Ara
Gümüşhane
Kapalı
7°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
42,8117 %0.19
50,2081 %0.02
5.960,87 % 0,09

BU CUMALARIN BİR ANLAMI OLMALI

YAYINLAMA:
Bize bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurken, okumanın cehaleti almadığı, eşekliğin baki kaldığı günlere geldik. Artık köle değil, pervasızca, inatla, doyasıya cahiliz. Ve bu cehaletimizden de mutlu…

Yine bir karne haftasının eşiğinde sözlüler veriliyor, ortalamalar hesaplanıyor. Bilgimiz, başarımız ya takdir görüyor ya da teşekküre layık bulunuyor. Nasıl bu dönem durumlar? 100 almak bizi kurtarıyor mu? Sınıfı geçince bitmiş oluyor mu öğrenilecekler? Ya da okul amacına ulaşmış oluyor mu?

Takdiri iki puanla kaçırdı diye intihar eden çocuk neyi düşünerek kıydı canına diye düşündüm uzun zaman. Takdiri kaçırışını cehaletine mi yormuştur dersiniz. Fenomen ya hani çok cahilsin keşke ölsen sözü. İllaki denk gelmiştir bir yerlerde. Yahut takdir edilmeye bu kadar yaklaşmışken, iki puan kala elenmeyi ailesine nasıl izah edeceğini mi bilememiştir…

Çocuğu bilmem de biz cahiliz vesselam. Bilgiyi geçip not odaklı hale geldiğimiz için, kitaplar değil notlar konuştuğu için, o notlara evlatlarımızdan çok değer verdiğimiz için, takdir alamazsan eve gelme sözünün teşvik değil tehdit içerdiğinin farkına varamadığımız için. Çünkü insanlar gelip de sormuyor ‘Bu dönem ne öğrendin?’ diye. Asıl mevzu ‘Sizin oğlan ne aldı? Sizin kız nereyi tutturdu?

Oysa dünyanın en iyi basketçilerinden olan Michael Jordan defalarca basket takımından atılmış.

Oysa dünyanın sayılı bilim adamlarından Albert Einstein, evinin yolunu bulamazmış.

Hayranlıkla dinlediğimiz Beethoven, 9. Senfonisini bestelediğinde sağırmış.

Şimdi kimse bilmiyor okulda hangi belgeleri almışlar. Bizler de merak etmiyor, sorgulamıyoruz. İyi mi iyi ötesi var mı diyoruz. Öyleyse neden sıra kendi çocuğumuza geldiğinde onu yalnızca notlarıyla ölçüyoruz?

Not eşittir başarı kalıbını neden yıkamıyoruz?

Karnedeki ikiyi hayat memat meselesine neden çeviriyoruz?

Başarıya cümlemiz ortak olurken, başarısızlık saydıklarımızı da neden sahiplenmiyoruz? Hiç payımız yokmuş gibi telafi etmek dururken, eşe dosta söylemeye bile neden çekiniyoruz?

Karne, başarının ölçütü değildir. Karne, bilgimizin ispatı da değildir. Hadi gelin bu Cumayı farklı kılalım. Saygıyı bilmeyen çocuğa beş almanın bir önemi olmadığını öğretelim. Kibirin, kendini beğenmişliğin karnedeki beşten değersiz olduğunu gösterelim. Merhametin teşekkürden güzel, sevginin takdirden kıymetli olduğunu anlatalım. Gelin bu Cuma kalıplarımızı kıralım. Bu dönem ne aldını bırakalım, bu dönem ‘ne öğrendin’ diye soralım.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *