Ara
Gümüşhane
Açık
30°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
40,0663 %0.06
47,0557 %0.15
4.277,42 % 0,25
MÜREKKEP LEKESİ

MÜREKKEP LEKESİ

YAYINLAMA:

Gel gör ki birbirleri için yaratılmış gibi görünseler de -yazının yükü sırtına kalan kalem görünmez, görünen kağıt ve mürekkeptir- her mürekkep her kağıda göre değildir.

Oysa muhatabı hangi kağıt olursa olsun sadece tutunmak ister mürekkep; kendini devretmek, birleşmek, bütünleşmek, görünmek.

Gitmeye değil kalmaya, dönmeye değil yerleşmeye kararlıdır. Gelgeç bir eylem değildir mürekkeple yazı yazmak.

Neticede kurşun kalemin geçicilik mümkününe rağmen mürekkep kalıcılık iddiasındadır.

Ebedilik ister o. 
Pahalı bir murattır bu.

Bazı olur içi içine sığmadığında, kendini daha fazla tutamadığında başkaldırsa, söylemek istediğini eline yüzüne bulaştırır.

Bu iç dökmeden geriye kağıdın yüzünde kocaman bir leke kalır. 
Yazı al baştan yeniden yazılır. 
Lakin niyeti halistir onun. 
Tutamaz kendisine yükleneni. 
Bir an evvel göstermek ister.

Bu yüzdendir  haddini aşmaları...

“MÜREKKEP LEKESİ”
Prof. Dr. Nazan Bekiroğlu

“Üç derdim var birbirinden ayrılmaz 
Bir ayrılık bir yoksulluk bir ölüm”

diyen
Karacaoğlan ölmedi,

“Enel Hak”

diyen, Hallacı Mansur  İdam edilse de ölmedi,

“Aşkın yolu, gönülden geçer”

diyen,
Nesimi derisi yüzülse de ölmedi,

“Ferman padişahınsa dağlar bizimdir”

diyen, 
Dadaloğlu ölmedi,

“Tüfek icad oldu mertlik bozuldu”

diyen,
Köroğlu ölmedi,

“Benim sadık yarim kara topraktır”

diyen
Veysel ölmedi,

Eline, beline, diline sahip çık

diyen, 
Hacı Bektaş Veli ölmedi,

“Dostun bir tek acı sözü öldürür beni”

diyen, 
Pir Sultan Abdal ölmedi,

“Ölürse tenler ölür, canlar ölesi değil.”

diyen,
Yunus ölmedi,

"Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır, ancak Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır."

Diyen
Gazi Mustafa Kemal Atatürk ölmedi.

“Ey mü'minler! Size iki emanet bırakıyorum, onlara sarılıp uydukça yolunuzu hiç şaşırmazsınız. 
O emanetler, Allah'ın kitabı Kur-ân-i Kerim ve Peygamberin sünnetidir.”

diyen, 
Hz. Muhammed (sav) taşlandı ama ölmedi.

“Baki kalan boş kubbede hoş bir sada bırakmak” 
tıpkı “mürekkep lekesi” gibi ”haddini aşmak” kalıcı olmak, 
bir şeyler söylemek gerekir.

Söyleyenler değil bu dünyada hiçbir şey söylemeyeler öldü.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *