Felaket bir şey…bu, olamaz, böyle bir şey yapılamaz!
         “Çağdaş yaşam”a ters düşmek, sosyal değişim ve gelişemi sekteye uğratmak bir yana, AB sürecinini de olumsuz etkileme riski var!
        Değilmi ya… AB (Avrupa Birliği) üyesi ülke yöneticileri Gümüşhane’ye gelip Karaca Mağarasına götürülebilirler. Eyvah, “yandı keten helva”… rezil olduğumuzun resmidir! Daha elim ve vahim olanı, Gümüşhane’nin Türkiye coğrafyasında olup-olmadığı sorgulanır. (Soruldu bile!...)         Kredi notumuzun düşürülme riski de cabası…
         Evet evet… “Karaca Mağarasında içki yasağı” koyanları mağaranın sarkıtlarında sallandırmalı!....
        Ve hemen, tüm turistik mekânlar içkili ve göbek dansı olmalı (O gaybana da “millî”leştirildi yaa!)
        Eee, “Zigana’nın Kuzeyi” ile bütünleşip, coğrafi konumumuzu korumak için “nataşa”ların hizmet sunumu da unutulmamalı!...
        Bizdeki uygulamanın mı, öylesine kafaların mı dünyada benzeri olmadığı tartışılabilir, fakat tartışılmayacak acı bir gerçek var: Kalemlerini kılıç sanıp, gladyatör-medyatörlüğe özenenlerin Donkişotlaşması ne kadar hazindir.
        Yazdıklarını okuyunca, sanırsınız ki, AB Komiseri teftişe gelmişte, tepemize çıkıyor. (Onlar bu kadarını yapmazlar, bazen medenilikleri tutar!)
        Bilirkişilere (!) dayalı tezkiye raporu veriliyor.
        Haritada sanal değişiklik çağrışımı ile, neredeyse zigana, “yeşil hat” yapılıyor!
        Rakıya özgürlük adına üst düzey acil çağrı bulunuluyor.
        Dört şahide lüzum yok, müsellem ve müseccel bir hakikattır: Gümüşhanelilerin kahir ekseriyeti “Kaya” gibi sağlam karakterlidir, millî ve mânevi değerleri soyisimlerine yansıtacak kadar vatansever, milletperverdir; bu böyle biline. İşte bu yapısal özellik, ZİGANA’nın KUZEYİ NERESİ? Abes sorusunu aklımıza getirmez, düşünmek bile istemeyiz. Abesle iştigal bize yakışmaz.
        Bir hatırlatma: “Ok atan, ok attığına, kendisininde hedef olduğunu” unutmamalı.
X                X                X                X
        Değerlendirme/yorum isabetsizliği “atan” için “garavana” olarak bir eksidir.
        Fakat… bilgi yanlışlarıyle malul olarak toplum karşısına çıkmak sorumsuzluktur, saygısızlıktır. Normaller için bir istisna vardır. “Kafayı bulmak!”
        “Özelleştirme” ile, kiralamanın ayrı şeyler olduğunu “gazeteci-yazar” olmayanlar da bilir! Keza, kira sözleşmelerinde “şartname” maddeleri vardır.
        Hele hele, yiyecek-içecek servisi yapılan işletmelerde ruhsatsız içki yasağı, genel bir kuraldır. Özellikler gezip-görmek-öğrenmek amaçlı, kültürel ağırlıklı bir turizm faaliyetinde içki düşünülemez.
        Kültürel aksiyon ayık kafayla yapılır.
        Varsayalım ki; Karaca Mağarası tesislerinde alkollü içki servisi yapılıyor.
        Kurgulandığı gibi “Danimarka Başbakanı”na Karaca Mağarası gezdirilecek.
        Misafir Başbakan “türk rakısı” istiyor. (O sıcakta bir Avrupalının serinletici saf içecek yerine rakı içmek istemesi muhaldır.)   
       Tutalım kî, “uyum” adına, içenlere bakıp kafayı çekti; aziz “milli”lik vasfına bulaştırılıp sarhoş ettiğimiz “milli içki”miz türk rakısı ile keyifler bütün… Hayda… Horon çoktan kurulup, pistovlar sıkılmağa başladı bile misafir başbakan panik halinde horona dahil edildi.         Naralanmadan olur mu, “Heyt, Avrupa Avrupa dur sesimizi…”
        Duymak ne kelime! Avrupayı bilemeyizde, Avrupa Başbakana sesin şiddeti fazla gelmiş olmalı ki kulaklarını kapatıyor.
        Acep, “bu Türkleri, içimize alalım alalım… AB’ye renk katarlar” diye düşünür mola?! Zaten, rakıcı olarak dünya çapındaki yerimiz âlemin malumu… Bu senaryo AB’ye yeni bir adımın şöleni sayılmaz mı??...
        Ve filmin son perdesi: Hurcunu silkelemiş “iyi kafa”lıların Karaca Mağarasına yalpalı dalışı… “Olmaz olmaz demeyin, olmaz olmaz!..” Tursun “bulunmuş” kafasını yukarıya kaldırıp, sarkıtlara bakarak, “haçan habu fidanlarun pazutu niye yukarıdan aşağıya doğri tersine bitey” deyince, “kafası tam” olmasa da her zaman cevabı cebinde olan Temel taşı gediğine koyar: “Yukarısu da sulak daa, görmeymisin yaşariy!”
X                X                X                X  
       Gülermisiniz, ağlarmısınız… hâle bakın: Rakı mihenk olmuş!
        Rakı içilmeyen yer, neredeyse Türk Vatanından sayılmayacak!
        Bu kadarına da pes doğrusu…
        Bir çift sözümüzde, toz kondurmadığım hemşehrilerime var:
        Gümüşhane’yi rakının hışmına uğratıp, neredeyse Türkiye haritasından silen o mahut yazıyı, bir haftadır kuzu kuzu “en çok okunan yazı” yaptınız.
        Pekâla… okudunuz okudunuz da ne yaptınız?
        Yerel basın yayın organlarında gerekli-yeterli tepki gösterildi mi?
        Acaba sizin de alkolikliğiniz memleket hukukundan ileri kertedemi?
        Yoksa, kendinize eziyet edilmesinden zevk alan mazoşist misiniz? Unutulmasın, narkotik pasifizm trans hali, bir başka sarhoşluktur.
        Lütfen ayık olalım.
        NOT: Ciddiyet ve sorumluluktan uzak öyle bir yazının cevabı işte böyle ironik olur diye düşündük.
        Anlayışla karşılanacağını umarım.
        Her şey memleket ve aziz değerlerimiz için.
                                                       Saygılar.