Gümüşhane Haberleri
2014-01-29 10:23:02

OKUL ÖĞRENCİ İLİŞKİSİ VE KUL HAKKI

Habil Karagöz

29 Ocak 2014, 10:23

Kul hakkı tartışmaları içinde belki de en önemsemediğimiz veya hiç de aklımıza gelmeyen konulardan biri de öğrencinin üzerindeki hak sorumluluğudur. Belki de bu sorumluluk tam olarak kavranabildiğinde ve öğrencilere tam olarak aktarılabildiğinde gelecek nesiller almış oldukları eğitime tam olarak vakıf olacaklardır. Netice olarak geleceğimizin inşası kamilen yetişmiş insanlarca sağlanacak ve yarınlar çok daha güzel olacaktır.

2013 yılında eğitime ayrılan bütçe toplam öğrenci adedine bölündüğünde devletin öğrenci başına 3.000 TL gibi bir rakam ayırdığı ortaya çıkmaktadır. Yani devlet o yıl için vergi mükelleflerinden almış olduğu paralardan öğrenci başına karşılıksız olarak 3.000 TL harcama yapmıştır. Bu tutara devlete ait olan okulların binalarının kiraları da eklendiğinde (ki bu okullar çoğunlukla bulundukları bölgelerin en merkezi noktalarında, bazen çok büyük arazilere konumlandırılmışlardır ve ticari olarak değerlendirdiğinizde tahmin edemeyeceğiniz büyüklükte bir gelir oluşturmanız mümkün olacaktır) çok daha büyük bir rakam ortaya çıkacaktır. Bu rakama bir de anne-babalarının yapmış olduğu kırtasiye, giyim, harçlık, yol-yemek ücreti gibi masrafları ekleyin,  sonra bunun üzerine bu öğrencilerin zamanlarını farklı bir açıdan verimli olarak değerlendirmeleri halinde elde etme ihtimallerinin olduğu gelirleri ekleyin. Bu durumda öğrenci başına yılda ayrılan bütçe ciddi bir yekün edecektir. Son dönemde yapılması planlanan, hükümetin özel okullara gidecek olanlara öğrenci başına yapacağı yardımda esas alınan tutar da bu hesaba göre belirlenmektedir.

Sonra bunun karşısında öğrencinin ortaya ne koyduğuna bakalım. Bu yazıyı okuyanların çoğunun en azından lise eğitimini tamamlamış olduğunu tahmin ediyorum. Dolayısı ile okuduğunuz okullarda öğrencinin durumuna yakından şahit olmuşsunuzdur. Boş geçen dersler, ilgisiz öğrenciler, ne okuduğundan haberi olmayan yığınlar, elinde sadece bir defterle yıl boyu okula gelip-gidip zamanını geçirenler, derste arkadaşları bir şeyler öğrenmek için çırpınırken zamanını daha eğlenceli hale getirmek için her türlü haylazlığı yapanlar, lise eğitimini tamamladığı halde en azından doğru şekilde okuyup yazmayı öğrenemeyenler… liste böyle uzayıp gider.

Kendimize bakacak olursak, kaçımız almış olduğumuz matematik eğitiminin onda birini hatırlayabiliyoruz, kaçımız fizik dersinde ne öğrendiğimize dair bir şeyler anımsıyor veya kaçımız 6 sene eğitimini almış olmasına rağmen İngilizce basit bir yazıyı anlayabilecek kadar hatırlıyoruz. Bu açıdan incelediğimizde, neticede harcanan bu kadar para, emek ve zaman israf edilmiştir. Ve bu emek ve para tüm vergi mükelleflerinin cebinden çıktığı için onların haklarına girilmiştir. Ve öğrenci zamanını boşa harcamış olduğu için kendisine zulmetmiş ve kendi hakkına girmiştir.

Derlerine çalışmayan, verilen ödevleri tam olarak hazırlanmayan, o gün görülecek olan derse önceden hazırlanmayan öğrenci aslında, en başta o imkanların sağlanması için her türlü fedakarlığı yapan anne babasının, sonra o okulların, o öğretmenlerin orada hazır olması için en büyük bütçesini ayırmış olan devletin ve tüm vergi mükelleflerinin (yani tüyü bitmemiş yetimin) hakkına girmektedir.

Bu yazı çerçevesinde, öğrenciye dersi veren öğretmenin sorumluluğa da değinmekte fayda var. Ders saatini amacından farklı bir şekilde değerlendiren, derste gazete okuyan, öğrencilerin haylazlıklarına göz yuman, kendisi derse yeteri kadar hazırlanmadan giden, öğrencisinin dersi kavraması için yeterince gayret göstermeyen, öğrencisine daha iyisini öğretmek için kendisini geliştirmeyen ve nihayetinde karşımıza, yıllarını okul sıralarında harcamasına rağmen hiçbir şey öğrenememiş öğrenci tipinin çıkmasına göz yuman öğretmen de öğrenciden daha fazla kul hakkı sorumluluğu altındadır. 
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.