14 MAYIS’A SAYILI GÜNLER KALA...

Önümüzdeki pazar günü ülkemiz “tarihinin en önemli seçimlerinden” birini yapacak.

“Tarihi seçim” nitelemesini biz değil devletin en tepesinden tutun da en sade vatandaşa gelinceye kadar hemen hemen herkes dile getiriyor.

13.Cumhurbaşkanlığı ve 28.Dönem Milletvekilliği seçiminin diğerlerinden bize göre en önemli farkı, toplumun siyaseten karpuz gibi ortadan ikiye bölünmüş olması.

Bir tarafta Cumhur İttifakı diğer tarafta ise Millet İttifakı.

Ve bu ittifaklar içerisinde yer alan siyasi partilerin varlıkları, düşünceleri ve liderlerin demeçleri!

Günledir tartışılıyor.

Haliyle toplumda gerilim yüksek.

Tartışma siyasetin doğasında var ama işi öyle bir noktaya götürdüler ki yazmaya hicap duyuyor insan.

Adalet ve Kalkınma Partisinin siyasi tarihimizde bugüne kadar eşine rastlanmayan kesintisiz 21 yıllık iktidar dönemi aynı şekilde muhalefetin de iktidar olamayışı gibi daha pek çok parametre bu seçimlerin önemini artırıyor.

Tüm bunlardan sonra farklı görüşten partilerin seçim döneminde bir araya gelmeleri ittifak yapmaları demokrasi ve uzlaşma açısından kıymetli.

Fakat ülkemiz gibi demokrasinin ileri düzeyde olmadığı ülkelerde bazı kesimlerin bu ittifaklara çok farklı anlamlar yüklemesi, seçmeni etkilemek için ağır ithamlarda bulunması, üslup seviyesinin düşürülmesi, toplumsal dokuya ciddi hasarlar veriyor!

Önceki yazılarımızda bunlardan bahsetmiştik.

Neyse…

Seçimler gelip geçicidir.

Ömrümüz olursa daha nice seçimler görürüz.

Ama bu seçim başka…

Bir şekilde seçmen iradesi, öncekilerde olduğu gibi 14 Mayıs’ta da sandığa yansıyacak ve çıkan sonuca hepimiz saygı göstereceğiz.

“Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” sözü tamda bunun için söylendi.

Seçimin adil şartlarda olmadığı yadsınamaz bir gerçek. İktidarı elinde bulunduranlar her seçim döneminde avantajlıdır!

Ancak buna rağmen seçmen internet ve sosyal medya sayesinde olup bitenin de farkında!

Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminde yüzde 50+1 oy alanın kazanacak olması haliyle bir oyu bile değerli hale getiriyor.

O sebeple, ülkemizde en önemli demokrasi kıstaslarından biri  seçmenin iktidarı değiştirebilme şansını elinde tutmasıdır.

Gözlerimizi dünyaya çevirip baktığımızda hemen hemen her ülkede seçim yapılıyor.

Örneğin Çin’de, İran’da veya Azerbaycan’da seçimlerle değişim ihtimali yok. Çoğu kez, seçimler yapılır iktidardakiler yüzde 100'e yakın bir oyla yeniden seçilir.

Oysaki bizimle birlikte Avrupa’da ve demokrasinin yerleştiği ülkelerde her seçim bir yenilenme fırsatıdır.

İktidarı beğenmeyen seçmen kararını değiştirerek muhalefeti iş başına getirir.

Dolayısıyla en doğru kararı yüce Türk Milleti’nin vereceğinden şüphemiz yok.

Kampanya döneminden bugüne gelinceye kadar söylemler yüreğimizi kanatsa da olumsuz bir hadise, can sıkan bir olay yaşanmadı diye yazımızı yazıp gazeteye gönderirken son dakika haberi düştü ekranıma.

Tatsız hadisenin adresi dadaşlar diyarı Erzurum’du…

Doğunun serhat, Cumhuriyetin kadim şehri Erzurum’da kendini bilmez, demokrasiye saygısı kalmamış bir avuç mankurt, toplumun huzurunu bozmaya kalkıştı. Avucunuzu yalarsınız!

Gözü dönmüşler ellerindeki taşları kayaları nasıl savuruyorlar.

İnanılır gibi değil!

Düşmana bile böyle saldırılmaz.

O körpe yavruların yüzündeki kanları görünce yüreğimiz kanadı.

Yazıklar olsun.

Devletimiz çok güçlüdür. Bu alçak provokatör soytarıları bulup adalete teslim edecektir.

Bunda şüphemiz yok.

***

Bu “tarihi” seçimin arifesinde altını çizerek birkaç hususu belirtmek istiyoruz.

Gerek köşe yazılarında ve gerekse sosyal medya hesaplarında zehirli dil kullanarak kışkırtıcı, ayrıştırıcı yazılar yazan her kim olursa olsun,

Meydanlarda söylemler ne kadar sert olursa olsun kimse karamsarlığa kapılmasın.

Kimse ülkemizin geleceğine aydınlık yarınlarına dair inancını yitirmesin,

Seçim zamanlarının doğasında var olan tatlı rekabetin siyasi husumete dönüştürülmesine fırsat vermeyelim.15 Mayıs’ta yüz yüze bakacağız.

Bir seçim uğruna kimse gözünü karartıp önüne geleni; hain, düşman, bölücü görmesin.

Bu sinsi tuzağa düşmesin.

Biz ayrıştıran değil birleştiren olalım.

Birliğimize beraberliğimize, bu kadim Anadolu coğrafyasında bin yıllık kardeşliğimize leke sürmeyelim.

Yıllar evvel usta bir şair ne güzel söylemiş sözü; Hislerimize tercüman adeta;

Dörtnala gelip Uzak Asya'dan

Akdeniz'e bir kısrak başı gibi uzanan

                               bu memleket, bizim.

Kapansın el kapıları, bir daha açılmasın,

yok edin insanın insana kulluğunu,

                               bu dâvet bizim....

Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür

ve bir orman gibi kardeşçesine,

                               bu hasret bizim...

***

Evet bu memleket bizim…

Hangi mezhebe, etnik kökene, dine, inanca, dünya görüşüne sahip olursa olsun her birimiz Anadolu kiliminin farklı motifleriyiz.

O yüzden 14 Mayıs’ta kaybedenin olmadığı hepimizin kazandığı bir seçim olsun.

Değmez kırmaya kırılmaya. Neden mi?

Çünkü 6 Şubat’taki büyük depremin ardından, bunca yıkımın alt üst ettiği şehirleri, vatandaşlarımızın acıları yüreğimizde taze iken…

14 Mayıs inşallah hepimizin özellikle de demokrasi tarihimizin bayram günü olsun.

YORUM EKLE
YORUMLAR
Alper karahan
Alper karahan - 12 ay Önce

Bu şeçimin bir tarafında Türk halkı diğer tarafında emperyalist Türkiye düşmanları vardır. Türk halkı bu emperyalist ve onların uşaklarına gerekli cevabı verecektir. Vatan bir bütündür. Van ilinde pkk işareti yapıp Erzurum ilinde bozkurt işareti yapmak bu necip milletin aklıyla alay etmektir. Erdoğanın karşında tuvalet terliği olsa oyumu ona veririm zihniyeti ne size ne de bu ülkeye bir değer katmaz.