Son mesaj - Gönderen: Recep Ergin - Salı, 01 Kasım 2011 23:40
Sitemizin yeni hali www.gumushane.gen.tr/v2 adresinde test edilmektedir. Lütfen belirli aralıklarla ziyaret ederek, yaşadığınız aksaklıkları ve önerilerinizi admin@gumushane.gen.tr adresinden veya buradaki formdan bize bildirin.
09 Temmuz 2007 tarihli Kuşakkaya Gazetesindeki yazısı
Mail
kusakkayagazetesi@yahoo.com
Siteye Ekleyen
AdamGibi
Bazı konular istismara çok elverişli. Bunlardan biri de halk, ülkemizin vatandaşları.
Tepeden tabana kadar çeşitli kademelerde görev yapmış siyaset adamı konuşuyor "Halka güvenmiyor musunuz ?" , "Milletvekilini halk seçiyor da, cumhurbaşkanını niye halk seçmesin ?"
Atatürk de ulusal kurtuluş savaşına başlarken "ULUS" dedi, "HALK" dedi "VATANDAŞ" dedi. Dediklerine dayandı ve gücünü onlardan aldı. Ama, o Atatürk'tü. Ulusu da, halkı da, vatandaşı da o yönlendirdi ve doğru yönlendirdi.
Ne yazık ki, bugün halk kendi iradesini, hiçbir etki altında kalmadan doğru ve isabetli bir biçimde kullanabilecek bilinç düzeyline erişemedi.
Yirmi birinci yüzyılda bile Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerimizde on binlerce vatandaşa hükmeden ağalar var, aşiretler var. O on binlerce vatandaşın hangisi, ağanın emrinin dışında kendi hür iradesiyle oyunu kullanabiliyor?
Resmi rakamlar kimseyi yanıltmasın. Özellikle kırsal kesimlerde okuma-yazma bilen kadınlarımızın sayısı oldukça düşük.
Hem sonra okuma-yazma bilmek neyi değiştiriyor?
Okuma-yazma bilenleri bir kenarda tutun, sınırlı bir eğitimden geçen insanların yüzde kaçı, ulusun kaderiyle doğrudan ilgili konularda, isabetli bir karar verecek düzeyde?
1982 anayasası halk oylamasına sunuldu. Anayasaya "EVET" ya da "HAYIR" diyenlerin acaba yüzde biri, olumlu ya da olumsuz yönde oy verdikleri anayasa metnini okudular mı?
Yüzde doksan iki oranda onayladıkları anayasa ile birlikte Devlet Başkanının da seçilmiş olacağını kaç kişi biliyordu?
Bu soruları çoğaltabiliriz
Cumhurbaşkanını halkın seçtiği ülkelerin Devlet yönetimi ile ilgili sistemleri farklı. Fransa' da yarı başkanlık sistemi var. ABD'de Başkanlar tam yetki ile donatılmış durumda. Biz de böyle bir durum yok.
Halkın seçtiği cumhurbaşkanları ile yürütme organı olan siyasi iktidarlar arasında sürtüşmeler kaçınılmaz olabilir. Cumhurbaşkanları yasamaya da (Parlamentoya) , yürütmeye de (Hükümet) dayatabilir.
"Yetkileri sınırlı, neyi dayatacak ?" diyebilirsiniz. O zaman yetkileri olmayan Devlet Başkanını halka niye seçtiriyorsunuz?
Siyasi eğilimleri farklı aileler biliyoruz. Ailedeki birlik, düzenlik bozulmasın diye, v arlık, hâkimiyet hangisinde ise, oyunu diğerinin hatırına kullanma gereğini duyuyorlar.
1999 seçimlerinden hemen sonra ilk kez milletvekilliğine seçilen komşu illerimizden iki milletvekili ile karşılıklı konuşmak için haber 29 radyoya davet etmişlerdi beni. Gittim. "Milli iradenin noksansız olarak parlamentoya yansıdığına inanıyor musunuz? diye bir soru yönelttim. Hoşlarına gitmedi bu soru.
Bugün cumhurbaşkanını halka seçtirmek isteyenler, bunun için halk oylamasına gidilmesi gerekliliğini savunanlar gibi o iki milletvekili de halka güvenmekten, her şeyin en doğrusunu halkın belirleyeceğinden söz ettiler.
Yarım yüz yılı aşkın süreden bu yana parlamentoları ve hükümetleri oluşturan milletvekillerini ve Başbakanları ve Bakanları bu halk seçmişti. Bu yüzden bugün ulusal gelirin yüzde doksanını nüfusun yüzde onu paylaşırken, yüzde onluk bir geliri de nüfusun yüzde doksanı paylaşıyor.
Halkın bilinç düzelini yükseltin, oyunu namus bilerek hür iradesiyle kullanabilecek bir konuma getirin, yalnız cumhurbaşkanını değil, Başbakanını da, Batanlarını da, savcılarını, yargıçlarına da, valilerini de, Kuvvet Komutanlarını da o halka seçtirelim.
CUMHURBAŞKANINI HALK MI SEÇSİN, MECLİS Mİ?
