Son mesaj - Gönderen: Recep Ergin - Salı, 01 Kasım 2011 23:40
Sitemizin yeni hali www.gumushane.gen.tr/v2 adresinde test edilmektedir. Lütfen belirli aralıklarla ziyaret ederek, yaşadığınız aksaklıkları ve önerilerinizi admin@gumushane.gen.tr adresinden veya buradaki formdan bize bildirin.
Köşe Yazıları Bölgesi

Köşe Yazıları->İsmail HAYAL->EY YÂR [ Arama ]

EY YÂR
Başlık EY YÂR
Açıklama -
Siteye Ekleyen AdamGibi
Bir gül goncasını öpsem Sen diye
Menzilim pek uzak yaklaş der misin?

İsmail HAYAL

        Ey yâr! Beni bana bıraktığın o günden beri tenha yüreğime sakladım en gizil sevdalarımı. Ve bir gün en güzel elbiselerimi kuşanarak çıkacağım huzuruna. Uzaklarda ötelerin ötesi var hayalimde. Elimi uzatıyorum tutacakmış gibi tutamadığım. Hem çok yakın ve hem de çok çok uzak. Sanki dersin Kaf dağının ardında. Ne varacak takatim, nede vuslatını tahayyül edecek mecalim var. Marazi bir beden var bende pişmanlıkları ile güz yağmurlarında yıkanmış. Gözyaşları var akmaya hazır bir küçücük el bekliyor tetiğine basılacak. O silah ve tetik Sen'in elinde. O tetiği çeker misin?

        Ey yâr! "Yangından önce haber ver, yağmurlarımı göndereyim imdadına" sözlerinden alıyorum cesaretimi. İbrahim narına gagasında bir damla su taşıyan serçeye ne kadar imreniyorum bir bilsen. Yangın var en kor halinde yüreğimin en sapa yerinde. İbrahim gibi narlara atılmak için bekliyorum mancınık başında. Ateşle bir imtihanım var benimde. İbrahim aşkına benimde ellerimden tutar mısın, ulaştırır mısın Cudi Dağı'nın serin iklimlerine? Bir başka baharın koynunda beni de kabul eder misin?


        Ey yâr! Ashab-ı Kehf gibi kaç yüzyıl uykudaymışım gibi geliyor bana. Mühürlenmiş kalbimi açmaya ne bir gayretim nede küçücük bir cesaretim var. Kıtmir misali kapında kabul görmek ne büyük lütuf. Yığın yığın günahlarımla pişmanlıklarımın sentezi var yüreğimde. Ayaklarımı bağlamış prangalar, ellerim kelepçede, kalbim yalancı sevdaların baharların istilasında. Beni kurtarmaya ne dersin? Sevdanı bana da lütfeder misin?


        Ey yâr! Beni benden iyi bilen Sen olduğuna göre bendeki hali hiçbir kalemin yazmayacağını da bilirsin. Kanım hokkadaki mürekkebe benziyor. Bir öteler ötesi el tarafından yazılmayı bekliyor. Kalem Sen'de, kâğıt Sen'de. Yazan da Sen, çizen de sen. Göremediğim ufukları yakın, çözemediğim en girift bilmeceleri kolay, anlayamadığım ve anlatamadığım  hissiyatıma tercüman olur musun?        

       
Ve ey Yâr! Tek Yâr Sen'i bildim ve Sen'i gördüm yarattığın her zerrenin ahenginde. Başım döndü, dilim dolaştı, dizlerimin bağı çözüldü. Ve sana doğru kıvrıl kıvrıl akmaya başladı mecnun misali yüreğim. Hira'da örümcek dantelasında aradım Habibinin izlerini, mağaranın her bir köşesinde O'nun kokusunu duyma ümidiyle yandım kavruldum. Çöllere düştüm, dağ başlarını mekan tuttum. Çöldeki kum tanesinin içinde, yunus karnında, İbrahim narında, Eyyüp'ün sabrında köşe bucak aradığım hep ama hep Sen'sin. Perdeleri bertaraf eder misin?

        Ey Yâr! Üzerimize rahmet olarak döşediğin semanın en kör noktasında, zemherinin işareti kar taneciğinin harikulade deseninde, çöldeki kum taneciğinin moleküllerinde, hazan yaprağının esrarengiz motifinde, yarattığın her bir zerrede, akıttığın katrede, estirdiğin yelde, gösterdiğin yerde ben hep Sen'i aradım, Sen'i sordum, Sen'i duydum gecenin en zifirisinde, Sen'i okudum tabiatın her bir sahifesinde. Her şeyi ayan beyan eder misin?


