Ara
Gümüşhane
Kapalı
-1°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
42,8044 %0.17
50,1756 %-0.07
5.972,23 % 0,28
BİZ SUÇLUYUZ

BİZ SUÇLUYUZ

YAYINLAMA:

" Çocuklarınızı kendi zamanınıza göre değil, onların yaşayacağı çağa göre yetiştirin" Hz. Ali

Eğitim mi öğretim mi ikileminde bizler eğitimden ziyade öğretimi ön plana aldığımız için çocuklarımıza belki de en kaliteli öğretim imkânlarını sunduk. Ancak en önemlisi olan eğitim olgusunu vermediğimiz/veremediğimiz için çocuklarımızı merhametsiz para gözlü doktor, zalimi kayıran hakim ve savcı, her şeyi para gören öğretmen, malzemeden çalan müteahhit, yasal olmayan işlere tevessül eden mühendis, fahiş fiyatı öne alan karaborsacı tüccar, işinden ve zamanından çalan işçi, rüşvet yiyen memur olarak yetiştirdik. 

Haklı kazanılan beş liranın haksız kazanılan beş bin liradan daha değerli olduğunu anlatamadığımız evlatlarımız bugün çalışmak yerine borsa, faiz, bitcoin, bahis, kumar vb türevlerinin girdabında döne döne dibe doğru inmektedirler. 

Biz ebeveynler maalesef farkında olmadan yaptığımız yanlışların başında aşırı koruyuculuk yaparak çocuğumuzu yanlış yetiştiriyoruz. 

“Aman o bizim eski dönemde hayat çok zordu. Biz çok zorluklar, yokluklar çektik. Şimdi durumlar değişti çocuğumuz rahat etsin” gibi masum gerekçelerle bu yanlışları yapıyoruz. 

Kendilerine en ufak bir sorumluluk yüklemekten kaçınmamız da yaptığımız hataların başında geliyor. Bu yaklaşımların ilerleyen yıllarda çocuğumuzu sorumsuz, hep başkasından isteyen asalak bir tip durumuna düşüreceğinin farkında olmuyoruz.

Bir tohum düşünün, onu tarlaya ve toprağa bırakmayıp ambarda bekletirsek ne olur? Bu durumda o tohum ya çürür ya da fareye yem olur. İnsanoğlu da aynen öyledir. Hayatın iniş ve çıkışlarından, zorluk ve sorumluluklarından uzak bir hayat yaşamaya mahkûm edilen çocuk gelişmez, hiçbir şey öğrenmez. O her zaman başkalarının kendi yerine iş yapmasına alıştırıldığı için bir iş yapmak istemez ve tembelleşir.  

Evet, suçlu maalesef ebeveynler olarak bizlerden başkası değil. Niye mi?

Daha okula başlamadan ellerine tablet ve akıllı telefonları vererek akran zorbalığını başlattık. 

“Ben yaşayamadım, çocuğum yaşasın” düşüncesiyle çocuklarımızın her istediğini yaparak, mutlu olamayan, doyumsuz bireylerin yetişmesine yol açtık, onların sevinçlerini yok ederek, mutsuz olmalarını sağladık. 

Üzülmelerine hiç fırsat tanımayarak empati duygularını yok ettik.

Sıkılmalarına izin vermeyerek hayal etmelerini engelledik.

Her sendelediklerinde ve düştüklerine kollarına girip kaldırarak güçlüklerle ve problemlerle baş etmelerini engelledik.

Onların adına her işlerini bizler yaparak özgüvenlerini yerle yeksan ettik.

Çocuklarımızın yanında sürekli okulu, öğretmenleri, arkadaşlarını kötüleyerek öğretmene ve insanlara saygılı olmalarını engelledik.

Çocukları okuldan kulübe, kulüpten etüde, etütten özel derse koşturarak aile hayatını yok ettik.

Çocuğumuzun her anını sosyal medyada paylaşarak mahremiyet duygusunu yok ettik. 

Ve haliyle sonuç;

Galiba biz çocuk eğitiminde işleri bayağı bir yok ettik.
 

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *