içinde büyüyüp yeşeren Ahilik teşkilatı günümüzde o günlere nazaran yıpranmış olsa da hali hazırda mevcudatını devam ettirmesi yok olmasından çok daha iyi olduğu katidir. Bu gün sivil toplum kuruluşları dediğimiz sosyal ve kültürel açılımlar toplumsal hizmetlerin verilmesinde tabir yerindeyse çapları küçük gelmekte veya çaplarını göstermemekte kaçak güreş hesabı asli vazife olarak yükü Sosyal Devlet anlayış içerisinde devlete yüklemiş durumdalar. (Bir yerde bu gün ki modern anlamında Sivil Toplum Kuruluşları geçmişe nazaran görevden ve de hizmetten kaçan sorumluluğu kendisinde değil devlette gören bir anlayışa sürüklenme eğilimindedirler. Temennimiz en kısa zamanda Bu Ahilik ruhunun eski zamanlardaki coşkusunu ve idrakini tekrar kazanmasıdır.)
BU YÖNETMELİĞİ DUYDUNUZ MU?
Devlet sosyal devlet anlayışını sağlamak için her geçen gün değişiklikler, yenilikler yaparak sosyal refahı yükseltme yönünde çaba sarfetmektedir. Belki haberimiz olmuştur veya olmamıştır biz kamu vicdanı olarak kendimize bunu bir sorumluluk adledip 30.07.2006 tarihinde Resmi Gazete de 26244 sayı ile yayınlanan “Bakıma Muhtaç, Özürlülerin Tespiti ve Bakım Hizmeti Esaslarının Belirlenmesine İlişkin Yönetmelik”'ten bahsedeceğim…
Bu yönetmeliğe göre Devlet toplum içerisinde yardıma muhtaç olanların bakımı ve rehabilite edilmesine yönelik olarak devlet eliyle yapılması gerekenleri belirlemiş, bir karara bağlamıştır.
Yönetmeliğe yukarıda belirttiğim resmi gazetedeki sayı numarası ile internetten ulaşabilirsiniz. Tamamını burada veremeyeceğiz ama önemli gördüğüm noktaları özetle sizinle paylaşacak olursak:
“Sosyal güvenlik kurumlarına tabi olmayan, bakıma muhtaç özürlülerden ailesini kaybetmiş olanlar ile ailesi ekonomik veya sosyal yoksunluk içinde bulunan bakıma muhtaç özürlüleri, bu özürlülere verilecek bakım hizmetlerini, hizmetlerin ücretlendirilmesini ve ücretlerin ödenmesini kapsar.
Bu Yönetmeliğin uygulanmasında, özürlülük sınıflandırmasına göre ağır özürlü olduğu belgelendirilenlerden, günlük hayatın alışılmış, tekrar eden gereklerini önemli ölçüde yerine getirememesi nedeniyle hayatını başkasının yardımı ve bakımı olmadan devam ettiremeyecek derecede düşkün olan kişilerden, sosyal güvenlik kurumlarına tabi olmayan; ailesini kaybetmiş olanlar ile ailesi ekonomik veya sosyal yoksunluk içerisinde bulunanları ifade etmektedir.
Sosyal inceleme raporunun hazırlanması sürecinde, özürlünün veya ailesinin; Kendi aylık gelirinin veya ailesinin toplam aylık gelirinin aile ferdi sayısına bölünmesi neticesinde özürlüye düşen payın bir aylık net asgari ücretin üçte ikisinin altında olması hâlinde ekonomik yoksunluk, Yaşanılan çevresi ile sosyal bağlarının zayıf olması, ihmal ve istismar edilmesi, eğitim ve sağlık gibi hizmetlere ulaşamaması hâllerinde sosyal yoksunluk, içinde olduğu kabul edilir.)
Mülki amirler, sağlık kuruluşları, köy muhtarları, genel kolluk kuvvetleri ve belediye zabıta memurları, çevrelerinde bulunan bakıma muhtaç özürlüleri bakım hizmetlerinden yararlandırılması amacıyla il/ilçe müdürlüklerine bildirebilirler. Ayrıca, diğer kamu kurum ve kuruluşları, vatandaşlar, özürlülerin kendileri veya akrabaları da bildirimde bulunabilirler.
Bakım hizmetleri, bakıma muhtaç özürlünün bakımına yönelik olarak kişisel bakım hizmetlerini ve psiko-sosyal destek hizmetlerini kapsar. Bakıma muhtaç özürlünün veya ailesinin talep etmesi ve özel bakım merkezinin kabul etmesi hâlinde, bakım hizmeti Genel Müdürlüğün izni ile açılmış olan özel bakım merkezlerinden alınabilir. Bu durumda bakıma muhtaç özürlülere sunulan bakım hizmeti karşılığında, bakım ücreti merkeze il müdürlüğü tarafından aylık olarak ödenir.
Bakıma muhtaç özürlünün veya ailesinin talep etmesi hâlinde, bakım hizmeti Genel Müdürlüğün denetim ve rehberliğinde bakıma muhtaç özürlünün akrabaları veya bakıcı personel tarafından bakıma muhtaç özürlünün ikametgâhında verilebilir. Bu durumda bakıma muhtaç özürlülere sunulan bakım hizmeti karşılığında, bakım ücreti bakıma muhtaç özürlünün akrabalarına veya bakıcı personeli istihdam eden özel bakım merkezine il müdürlüğü tarafından aylık olarak ödenir.”
Hakkımızı bilmediğimiz gibi hakkımızı nasıl aramamız gerektiğini de bilmedikçe ve aramadıkça da hakkımız olanın bize iadesinin zor olacağı bir gerçektir. Hak haklı olanındır ilkesinin geçerliliği ancak bunun ispatı yapıldığında mümkün olacağına göre hakkın oluşmasındaki kriterleri de unutmayalım…
BUNLARI BİLİYOR MUYDUNUZ?