        Ey yâr! Silme sakın beni af defterinden ve ayırma sakın ilgini üzerimden. Zamanı çekiyorum tesbih misali yüreğimden. İçimi kesik kesik bir buğusu kaplıyor ötelerin. Boşluklara düştü ümitlerim ve el etek çekti zaman ve mekandan hayallerim. Bedduaları bir bir çıkardım lügatimden. Dua tek tesellim ve tek silahım oldu ümit misali. Bu yüzden cesaretim. Bu yüzden deliliğim. Bu deli cesaretimi hoş görür müsün?


        Ey yâr! Hazan yaprağı misali dökülüyorum bir yârin gönül dalından. Zemherileri kilitledim mazi denen sandığıma. Ve ellerimi uzatıyorum en deli çağında sana. Baharları tutmak üzereyim şimdi gül goncası niyetine. Yaprak yaprak uzağındayım. Rüyamda başımdan aşağı sahuraların çisil çisil yağdığını görmekteyim. Ve bir hoş seda duyuyorum karanlıkların ardında. Tut diyorsun, tut ellerimi ve korkma.  Ve ben bir viraneyim, harabeyim tut çıkar kollarımdan ey yâr. Tutar mısın?


        Ey Yâr! Tıpkı masallardaki gibi. Az ve uz gittim ve birde ardıma baktığımda pek az, bir arpa boyu yol gitmişim. Yolum uzun ve meşakkatli. Gulyabaniler çıkıyor her köşe başından. Neonları kamaştırıyor gözlerimi yalancı bahar misali. Sular yanıyor ateşimde, gölgeme kör bıçaklarını saplıyor fahişe eller. Ve yaram kanıyor ey Yâr. İlacım Sen'sin, Lokman'ım Sen'sin. Yusuf misali kuyulardayım beklediğim kervan Sen'sin. Şirin Sen'sin, Leyla Sen'sin, Aslı Sen'sin. Göz açıp kapadığımda gördüğüm hep ama hep Sen'sin. El verir misin?


        Ey Yâr! Veysel Karani'nin anasına verdiği sözün satır aralarında, Yakup'un Yusuf'unun kanlı gömleğinin kokusunda, Yunus'un Taptuk kapısındaki himmet arayışında, Ayasofya'da huzuruna duran Fatih'in ilk tekbirinde, Aziz Mahmut Hüdayi'nin Üsküdar'ın serin sularını yaran kürek darbelerinde, Eyüp El Ensari'nin cesaretinin kıvılcım noktasında hep Sen'i aradım. Kolay eder misin?


        Ey yâr! Çıkardım lügatimden isyanlarımı, günahlarımı. Bin kez geldim kapına af dilenerek. Bu gece ıslatarak seccademi ellerimi kaldıracağım İlahi huzuruna. Ve tek bir dilek çıkacak iki dudağımın arasından. Tüm dünya üzerinde zalimin zulmü altında inim inim inleyen ehli İslam'ı kurtarır mısın? Hastane köşelerinde verdiğin sabır imtihanı altında kıvrım kıvrım sızlanan kullarına şifa adınla el uzatır mısın?


        Ve ey Yâr! Gelenleri boş göndermezsin kapından diye okudum kitabından. Bana bir adım gelene üç adımda ben gelirim diyorsun. Bana yürüyene ben koşarak gelirim sözünden cesaretle koşuyorum sana. Ve ben küçücük bir çiğ tanesiyim gonca bir gül yaprağında. Bülbülüm çoktan uzak bir diyarlara göç etmiş. Sahipsizim, ümitsizim, perişanım, pişmanım. Halimi anlatmaya da muktedir değilim.  Ey Yâr! Günahlarından ve pişmanlıklarından başka hiçbir sermayesi olmayan bu günahkârın gözyaşları ile ıslanan bu istidasını kabul eder misin? 
Oyu Puanı: 7 - Ortalama: 5

Yorum Gönder Değerlendir Yazdır
Yorumlar
ASUVAN
10 Ekm 2007
Yüreğinize sağlık İsmail Bey

Bilgiler
Burda 2491 Köşe Yazısı Kayıtlı
Enfazla Bakılan: TARİMİZDEKİ KAHRAMAN KADINLAR...
Enfazla Değerlendirilen: TEKNOLOJİ VE İNSAN

Köşe Yazıları Bölgesini Gezen: 17 (0 Kayıtlı Üye 17 Ziyaretçi ve 0 Bilinmeyen Üye)
Görünen üyeler: 0


 


MKPortal M1.1.1 ©2003-2006 mkportal.it
Bu safya 1.32904 saniyede 15 sorguyla oluşturuldu