Yaptığı açıklamada yargı camiasında bile adalete güvenin yüzde 30’lar seviyesinde olduğunu savunan Demir, yeni adli yıl açılış törenlerinde yapılan konuşmaların sadece nutuktan öteye gitmediğini belirtti.
Toplumun bu süreci yargının siyasallaşması ve de siyasetin de hukuksuzlaşması olarak okumaya başladığını ifade eden Demir, “İşte bu durum bir toplum açısından en tehlikeli durumdur. Adalete olan güvenin sarsılması ile devletin en temel yapısı yıkılmıştır. Yargı üzerinden hesaplaşma yada yargı üzerinden siyasetin dizayn edilmesi toplumsal barışa vurulmuş en büyük darbedir. Yargı en son tartışılması gereken kurumken siyaset tarafından yapılan müdahaleler sebebi ile ilk kurum haline gelmiştir. Bu duruma sebebiyet veren şey ise siyasetin kuralsızlaşmasıdır” dedi.
Siyasette, iktidara gelebilmek için, iktidarda kalabilmek için her şeyin mubah görülmeye başlanmasının toplum ve devlet için tehlike çanlarının çalması anlamına geldiğini vurgulayan Demir, “28 Şubat sürecinde askeri vesayet makamları yargı camiasını salonlara toplayıp onlara brifing üzerinden yargıya “balans” ayarı vermiş ve de ülkemiz maalesef her açıdan kayıp yıllar yaşamıştır. Şimdi ise askeri vesayetin dün yapmış olduğu “balans” ayarı siyaset eli ile yapılmaya çalışılmaktadır. Seçim ile iş başına gelmiş kişilerin görevden alınması yerlerine kayyum atanması tutuksuz yargılanması gereken kişilerin tutuklanması yukarıda da değinmiş olduğumuz gibi yargının tarafsızlığına ve eşitsizliğine ve de en önemlisi bağımsızlığına gölge düşürmektedir” diye konuştu.
Türkiye’nin bir an önce bu girdaptan çıkmak zorunda olduğunun altını çizen Demir, “Girdap büyüdükçe önüne geleni yutmaya başlar ve de durdurulması imkânsız hal alır. Bu sebep ile siyasetin müdahil olmadığı tarafsız ve bağımsız yeni bir adli yıl elzemdir” ifadelerini kullandı.
