BİR KURBAN BAYRAMI TATİLİ DAHA BİTTİ!

Bu yılın son dini Kurban Bayramı tatili de geçtiğimiz Pazar günü sona erdi. Bilanço ağır. 147 ölü 950 civarında yaralı.
Bayram nedeniyle bir araya gelmesi gereken eş ve dostların çoğu “dem bu demdir” deyip, amaç olan bayramlaşmayı değil arabasına binen soluğu genellikle deniz kenarlarında, kimileride dağ- tepe ve yaylalarda almayı yeğlediler. 9 gün boyunca devlet daireleri çoğu iş yerleri kapalı kaldı. Bir nevi hayat durdu diyebiliriz. Kalkınmakta olan ülkemizde bu boş vermişlik durumu bence uygun değil.  Kargo şirketleri bile lojistik hizmetlere ara verdi. İşitme cihazımın intikali gecikince katılmam gereken çok önemli bir toplantıya katılamadım. Hiçte hoş olmayan bir durum. Bilmiyorum sizce uygun mu?
Tatil kimin işine yaradı?  Turizmcilerin. Maşallah! Bu yoklukta(!) otellerin doluluk oranı %100 (yüzde/yüz.). Küçücük Avşa adasına  günlük giriş 140 bin kişi.. 
Uzun süren memur hayatımdan biliyorum. Her memur yılın başında takvimi önüne alır,  özenle tatil günlerini izin kullanma tarihlerini, alacağı mazeret izinlerini ve raporla geçireceği günleri güzelce bir tespit eder. Plan yapılmıştır sonrada gölgesinde yatar. Zamanı gelince de uygulamaya geçer. Beni aşsada kanaatim o dur ki Ramazan Bayramı 1 gün, Kurban Bayramı 2 gün tatil olmalı. Tatil sonu perşembeye rastlasa da çalışanlar Cuma günü iş başı yapmalı.  
Bayramlar, Dini olsun Milli olsun. Mana yüklü bu kavramlar toplumumuzun çimentosudur. Herkes için ortak değerlerimizdir. Özü asla değişmeyen geleneklerimizdir. Nefes almak, görmek, sevdiklerinizle buluşmak, onlarla geçen her gün, bir kitabı okuyup bitirmek, güne gülümseme ile başlamak, deli gibi sevdiğinizin boynuna sarılmak, birer bayramdır bence.
Tüm bu güzellikler, birlik ve beraberliğimizin pekişmesini sağlayan gerçekler olarak algılanmalıdır. Ve adına verilecek tatiller de genel tatil havasında değil, kavuşmak buluşmak  şeklinde amacına uygun  olarak kullanılmalıdır.
9 günlük Kurban Bayramı tatili büyük yaz tatiline eklenince işinden, evinden ayrılıp günlük meşakkatlerden uzak tatilin keyfini çıkaranlar için dönüşün biraz zor olduğu muhakkak. Kimilerininse kâbusa dönen tatilleri için, yani tatilden aradığını bulamayanların  , “yazık ettik geçen günlerimize. Keşke evimizden çıkmasaydık.  Meğer insanın evi dinleneceği en rahat mekanmış ta nasılda kıymetini bilemedik” gibi yakınmaları bilinen gerçeklerdendir.
Her ne ise. Dileğimiz, çalışsın çalışmasın, işçinin, patronun, bürokratın, memurun, hasılı herkesin bir tatil sonu sendromunu yaşamamalarıdır.
Evine, yerine sağ selim dönenlere sağlıklı günler dilerken bayram tatilinin sebep olduğu hayatını kaybeden 147 yurttaşımıza Allahtan rahmet, yaralanan 950 civarındaki kazazedeye de şifalar dileriz. Bu bir kader ve takdiri ilahi midir?
Doğrudur.. Ancak. Takdirle tedbir arasında 80 yıl fark olduğu da unutulmamalıdır. Tedbir belli:  Tatil diye bir şey yok.  Bayramlaşma yeğlenmeli. Herkes evinde, herkes yerli yerince.
Gelecek bayramlara huzur ve güven içinde ulaşmak arzusuyla...

YORUM EKLE