Ara
Gümüşhane
Kapalı
7°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
42,8103 %0.18
50,2065 %0.02
5.991,23 % 0,60

Suvak kuyuları

YAYINLAMA:

Yıllar boyu köy evlerinin boya badana işleminde kullanılan Suvağı bu yazımda sizlere anlatmak istedim.

Birçoğumuz bilir ve mutlaka kullanmıştır. Evlerinin güzel kokusunu, beyazlığını yaşamıştır. Ne var ki hiç adını duymayan, nasıl nerde kullanılır nerden alınır bilmeyenlere ve öğrenme arzusu olanlara da bir fırsat diye düşündüm. Tabi suvak ilkbahar mevsiminde kuyudan çıkarılıyordu.

Kısaca ilkbahardan bahsedecek olur isek ilkbahar aylarında;  doğa kış uykusundan uyanır. Dağlar, bayırlar, bağ ve bahçeler yeşil renklerin güzelliğine bürünür. Adeta cennet misali gibi olurdu Gümüşhane’mizin köyleri.

Orhan Veli Kanık,  ‘Baharın İlk Sabahları’ adlı şiirinde “Karşı damda bir güneş parçası/ İçimde kuş cıvıltıları şarkılar;/ Bağıra çağıra düşerim yollara;/ Döner döner durur başım havalarda./ diye akıp giden şiiri gibi bahar.

Bahar her şeyden önce bir mutluluk, bir canlılık halidir. 

Şuan kış mevsiminde ve ocak ayındayız ancak önümüz bahar.

Baharın gelmesiyle birlikte tarım ile geçimini sağlayan köylülerimiz deyim yerindeyse vakit kaybetmeden işlere koyulurdu. 

Hani baharda ne ekerseniz yazın onu biçersiniz. 

Tabi bizim köyde de bahar kendini göstermeye başlamıştı. Bahçeler çapalanır, fidanlar dikilir, kuru verimsiz ağaçlara aşı yapılır, kazma, kürek keser gibi el aletleri onarılır kırılan sapları yenilenirdi.

Bu arada Dörtkonak da bahar temizliği öncelikle evlerde başlardı. Ancak evler kış mevsiminden çıkmıştı. Sobalar tüttü. Duvarlar karardı. Lambalar is verdi. Evin önce boyanması beyazlanması gerekiyordu.

Köyümüzün Çakırlı Mahallesinin arkasından akan derenin yamacında suvak kuyumuz vardı. Her yıl bu mevsimde köyümüzün bayanları ve biz çocukları sabahın erken saatlerinde suvak kuyusuna doğru yol alırdık. İlk giden kuyuya ilk girerdi. 

Annem kuyuya girdiğinde kuyunun ağzında bekler onun zagel(Kazma küçüğü) ile çıkardığı mis kokulu yumuşak beyaz suvağı yuvarlak yapar kenara dizerdim.

Bu işlem yaklaşık 2 saat sürerdi. 3-4 saat güneşte bekletilen suvak biraz hafifler çuvallara girer yük hayvanlarına yüklenir ve evlere taşınırdı. 

Fazla çıkan suvaklar gelecek yıl kullanılmak üzere kiler kapısının arkasında bulunan sepete dizilirdi.

Evi badana işlemine geçmeden önce suvak güneşte bekletilir, tokmak ile ezilir, su ilave edilerek boya aşamasına gelirdi.

Küçük çalı süpürgesi fırça olarak kullanılarak evler boydan boya suvak ile boyanırdı.. 

İşte beklenen an; suvaklanan evden gelen koku inanılmaz güzel ve sağlıklı idi. İçerisinde katkı maddesi ve herhangi kimyasal madde bulunmuyordu. 

Yine sıfır maliyet ile bir bahar temizliği yapılmıştı. Birkaç gün evin suvak kokusu etkisini sürdürürdü. Beyazlığı adeta göz kamaştırırdı.

Bu yıl suvak vurmam diyen komşular bu kokuya dayanamaz evlerini boyardı.

O dönem insanlar daha çalışkan daha üretkendi. Topraktan tabağa organik besinleri sunan o neslin son torunları gibiyiz. 

Ümit ediyorum ki onların azmini çalışkanlığını üretkenliğini bir miras olarak bundan sonraki kuşakların da  sahip çıkmasıdır.

Sağlıcakla kalın…

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *