Ara
Gümüşhane
Kapalı
-1°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
42,8044 %0.17
50,1756 %-0.07
5.972,23 % 0,28

Huskalı Deli Esma destanı (28)

YAYINLAMA:

Kasaba halkı eşkıya Gedikçioğlu Behzat’ın yakalanarak adli makamlara teslim edilmesinin ardından gönül rahatlığı ile evlerine dönmeye başladı. Gün ise ağarmak üzereydi. Uzun geçen gecenin ardından evlerde tatlı tatlı uyumak özlemi vardı şimdi.

-Eşkıyalar bitti mi dersin?

-Bitti.

-Bir daha yenisi çıkmaz değil mi?

-Çıkmaz.

-Baltazar, ardından Gedikçioğlu Behzat.

-İkisi de belasını buldu adamlarıyla.

-Buldu.

-Huskalı Deli Esma ve amazon kızlar olmasaydı işimiz çok zordu.

-Zordu.

-Kahraman kız ne olursa olsun.

-Amazon kızlar da.

-Sen gördün mü Huskalı Deli Esma’nın yüzünü.

-Yok.

-Gören olmamış ki, gözlerinden başka.

-Boylu poslu ama.

-Evet.

-Çok güzel gözleri varmış.

-Ela mı ela.

-Artık evlenir.

-Evlenmez.

-Neden?

-Öyle kızlar evlenmez de ondan.

-Ne yapacak şimdi?

-İşte onu bilmiyorum.

-Ya diğer amazon kızlar?

-Onlar belki evlenir.

Kasabanın ilk ışıklarıyla birlikte tüm evlerde Huskalı Deli Esma konuşuluyordu. Analar, babalar çocuklarına onu ballandıra ballandıra, bire beş katarak anlatıyor, Esma’yı adeta efsaneleştiriyordular. Çocuklar ise onun kahramanlıklarını can kulağı ile dinliyorlardı. 

Mehmet Çavuş ile Yetim Ali, sabah çayını Hacı’nın kahvehanesinde helva ekmek yiyerek içtiler. Kahvehaneye gelenlerin hepsi Huskalı Deli Esma’yı konuşuyordu. Merak edilen konu ise Vali Hakan Bey ile yapılacak toplantıda ne konuşulacağıydı. 

Deli Hadi, Kambur Cemal’in kahvehanesinin önündeki masanın başında tek başına oturuyordu. Oldukça düşünceliydi. Gelen çayı içmiyordu. Sabah güneşi onu oldukça mayıştırmış gibiydi. Her halinden düşünceli olduğu belliydi. Kambur Cemal, bu kez kendisi iki çay alarak yanına geldi. Çayları masaya koydu, karşısına oturdu. Deli Hadi, sırtını çevirdi. 

-Ne oldu sana Hadi?

Cevap vermedi. Sırtını dönmeyi sürdürdü.

-Hele ben sana ne yaptım da sırtını dönüyordun?

-Bana kimse bir şey yapamaz.

-Yapamaz biliyorum da sırtını neden döndün?

-Kötü şeyler olacak.

-Anlamadım.

-Kötü şeyler olacak.

-Kötü şeyler mi? Baksana eşkıyalar bir bir yakalandı. Adalete teslim edildi. Bundan güzel daha ne olabilir? Herkes huzura erdi. Korkular yok oldu. Sen tutmuşsun kötü şeyler olacak.

-Ben deliyim anlarım, kötü şeyler olacak.

-Gerçekten delisin.

-Vali!

-Ne olmuş valiye?

-Benim gibi deli Huskalı Deli Esma!

-İkiniz de akıllısınız. Baksana eşkıyaları yakalanmasındaki kahramanlıklarına.

-Vali!

-Vali deyip duruyorsun, Huskalı Deli Esma ile bugün toplantı yapacak, amazon kızlarla birlikte.

-Bu vali…

-Eee? Söylesene be adam deli etme adamı.

-Bu vali, Huskalı Deli Esma’yı çok kızdıracak.

-Niye kızdırsın ki? Vali de sabahladı hükümet konağında. Onların sağ salim dönmeleri için kirpik üstüne vurmadı. Yaptığı kahramanlıklar valiyi de memnun etti.

-Etmedi!

-Anlamadım?

-Etmedi dedim be adam.

-Gerçekten sen delisin.

-Deliyim tabi, bana neden Deli Hadi diyorlar? Deli olduğum için.

-Doğru deli olduğun için.

-Eşkıyaların yakalanmasına memnun oldu da memnun olmadığı başka konu var.

-Başka ne olabilir ki?

-Silahlar!

Lokantacı Osman, onların kapı önünde sohbet ettiklerini görünce yanlarına geldi. “Selam” verdi. Deli Hadi onun da yüzüne bakmadı.

-Kambur yine ne oldu bu deliye?

-Bilmem, vali deyip duruyor.

-Karnı açtır. Aç mısın Hadi?

-Sana ne.

-Olur mu sen bizim gözbebeğimizsin.

-İstemiyorum.

-Yapma hadi, bak ben kahvaltımı yaptım karnımı doyurdum.

-Bana ne.

-Doğru sana ne. Ben de diyorum ki, güzel çorba var açsan gel karnını doyur.

-Aç veya tokum sana ne.

-O da doğru. Bu sabah deliliğin üstünde.

-Sana ne.

Lokantacı Osman, Kambur Cemal ile göz göze geldi. Birbirlerine soru sorar şekilde baktılar. Ne olduğunu bir türlü anlayamadılar. İşyerini yeni açan berber Osman da yanlarına geldi. O da selam verip oturdu. Çay istedi. 

-Hadi’ye de getir, dedi.

-İçmem.

-Anlamadım.

-İçmem dedim ya be adam.

-Allah Allah, kötü bir şey demedim Hadi, sana da çay getirmesini söyledim.

-İçmiyorum.

-Sen bilirsin.

-Ben bilirim tabi sen mi bileceksin?

Deli Hadi, yapılan tüm teklifleri bir bir reddediyor, hiçbirini kabul etmiyordu. Her iki Osman da onun bir sıkıntısı olduğunu anlamışlardı.

-Vali, bugün öğleden sonra Huskalı Deli Esma ve amazon kızlarla bir toplantı yapacakmış. Onun için kızlar dağılmamışlar, Ali Osman’ın otelinde kalmışlar. Ne konuşacakmış onlarla acaba Kambur Cemal? Senin kulağın deliktir.

-Ben de bilmiyorum, bir şey de duymadım.

-Silahlar! dedi Hadi.

-O ne demek?

-Silahlar diyorum, silahlar!

(Devamı var)

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *