Ara
Gümüşhane
Kapalı
1°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
42,8044 %0.17
50,1756 %-0.07
5.972,23 % 0,28

Zalimlerin Sonu Değişmez

YAYINLAMA:

Çanakkale nerde Suvermez nerde
Her ana dayanmaz bu zalım derde
Ahmed'in babasız eğlenmez evde

Yoksa yavrum seni vurdular m'ola
Kefensiz gabire goydular m'ola
                 (Çanakkale Ağıdı)

Anlatırlar ki Abbasi halifelerinden Harun Reşid’ in oğlu Me’mun henüz çocuk yaşta iken hayatı boyunca unutamayacağı bir olay yaşar. Hocası bir ders sırasında hiç beklemediği bir anda ve sebepsiz yere kendisine vurur. Şaşıran Me’mun hocasına neden vurduğunu sorar ancak yanıt alamaz. Ne kadar üstelese de hocası susması gerektiğini söyler. Aradan yıllar geçer. Me’mun halife olur. Artık sözü dinlenen biridir. Güçlü bir liderdir. 

Halife Me’mun hocasını makamına çağırtır. Yıllardır unutamadığı bu olayın sebebini artık öğrenmek ister. Nasıl olsa hocası ona bu sefer de sus diyemeyecektir. Hocasına durumu anlatır ve sorar:

-Hocam yıllar önce bana hiç sebep yokken vurmuştun. Sana neden vurdum diye defalarca sordumsa da cevap vermedin ve beni susturdun. Artık sebebini öğrenmek istiyorum. Bana neden vurdun?

Bunu duyan hocası tebessüm eder ve Me’mun’ a öğretmenliğin nasıl da kutsal bir meslek olduğunu; toplumları, insanları, hayatları nasıl da etkileyen bir meslek olduğunu gösteren şu ibretlik cevabı verir:

-’Zulme uğrayanın asla unutmayacağını öğrenesin ve kimseye zulmetmeyesin diye sana vurdum. Sakın ha kimseye zulmetme! Çünkü zulüm, yıllar geçse de kalpte sönmeyen bir ateştir..."

Tarihte de yanan nice zulüm ateşi yıldan yıla büyüyerek zalimlerini içine alıp kavurmadı mı? İnsanoğlu yine de zalimlik yapmaktan bıkmıyor. Bugün bile. Oysa zalimlerin eninde sonunda cezalarını çektiklerini defalarca görmedik mi? 

Mesela Benito Mussolini yıllarca zalimlik yapmış biridir. Avrupa’nın ilk faşist lideridir. Yaptığı birçok zalimlik bir yana 400 bin insanın ölümünden sorumludur. Her ne kadar yıllarca zalimlik yapsa da iç siyasette ve cephelerdeki başarısızlığıyla başlayan çöküşü ona diz çöktürür. Karşıt görüşlü kişilerce yakalanır.  Metresi ile birlikte kurşuna dizilerek öldürülür. Ardından da cesedi bir benzin istasyonunun çatısına asılır.

Hideki Tojo Japon ordusunun işlediği insanlık suçlarının sorumlusudur. Yaklaşık 8 milyon insanın ölümünden sorumludur. Suçlu bulunup evi kuşatıldığında kendini göğsünden vurarak intihar etmeye kalkar ancak başaramaz. Ardından idam edilir. 

Slobodan Milosevic, İdi Amin, Alfredo Stroessner, Mobutu Sese Seko… Adını sayamayacağımız sayısız örnek var. 

Emre Kongar’ın sevdiğim bir sözü şöyle diyor “Bir insanın zalim olup olmadığı ancak iktidarda anlaşılır.” Bu iktidar bazen bir okul sınıfı olur, bazen bir muhtarlık olur, bazen bir market olur, bazen büyük bir şantiye olur, bazen bir… Liste uzar gider ama değişen insanlar, mekanlar ya da olaylardır. Zalimlerin sonu değişmez. Çünkü zulüm her zaman “yıllar geçse de kalplerde sönmeyen bir ateştir.” Eninde sonunda o ateş zalimini kavurur. 

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *