Ara
Gümüşhane
Kapalı
7°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
42,8148 %0.19
50,2749 %0.16
5.965,81 % 0,17

İÇİ DOLDURULAMAYAN EĞİTİM SİSTEMİMİZ!

YAYINLAMA:

Eğitim,bir ülkenin en önemli meselelerinden biridir.Eğitim meselesi; dünyaya, eşyaya, insana, yaratıcıya, olaylara nasıl baktığımızı ve genç kuşaklara nasıl bir gelecek bırakmayı tasarladığımızı gösteren en önemli paradigmadır.


Ülke ve millet olarak sağlıkta, eğitimin fiziki koşullarında, modern tarımda, ulaşımda, savunmada, teknolojide (vs) yadsınamaz ölçüde önemli bir büyüme ve gelişme yaşıyoruz. Zenginleşiyoruz, konforlaşıyoruz ve lüks seviyemizi yükseltiyoruz.Ama insanî değerleri yaşama ve yaşatmada  ahlâkî bir çöküş, bir sığlaşma ve toplumun ruhsuzlaştığı ,gerildiği bir dönemden de geçiyoruz.Şiddet artıyor, yardımlaşma ve paylaşma azalıyor.İnsanın insana karşı tahammülsüzlüğü, bencilliği zirve yapıyor.Kimi para kimide statüsünden aldığı  güçle toplumun zayıf kesimlerine üstünlük kurmaya çalışıyor.


Günlük hayatta yaşamı zorlaştıran ve çekilmez kılan tüm bu sorunların kaynağında  eğitimsizliğin olduğu çözüm adresinin de yine ''eğitim'den geçtiği vurgulanıyor. Sahi, ''Eğitim tüm bu sorunları çözer mi?...''Toplumun eğitim seviyesi arttıkça sorunlarımız azalır mı? Maalesef, istatistiki veriler bunun tam tersini söylüyor. Türkiye''de eğitim seviyesi arttıkça, özellikle sosyal çöküntü alanındaki suçlarda dünya sıralamasını zorlar hale geldik.


Özel ve resmi üniversite sayısı nerdeyse yüz elliye yaklaştı . Yüzlerce özel ve resmi lise hizmete devam etmekte .Mezun öğrenci sayımız Almanya ‘ yı  bile sollamasına  rağmen , suç işleme oranları da artıyor. Yüksek eğitim mezunlarının suç oranları adi suçluların iki katına yaklaştı. İnsanımız envai çeşit suç işler hale geldi.Boşanmada , cinayette , dolandırıcılıkta , trafik suçlarında , uyuşturucuda başı çeken eğitim grubu , yüksek öğrenim gurupları oldu. Oysa toplumun eğitim seviyesi arttıkça,meselelerimizi çözeceğimizi düşünüyorduk.


Yanlış giden bir şeyler  olsa gerek. Eğitim seviyesi yükseldikçe , insanımızın sahtekarlıkları artıyor. Tam tersi olması gerekmiyor mu? Peki,nerede hata yaptık? Osmanlıda ulema takımı ve tahsilli kesim bu kadar şuç işlemezdi.Yolunda gitmeyen şeyler nelerdi? Bu soruları kendi kendime sorduğum zaman , değişik ortam ve durumların suça itmede etken olduğunu gördüm.


Mesela, kadına şiddet de suç listesinin başında olan  insan profilimize baktığımızda, irfan ve vicdan eğitiminin  iyi verilemediği anladım. Hatırlayalım genç kızımızı katleden Gariboğlu soyadlı genç bile , yedi dil bilen biriydi ! İnsanlarını katleden Esed , Hitler , Abdullah Öcalan iyi eğitim görmüş caniler olarak tarihe geçmiş kişiliklerdir . Demek ki , sadece “ eğitim “ meseleyi anlamamıza yardım etmiyor, içinin iyi doldurulması  gerekiyor.
O halde yapılması gereken gençlerimizi insani boyutu yüksek bir eğitimle , kalpleri ve gönülleri  dolduracak şekilde yetiştirmenin yollarını aramalıyız . Özgür ve vicdanlı bireyler yetiştirmek için , öncelikle değerlerini savunan ve bilen nesiller yetiştirmeliyiz .Eğitim sistemimizi, “mezun olsun, diploma alsın” felsefesinden şahsiyet/karakter eğitimi felsefesine geçirmeliyiz. Selam ve Sevgiler...

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *