Ara
Gümüşhane
Kapalı
3°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
42,8135 %0.19
50,1856 %-0.02
5.959,90 % 0,07
DUALARIMIZ NEDEN KABUL GÖRMEZ?

DUALARIMIZ NEDEN KABUL GÖRMEZ?

YAYINLAMA:
Bana dua edin size icabet edeyim." (Mü'min)

Dua Rabbimize halis kalp ile dilekçe yazmaktır. Dua sonsuz rahmet kapısına iltica ederek yerin, göğün ve her şeyin sahibi olandan yardım dilemek ve dilenmektir. Dua tertemiz bir kalp ile ağlamaktır, en doğru olanı yine en doğru olan yerden istemektir, doğru kapıya yönelmektir, istenilen şeylerin ardında durabilmektir, sabretmektir, kalbini, dilini, beynini ve her şeyini temizleyerek halisane ve safiyane bir şekilde beklemektir. İnsanoğlu Hz. Adem’den bu yana sürekli Rablerinden istemişler ve bugün hala o kapıdan istemeye devam etmektedirler. Hal böyle olunca ve güzel ülkemiz ve Türk İslam âleminin en çok duaya ihtiyacı olduğu bu zor dönemeçte dualarımız neden kabul görmez hiç düşündünüz mü? Bu soruyu sorduğum hoca efendi;

Hocam kalplerimiz o kadar fitne ve fesat ile dolu ki Rabbimiz dualarımızı kabul buyurmuyor” diye cevap vermişti.   

“Eğer desen: "Birçok defa dua ediyoruz, kabul olmuyor. Hâlbuki ayet umumîdir... Her duaya cevap var ifade ediyor." "Cevap vermek ayrıdır, kabul etmek ayrıdır. Her dua için cevap vermek var; fakat kabul etmek, hem ayn-ı matlubu vermek Cenab-ı Hakk'ın hikmetine tâbidir. Meselâ: Hasta bir çocuk çağırır: 'Ya Hekim! Bana bak.' Hekim: 'Lebbeyk!..' der... 'Ne istersin?' cevap verir. Çocuk: 'Şu ilâcı ver bana.' der. Hekim ise; ya aynen istediğini verir yahut onun maslahatına binaen ondan daha iyisini verir yahut hastalığına zarar olduğunu bilir, hiç vermez." "İşte Cenab-ı Hak, Hakîm-i Mutlak hazır, nâzır olduğu için, kulun duasına cevap verir. Vahşet ve kimsesizlik dehşetini, huzuruyla ve cevabıyla ünsiyete çevirir. Fakat insanın hevaperestane ve heveskârane tahakkümüyle değil, belki hikmet-i Rabbaniyenin iktizasıyla ya matlubunu veya daha evlâsını verir veya hiç vermez.” (Sözler, Yirmi Üçüncü Söz)

Bir zamanlar, Basra vilâyetinin halkı, İbrahim Ethem Hazretlerine müracaat ederek dualarının kabul olmadığından şikâyet etmişler. Hâlbuki Cenab-ı Hak duaların kabul olunacağına dair vaadi vardır, deyince İbrahim Ethem hazretleri, cevaben buyurmuş ki:

Sizin on şeyden dolayı kalpleriniz ölmüştür. Tabiatıyla dualarınız kabul olunmaz” der;  

Birincisi: Siz, "Allah'ı biliyoruz" diyorsunuz da “O'nun haklarını hiç edâ etmiyorsunuz.

İkincisi: Sizler, “Kur’an okuyorsunuz” velâkin; “Kur’an ile amel etmiyorsunuz.”

Üçüncüsü: Sizler, "Biz Resulullah'ı seviyoruz" dersiniz de “Sünnet-i Resulullah ile (Hz. Muhammed'in sünneti) hiç amel etmezsiniz.”

Dördüncüsü: “Şeytan, düşmanımızdır” bunu bildiğiniz halde, “O'na uymaktan vazgeçmiyorsunuz.

Beşincisi: "Cennet'e müştakız, aşığız" dersiniz de, “Cennet'e girmeye, (O'na) lâyık olmaya çalışmıyorsunuz.”

Altıncısı: Siz, "Cehennem'den korkuyoruz" diyorsunuz, velâkin “onun ateşinden hiç de kaçtığınız yok.”

Yedincisi: Hepiniz (de) "Ölüm, haktır" deyip de “ölüm için hiç bir hazırlık yapmamışsınızdır.”

Sekizincisi: İnsanın ayıplarıyla meşgul olursunuz da, kendi ayıplarınızı terk edip onları izâle etmeye çalışmazsınız.

Dokuzuncusu: Allah'ın nimetlerini yersiniz; fakat o nimetlere karşılık “Allah'a şükretmezsiniz.

Onuncusu: Ölülerinizi defnediyorsunuz da, hiç ibret almıyorsunuz. Sizin dualarınız nasıl kabul olunur.

Evet, dostlar. Sıralamış üstad. E biz bu sıralamanın neresindeyiz? Ondan sonra dualarımız neden kabul görmüyor deme salahiyetimiz olabilir mi? Rabbim bizleri hakiki manada kendisine kul, habibine ümmet, vatanına, milletine, bayrağına, ırz ve namusuna sadık bir gerçek manada Müslüman eylesin. (Âmin) 
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *